•40•

5.5K 705 244
                                    

Topuklu ayakkabı sesi ve orta yaş kadın kahkahası sinirlerimi bozmaya başlamışken, koridorda annemi bekliyordum. Herkesin üzerinde güzel kıyafetler ve yanlarında kendi kopyaları gibi dolaştırdıkları kızları vardı. Burası benim için çok bunaltıcı bir yer haline gelmişken oflamamak için kendimi çok zorluyordum.

Annemin aramasına geri dönmeseydim, burada olmazdım.

Se Kang Lisesi Okul Aile Birliği, yılın annesini seçiyordu ve annem güçlü adaylardan olduğu için çocuklarından biri törende bulunmalıydı. Annemi aradığımda bana neredeyse yalvarır gibi konuştu ; çok sevdiği ikiz-asla-öz olmayan çocukları Ji Won ve Ji Soo, babaannelerinin yanına Jeju'ya gitmişlerdi. Annemin tek çaresi bendim. Ben de kabul etmeseydim muhtemelen bir figüran falan tutardı kendisine. Bu seçim olayını çok ciddiye alıyordu.

Sadece annem de değil, orada bulunan herkes önemsiyordu. Etraftaki adaylar, tıpkı annem gibi abartılı giyinmişlerdi. Dik duruşlarını asla bozmuyorlardı ; Kore başkanı olacaklarını mı sanıyorlardı? Neden bu kadar önemliydi bu saçmalık, anlam veremiyordum.

Geç kalmamak için özen göstermeden giyinmiştim ; üzerimde siyah ANTISOCIAL SOCIAL CLUB yazan bir tişört giyiyordum, altımda da siyah sol dizi yırtık bir pantolon vardı. Saçlarımı örmüştüm, ön tutamları gözlüklerimin önüne geliyordu bazen. Siyah converselerimi duvara sürterken elimde tuttuğum ceketimin cebindeki telefonum titredi.

Uzanıp telefonu cepten çıkardım.

Ekran "Jeon" yazısıyla parlıyordu. Onu telefonuma böyle kaydetmiştim ; böyle kalmıştı. Biraz resmi görünüyordu.

Aramayı kabul edip telefonu kulağıma dayadım.

"Efendim?"

"Na Ri. Neredesin?"

Etrafıma baktım. Burayı nasıl tarif edeceğimden emin olamadım.

"Se Kang Lisesi'nin okul binasından uzak bir konferans salonu var. Biliyor muydun?" dediğimde bir süre düşündü.

"Orada ne işin var senin?"

"Uzun hikaye." Koridorun sonundan kraliçe edasıyla yürüyen annem, yanından geçtiği herkese gülücükler saçıyordu. Kafasında bir tacı eksikti.

Telefonun ucundaki Jungkook "Güzel." dedi.

"Uzun hikayeleri severim. Bana ne zaman anlatacaksın?"

Sesinden anladığım kadarıyla sırıtıyordu, istemeden ben de güldüm.

"Buradan çıkınca seni ararım."

"Tamam."

Aslında sadece çalışacaktık. Flörtleştiğimiz falan yoktu.

"Görüşürüz." dedikten sonra kapattık.

Annem de yanıma varmıştı. Beni baştan aşağı süzdü.

Sahte bir tebessümle "Benim..." dedi ve devamını getiremedi.

Sol elimden kavradı, kaldırıp beni kendi etrafımda dönmeye zorladı.

Yeniden ona döndüğümde "Güzel kızım!" dedi.

"İyi ki geldin!" Diğer annelere Ji Soo gibi bir kızla nispet yapamadığı için elindeki malzemeyle mutlu olmaya çalıştığı belliydi. Tişörtüm epey dikkatini çekmiş olacak ki, yazıda gözü kaldı.

"Ah... Ne kulübü bu? Kötü şeyler yapmıyorsunuz orada değil mi?"

Göz devirmemek için üstün çabalarım olumsuz oldu ve dayanamadım.

"Sabah akşam sisteme küfür ediyoruz."

Annem kaşlarını çattı.

"Baek So Hye'nin kızı küfür eden biri olmamalı, tatlım."

sunya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin