4 bölüm

13.9K 687 25
                                    


Yıl 2010

Çok sevdiğin biri için her şeyi yapar mısın, ya da gözden çıkarır mısın? Daha küçüktü evet bedel ödemek için, sevgisinin gücünü göstermek, birilerini gözden çıkartmak için. Ama o küçük yaşıyla büyük işleri şimdiden yapıyordu. Sevgisi, sevdiği uğrunda mücadele etmekten vazgeçmiyor, geçmeyecektide. Küçük kalbin nasıl sevgi taşıdığını ah bir görselerdi. Görmüyordular daha doğrusu görmezlikten geliyorlardı. Peki var mıydı içlerinden bu küçük kalbin Şükrü diye attığını duyan? Vardı... hemde en akla gelinmeyecek kişi. Soner.

Sevgiye saygısından mıdır, yoksa küçük kızkardeşinin sevdasına inanması mıydı asıl sebep bilinmez ama inanıyordu işte. Küçüğü şimdilerde bilmese de o inanıyordu. Ve de kardeşine Şükrü'den başkasını layık bulamıyordu. Gel görki işte bu aşk tek taraflıydı küçüğünün her gün biraz daha fazla üzülmesine neden olan sevdası karşılıksızdı. Elden de ne gelirdiki bu durumda, keşke gelseydi sözcükleri çıkmadan edemiyordu dudaklarından. Abi yüreği işte katlanamıyordu.

- Düşüncelerin?

- Benim düşüncelerim onüç yıldır değişmediği gibi şimdide değişmedi. Niye soruyorsun bunu Gözde?

- 7 yıldır beklediğim cevabı almamdan dolayı.

- Olmayacak bir şeyi boşuna bekleme. O cevabı bu kalp attığı sürece alamayacaksın.

- Dramlaştırma konuyu kızım görende 20 yaşında biriyle konuştuğumu sanar.

Hava hafif estikçe soğuk düşüncelerin yanına soğuk bedenlerde eklendi. Yıllardır arkadaş olduğu insanın bile bu sevdaya umutsuzca bakması işte yalnız olduğunu o anlarda hissediyordu. Sanki herkes nakış işler gibi kalbine imkansız diye işlemek istiyordu. Ama ne fayda düşmüştü bir kere kalbe o kor. Yakacaktı, yıkacaktı, paramparça, bölük bölcük edecekti herkesi. Nasibini alacaktı etraftaki herbir kişi. Küllerini esen rüzgar dağıtacaktı herbirini ayrı bir köşeye. Toplayan olacak mıydı? Daha doğrusu tekbir kişi onarabilirdi, yapacak mıydı, yoksa en kötüsü geç mi kalınacaktı bilinmez. Yaşanır ve görülürdü.

- Ne yapmayı planlıyorsun?

- Bilmem.

- Gülru teyze seni bir defa bile olsa dinledimi peki.

O güzelim dudaklar kıvrıldı işte sorulan soruyla yana. İmalı, hayal kırıklıkları, binbir düşünce barındıran surat ifadesiyle. Çocuk diye gezdikleri kız bedenen büyümesede ruhu, düşünceleri, haraketleri büyümüştü. Sevdasıydı onu büyüten. Kalbini bile aşmıştı artık, kanser gibi bedenine işlemiş, işlemeğe de devam ediyordu. Elini uzattı balkondan, yağan yağmur, duyguları ve içindeki tedirginliğini anımsatıyordu sanki radioda çalan şarkı. İçindeki korku gün geçtikçe büyüyordu, aşkının karşılıksız olacağını farkına varıyordu desek daha doğru olurdu.

Sustu. Karşındaki kişiyide bakışlarıyla susturdu. Ne kadar sürebilirdiki bu konuşma. Her gün aynı değişmeyen cümleleri tekrarlamaktan Güneş bile bıkmıştı. Başkaları nasıl bıkmasındı. Saniyeler birbirini kovalayarak, dakkalara yer veriyordu. Kaç dakika geçti iki arkadaş bilinmezdi ama ikisinin de duyguları ve düşünceleri aynıydı. Güneş gibi Gözde'de karşılıksız aşka tutulmuştu. Onunkinde bir fark vardı. O aşkını karşılıksız sanıyordu.

- Yiğit kararlı mı yurtdışında okumaya?

- Bilmiyorum bazen insanın beyninde sorular bırakıyor, bazende öyle bir konuşuyor ki görende gidipte gelmeyeceğini sanar.

- Neee?... Ge_gelmeyecek mi?

- Dur kızım ya hemen evham yapma öylesine söyledim. Kendisi kalmak istese bile annem izin verir mi sanıyorsun? Gitmesine bile karşı. Bakalım işte bilinecek, sıkma canını.

Kalbine beni alWhere stories live. Discover now