9 bölüm

12.4K 638 11
                                    



Olmazdı. Bu gördüğü yer gerçek olamazdı. Ahmet nişanlısını buraya mı getirmişti? Bara? Hemde hiç tekin bir yere benzemiyordu dışardan. Ama buna kafa yoracak ne zamanı vardı ne de düşünecek aklı. Adımlarını ilerletip kapıya doğru adımladığında iki ızbandut tipli adamlar karşısını kesmişti.

- Parola.

- Ne?

- Parola yoksa içeriye girmekte yok.

Delirecekti en son böyle giderse Güneş. Zaten böyle bir yere girmekle kendisini tehlikenin kucağına atıyordu birde karşısına zorluklar çıkmasa olmazdı sanki. Abisi ve Ahmet'in onu içerde gördüğünü düşündüğünde yutkunmadan edememişti. Belkide karşısına çıkan zorluklar onun bu işten vazgeçmesi içindi ama genç kız o an böyle bir şeyi düşünecek psikolojide değildi. Kafası yalnız sevdiğinin kalbini çalan kızı görmekteydide, ben şimdi içeri nasıl gireceğim diye düşünüyordu da sessizlikte yankılanan gür erkek sesiyle kafasını sesin geldiği tarafa çevirmiş, gördüğü erkeklede ne tepki vereceğini şaşırmıştı.

- Genç bayan benimle beyler. Şimdi önümüzden çekilinde içeri girelim.

- Buyrun Cesur bey.

Beline konulan elle bedenine dikenlerin battığını sandı ilk. Sonradansa kalbinde bilemediği sevdiğine ihanet edişi. İşte o böyleydi Ahmet'ten başkasının ona bakmasını, dokunmasını, sevmesini istemiyor, ona ihanet ettiğini varsayıyordu. Böyle olmamalıydı içindeki sevdası bu kadar büyük olmamalıydı ama ne yapsın. Kalbe söz geçer miydi? Her ne kadar tüm bedeni, ruhu, kalbi ondan nefret etsede adamın elini çekmedi. Anlık hatayla düşündüğü şeyin Ahmet'in bir nebze bile olsa canını yakacağını düşüncesi pahalıya patlayacağını, hayatının hatasına dönüşeceğini bilmeden haraket etti.

- Nasılsın Güneş?

- iyi.

- Peki burda ne arıyorsun? Senin burda olduğunu bilseler neler olacağını biliyorsundur umarım?

- Amacım o zaten.

- Ne? Ne yapmaya çalışıyorsun Güneş sen? Amacın ne?

Adamın elinin belinde olmasına daha fazla katlanamayacaktı genç kız. Zaten görmesini istediği kişide görünürde yoktu. O yüzden belindeki elden bir iki adım öne ilerleyerek yüzünü genç adama çevirmişti. Allahı vardı adam erkek güzeliydi. Ahmet'in sahib olamadığı yakışıklılığa sahipti. Ama kalp işte birde Ahmet'i Güneş'in gözünde görseniz. Gerçi bir Güneş hayran değildiki Ahmet'e tüm kızlar onun karizmasına, boyuna, eşsiz vücuduna heleki o erkeksi haraketleri,
mimikleri yok mu...

- Bana aşık mısın Cesur?

- Ne yapmaya çalışıyorsun Güneş inan anlamıyorum.

- Soruma cevap ver. Aşık mısın değil misin?

- Cevabını bildiğin soruları sorma. Beni kazanmak için ne yaparsın?

- Her şeyi.

- İşte bende onu yapıyorum.

- Biliyor musun seni tamda bu yüzden seviyorum. Dürüstsün.

- Biliyor musun?

- Neyi?

- Bende seni bu yüzden sevmiyorum. Klişesin.

Genç adam çapkınca kahkaha attı önce. Deli edecekti en son karşısındı ki genç kız onu. Bugüne kadar ona karşı koyan kız olmamıştı ama karşısındaki kız çetin cevizdi. Zaten yüreğini nasıl ele geçirdiğinide bilmiyordu orasıda meçhuldü genç adama. Ama umurunda değidi onun olsunda gerisi hiçti onun için. Varsın kalbinde başkasını sevsin lakin yanında olsun elini tutsun. Sevgisi ikisine de yeterdi. Ah yine klişeleştin Cesur düşüncelerine dur de.

Kalbine beni alWhere stories live. Discover now