•45•

4.9K 545 371
                                    

Siyah bir 2016 model Range Rover Velar'ın arka koltuğunda Han Nehri'ne karşı otururken bu dans işinin bu hale nasıl geldiğini düşünüyordum. Hayatlarımız birbirine çarpan ihtimaller sonucu şekilleniyordu ve benimki yuvarlak, boş bir daireden karmakarışık çizgiler yığınına dönmüştü.

"Hala sinirli misin?" Min Jae şoför koltuğunu geriye itip omzunun üstünden bana baktığında suratında masum bir ifade vardı.

Ama hayır, artık dokuz yaşında değildim ve kesinlikle kolay affedecek durumda hissetmiyordum.

Okul dansının finalinde herkes partneriyle dans ederken, aptal öğrencilerden biri içeriye alkol sızdığını müdür yardımcısına ispiyonlamıştı. Kimin haber verdiğini kendisi bile bilmeyen Bay Han, kapalı basketbol salonuna girer girmez ortalığı birbirine katmış, muhteşem bir kaos yaratmıştı. Bu karışıklıkta koşan öğrenciler (ki bunlar muhtemelen içki sızmasına sebep olanlardı) sahne dekorlarını devirerek kaçtıkları için her yer darmadağın oldu.

Kardeşini bulmaya giden Min Jae'nin nerede olduğunu düşünerek koşan kalabalığın arasından kapıyı görmeye çalışıyordum. Tam bu sırada bir kahraman edasıyla gelen Jungkook, kolumdan tutup "Acele et," diyerek beni kendine çekti.

Okul dansına gelen sosyal bir kız olmanın verdiği tuhaf enerjiyle, bir anlık ergen hislerimle şüphe barındırmadan elini tutup uzaklara gidebilirdim, eğer Min Hyuk'u acı çekerken görmeseydim.

Köşede Jae Hwan'ın duvara sıkıştırdığı Min Hyuk'u görünce ona doğru hamle yaptım.

"Olmaz, Jungkook! Bırak beni!"

Kalabalık muhteşem bir gürültüye sebep olduğundan birbirimizi çok zor duyuyorduk.

Salonun köşesindeki Min Hyuk'a ulaşmak için beni çekiştiren Jungkook'u itsem de, onun gücüyle baş edemiyordum.

"Jungkook!" diye bağırdım yeniden.

"Min Hyuk'un yanına gitmeliyim! Bırak kolumu!"

"Na Ri! Buradan çıkmamız gerek!" Beni duymadığına emindim, yüzünde endişeli bir ifade vardı ve aptal kargaşada bana zarar gelmesinden çekiniyordu.

Son gücümle onu itmeye çalıştım.

"Bırak lütfen!"

Tek amacım karmaşıklıktan faydalanan Jae Hwan'ın Min Hyuk'u dövmesini engellemekti.

Kardeşini fark etmeyip, Jungkook'un beni zorla götürmeye çalıştığını sanan Min Jae'nin Jungkook'un suratına attığı sert yumruk sonrası, salondaki herkes durdu.

Jungkook'un eli kolumdan çekilirken bedeni sarsıldı ama düşmedi.

"Sana bırakmanı söyledi." dedi Min Jae.

Kendini bir dizi ya da filmin içinde sanıyor olmalıydı. Yaptığı korkunç şeyden sonra şok olmuş bir ifadeyle yüzüne baktım.

"Lee Min Jae!"

Jimin, Jungkook'un ayakta durmasına yardım ederken Bangtan'ın geri kalanı hemen yanı başımızda belirdi. Tae Hyung, maknaenin burnundan damlayan kanı gördüğü an Min Jae'nin üzerine yürüdü.

"Sen de kimsin adi piç?!"

Tae Hyung'u omuzlarından tutan Namjoon, sakin olmasını söylüyordu.

"Jungkook! İyi misin?" Yoo Seul, Jungkook'un çenesini tutup yüzüne dikkatle bakarken Jungkook onu itti.

"Lee Min Jae." diye tısladı.

Direkt olarak Min Jae'nin gözlerine bakıyordu. Gözlerindeki öfke somut bir şey olsa büyük bir yangın olabilirdi muhtemelen.

sunya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin