•42•

6.1K 673 464
                                    

''Ama bencil olmak bendim,
benden bir parçaydı.
Mükemmel değilsem de,
bu bendim.
Her şeyimle kendim oldum.
Bu, senden
arta kalanlardan
fazlasıydı.''

YANG YOO SEUL

Eğer babanız ve annenizin ayrı yaşamasından daha kötü bir şey varsa, o da ayrılamaması ve size evin içinde eziyet etmesidir. İnanın bana, bu daha korkunç.

Haftasonu, annem babam ve ben market alışverişi için merkezdeki en büyük çarşıya geldik. Annem elindeki listeyi babama bir bir gösteriyor, babamsa sürekli "Bu gerçekten gerekli mi?" Diye soruyordu.

Onlarla pek takılmadım, yaptığım espriler anne ve babama hiç komik gelmedi, şakalarıma sadece Bay Min gülüyor ; Na Ri neye sahip olduğunun farkında değil bence.

Şakalarıma gülmedikleri için oyuncakları elime alıp komik surat ifadeleri yapmaktan vazgeçtim, elimdeki kırmızı tavşanı kenara bırkakırken artık buna alışmış olmam gerektiğini biliyordum. Yine de hala acıtıyor.

Kasaya geleceklerini bildiğimden orada beklemeye başladım. Eşyaları poşetlemelerine, arabaya taşımalarına yardım ettikten sonra beni azad ederlerdi belki.

Kasaya geldiklerinde, suratını asmış babam ve eşyalara çocuğuymuş gibi bakan annem, fısıltıyla tartışmaya başladılar. Babam alışveriş arabasının fazla dolu olduğunu iddia ederken annem kesinlikle acil ihtiyaçlar olduğunu söylüyordu.

Sıra bize geldiğinde kasiyer teker teker yiyecekleri cihazdan geçirdi ; annem ve ben de poşetlere yerleştirmeye başladık. Gel gelelim ki ödeme kısmında makinede arıza çıktı ; fiyatın 350 dolardan daha fazla olduğunu fark eden babamın sinirden gözü seğiriyordu.

"Emin misiniz?" Diye sordu ısrarla kasiyere. Kasanın arkasındaki oğlan ekranı kontrol etti.

"Ödeme için sizi biraz bekleteceğim ama evet, fiyat bu." Oynar başlı ekranı babama çevirdiğinde babam bir elindeki cüzdandan çıkardığı kredi kartına bir de bize bakıyordu. Annem babama neyi anlayamadığını sorarak onu daha da sinirlendirmiş oldu. Böylece kasanın önünde ikisi de bir anda bağırmaya başladı, lanet etmeler, sürekli birbirini suçlamalar... Sesleri gittikçe yükseldiğinde market sorumlusu gelip çıkmazsak polis çağıracağını belirterek bizi dışarı attı, etraftaki insanların bakışlarındaki acıma duygusu midemi bulandırıyordu.

Arabaya bindiğimizde annem öfkeyle motoru çalıştıran babama döndü ; o ikisi yeniden kavga etmeye başladığında kafamı bir yerlere vurmak istedim. Gerçekten sanki senelerdir onlar evli değillermiş gibi birbirlerine iğrenç şeyler söylerlerdi ; babam anneme neden ev ekonomisi konusunda bu kadar berbat olduğunu sorar, annem de babam için yeteri kadar iyi olmadığını falan söylerdi ; benim babam hep biraz sevimsizdi.Her şeyi dört dörtlük ister, bir kusur bulduğunda böyle abartırdı. Her şeyi planlardı... Annemse bugünü atlatsak yarına hallederiz diye düşünen bir kadındı ; ikisi birbirine o kadar uyum sağlamıyordu ki... Sağlıklı ve iyi olmalarından çok, ayrı yaşamalarını diliyordum.

Beni yok sayıp kavga ettiler.

Okulda, sınıfta, arkadaş ortamlarında hep dikkat çekerdim ; şaka yaparak, saçmalayarak, komik şeyler anlatarak ya da konuşarak. Ama kendi evimde, anne babamın gözünde yoktum. Seneler önce abim aramızdan ayrılmıştı ve şimdi yıkık dökük bir kalıntıyla hiçbir şeyi aşmadan, birbirimize sormadan bu evde devam ediyorduk. Bence , devam ettiğimizi sanıyorduk. Böyle debelenmekten başka yaptığımız bir şey yoktu. Na Ri'nin babası onunla gerçekten ilgileniyordu ; kızı ve karısı gittikten sonra bile onu yalnız bırakmamıştı. Tek sorun, fazla çalışıyor olmasıydı o kadar. Zaten, suç ve rüşvet oranlarının yüksek olduğu yerlerde avukatlar hep çalışmaz mı?

sunya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin