•20•

6.9K 709 74
                                    

"Ben Minjae. Nasılsın?"

Bu bir eşek şakası, diye düşündüm.

Hiç tanımadığım birisi beni arayıp Minjae olduğunu söylüyor olabilirdi. Çünkü yaklaşık sekiz yıldır sesini duymuyordum ve asla emin olamazdım. Paranoyaklığım inanılmaz (mesela Bangtan'ın beni şakalamaya çalışması ya da karşıdakinin sesini elektronik aletlerle değiştirmiş bir Minhyuk olması gibi) teoriler üretirken beynime durmasını söyledim.

Başka bir ihtimal daha vardı.

Mesela ailesinin Kore'ye temelli dönmesi, ona eninde sonunda döneceği yeri, evini hatırlatmış olabilirdi. Böylelikle o da şunun farkına varmıştı,  kendisi de kız arkadaşıyla buraya gelmek zorunda kalacaktı. Er ya da geç. Bir şekilde.

Bu yüzden de arkasında bıraktığı birkaç dostunu (aslında tek dostu bendim?) aramak ve geri döneceğini falan söylemek istemişti.

Bu, olası bir durum dedim kendi kendime. Diğer yandan eğer bu gerçek Minjae'yse bana Nari diye seslenmiş olması da ayrı bir ironiydi.

"İyiyim, sen nasılsın?"

"Ah, uyuyor muydun? Sesin...Yorgun geliyor."

Sadece Alo ve Kimsiniz dememden sesimin uykulu olduğunu anlamamışsa da, şimdi anlamıştı işte.

Aptal Dahi.

"Hayır ama uyumak üzereydim, burada saat..."

"On biri kırk sekiz geçiyor."

Cümlemi tamamladıktan sonra çıkardığı kıkırdama sesi kafamda minik, sevimli ve beni eğlendirmeye çalışan o Minjae'yi canlandırdı. Şu an yüzünü hayal edemiyordum ama eğer dudakları değişmediyse, kesinlikle yamuk gülümsemesini zihnimde oluşturabiliyordum.

İstemsizce gülümsedikten sonra bunun sesime yansımamasını diledim.

"Biliyorsan ne diye bu saatte aradın?" diye sordum.

"Gün içinde tek boş vaktim buydu, seni arayarak değerlendirmek istedim."

Hıhı.

Yalancı.

Gün içindeki tek boş vaktinde kız arkadaşıyla vakit geçirmek yerine beni mi arıyordu? Buna neden inanacaktım?

Bir dakika.

Neden YAPMAMAM GEREKEN ŞEYLER LİSTESİ'ndeki beşinci maddeyi yapıyordum şu an?

Beşinci madde YOOSEUL'INKİ GİBİ APTAL KIZ DAVRANIŞLARI SERGİLEMEK'ti ve şu an yaptığım şey tam olarak buydu.

Kendime gelmeliydim.

"Ne diyecektin?" diye sordum.

Önce kısa bir sessizlik oldu.

"Aa... Yıllar geçiyor, seni on yıl sonra ilk defa arıyorum ve söylediğin şey..."

Aslında sekiz yıl sayılırdı. Biraz daha sessiz kaldı ve bu süre içinde bir şey söylemediğim için devam etti.

"Unut gitsin. Bu tavrın en güzeli. Seni sen yapıyor... Sadece sesini duymak için aramıştım. Söyleyeceğim şey bekleyebilir sanırım. İyi geceler. Sonra görüşürüz."

"Görüşürüz."

Gereksiz kelimeler kullanmadan her zamanki sade veda şeklimle kapattım ve telefonu kulağımdan çekip yatağımın sağındaki komidine bıraktım.

Uyumalı ve Lee Min Jae de dahil hiç kimsenin uykuma engel olmasına izin vermemeliydim.

Gözlerimi kapatıp artık daha fazla yorulmamayı ve eski hayatıma kavuşmayı diledim.

sunya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin