•18•

6.4K 713 194
                                    

"Incheon'da girişteki kasabaya yakın bir yerdeyim. Babamın işi çıkmış ve beni alamayacak. Eğer müsaitsen beni almaya konum bilgilerini gönderdiğim yere gelebilir misin?"

Bir süre ses gelmedi. Neyi düşünüyordu, Tanrı aşkına? Uygun değilse bunu hızlıca söylemeliydi ki bu sayede ben de başka bir şey düşünebilirdim.

"Aa, pekala. Tamam. Tamam hemen çıkıyoruz."

Güven vermeyen tavrını unutmaya çalıştım.

Kapattıktan sonra derin bir nefesi dışarı verdim. Bunu neden yapmıştım hala emin değildim ama yardım isteyebileceğim başka kimse yoktu. Ne gerçek bir arkadaşım vardı ne de o kadar samimi olduğumuz bir aile dostu...

İçeri girip dakikaları saymaya ve içimden babama kötü sözler söylemeye başladım. Sonuçta kötü bir durumda olabilirdim, bu saatte dışarıda korkunç şeyler yaşayabilirdim (ki bunların içinde taciz, tecavüz ve cinayet gibi geri dönüşü olmayacak şeyler de vardı) ama babam aramalarıma cevap vermediği için, bu durumdan haberdar olamayacağından büyük ihtimalle cesedimi yedi ay sonra bir arazide bulurdu.

On üçüncü dakikanın son saniyelerinde, kulübenin önünde siyah bir hurda yığını durdu. Farları hızla yanıp sönerken benden daha heyecanlı olan annem hızla ayağa kalktı. Birlikte kulübeden dışarı çıktık.

Annem "Merkezden burası en az yarım saat sürer. Nasıl yetişebildi?" derken şaşkındı ama arabadan inen insanlarla benim yaşadığım şok yanında onunki bir hiçti.

Şoför koltuğundan inen Jin, gülümseyerek elini arabaya yaslayıp rahat bir tavırla başıyla selam verdi.

"İyi akşamlar."

Ön koltuktan inen Namjoon ve arka koltuktan inen Suga, ciddiyetle bana baktılar.

Burada neler döndüğünü anlayabilmek için sakinleşmem gerekiyordu. Ben bu üç genç adamdan hiçbirini aramamıştım.

Annem ve ben onlara bakarken Namjoon öne doğru bir adım attı.

"Hadi, geç kalacağız. Seni evine bırakmalıyız."

Bunu söylemeden önce anneme hafif tebessüm ederek bakması da... Tanrım... Bunlar neyin peşindeydi?

Annem bana döndü.

"Ay, arkadaş edinmiş olman harika."

Sonra sarılırken kulağıma fısıldadı.

"Hangisini seçeceğine iyi karar ver. Görüşürüz..."

Çekildikten sonra göz kırptığında cidden... Bu kadın beni düzgün biri zannediyor olamaz diye düşünüyordum. İma ettiği şey sinir bozucuydu.

Annemle samimiyetsiz bir vedalaşma yaptıktan sonra, arabaya doğru yürüdüm ve diğerleri binmişken dışarıda kalan Suga, bana arka kapıyı açtı.

Bir şey söylemeden bindiğimde arabadaki kişi sayısı dört olmuştu. Jin arabayı çalıştırdı ve aşırı havalı hareketlerle sanki doğduğundan beri araba kullanıyormuş gibi sürmeye başladı.

Arkada, hiçbir şey söylemeden oturuyordum.

Gerginliği bozmak isteyen Namjoon konuşan ilk kişiydi.

"Sen Yooseul'ı aradığında herkes GARAJ'daydı ama biz Eva'yı havalimanına bırakmak için buraya gelmiştik. Bu yüzden bize haber verdiler. Aradıklarında zaten sana çok yakındık."

Seksi Beyin durumu açıkladığında kafamdaki taşlar yerine oturmuştu. Yooseul'ı aramış olmaktan pişmanlık duysam bile, buraya Jungkook'u göndermediği için minnettardım.

sunya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin