•12•

7.2K 770 161
                                    

Perşembe günü Jungkook'la saat beşte ödev için yeniden buluşmamız gerekiyordu.

Okul çıkışında beni aradı.

"Alo? Sunya?"

Telefon numarasını kaydetmemiş olsam da onu sesinden tanımıştım.

"Efendim?"

Yanımdaki Minhyuk'la eve yürürken bir yandan da onunla konuşuyordum ve bu bana fazla... Sosyal gelmişti.

"Ödev için GARAJ'a gelebilirsin. Suga Hyung'un sorununu hallettik sayılır. V Hyung ve Hobie Hyung da yok. Etraf sessiz. Eğer istersen diğerlerini de gönderirim. İstediğimizi yaparız."

Adımlarım yavaşlarken yutkundum. Eminim ki kastettiği şey, istediğimiz kadar araştırma yapmak için bilgisayarı kullanmak ya da ödev konusunda doya doya tartışmaktı ama yine de böyle düşünmeden konuşması rahatsız ediciydi.

"Ödev yapacağız, ÖDEV."

Sinirle soluduktan sonra bir başka aptal Jungkook cümlesinin dikkatimi dağıtmasına izin vermedim.

"GARAJ'a gelemem. Sen benim evime gelsen daha iyi, hem babam da olmayacak."

Babam olmayacaktı ama aşçı teyze ve Minhyuk olacaktı. Bu da güvendeyim demek oluyordu. Yani, düşünsenize. Babam olduğunda sanki Jungkook ve ben arkadaşmışız gibi hissettirmeye çalışıyordu, bu üstümde iğrenç bir baskı yaratırken... Daha fazla odaklanamıyordum.

Ama bugün bana garip bir hayranlık duyan ve etrafımdaki her erkeği (ki cidden, yoktu) kıskanan ve beni çokça sakınan, yirmi yıl içinde kimseyle evlenmezsem beni kaçıracağını söyleyen Minhyuk ve kendisi kocası tarafından terk edildiğinden beni erkeklerden uzak tutmak isteyen Soo Hyun olacaktı.

Hiçbir baskı hissetmeyeceğime emindim.

Telefonun ucundaki Jungkook bir süre düşündükten sonra cevap verdi.

"Tamam... O halde görüşürüz."

Bir şey söylemeden kapattım ve yanımdaki Minhyuk'la köşeyi dönüp ana caddeden yürümeye devam ettim.

Minhyuk, elindeki dondurmayı bitirdikten sonra merakla sordu.

"O kimdi nuna? Bana yaptığın gibi başkalarına da mı yardım ediyorsun? Cidden... Yardım vakfı gibisin!"

Kendi yaptığı şakaya benden daha fazla güldüğünde çok da uzun olmayan caddenin sonuna yaklaşmıştık.

"Zorunlu bir yardım." diye açıkladıktan sonra başka bir şey söylemedim.

Eve vardığımızda onları tanıştırmamın sanırım yedinci dakikasında falan görevli teyze ve Minhyuk birbirlerine şaka yapmaya başlamışlardı.

Ödeve başlamadan önce küçük mutfağımızda yemek yedik. Minhyuk, Soo Hyun'un yemeklerini ve güzelliğini övüp durdu. Soo Hyun neredeyse elli yaşında sevimli bir kadındı, onun elinde büyümüştüm. Bilirsiniz, ilişkileri iyi olmayan ama ekonomik durumu iyi olan ailelerin yaptığı genel şey budur; çocuklarını güvenilir yaşlı bir kadına emanet edip kendilerini işe ya da başka gereksiz şeylere adamak.

Benim ailem de bunu yapmıştı ama sorun değildi. Yani... Sanırım. Aslında, artık bir ailem var mı, bundan bile emin değildim. Bu konu üzerinde düşünmek için pek vakit bulabildiğim söylenemezdi.

Ödeve başladığımızda Minhyuk önce çok sıkılmıştı. Sonra, işleri onun sevebileceği şekilde eğlenceli hale getirdim. Aslında, fikir ondan çıkmıştı ama bu fikir, Min Nari'nin asla kabul etmeyeceği bir şey olduğundan kendi sınırlarımı epey zorlamıştım.

sunya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin