32 bölüm

10.2K 515 26
                                    



Bir şeyi çok istersen eğer olur derler. İstedi, her gün, her dakika, her saniye istedi. Dualarında tek onu istedi Allahtan. Yıllarını aldı ama başardı. Tek arzusu, bu hayatta olmasını istediği tek şeye sevgisini istediği adamın aşkına artık sahipti. Bundan güzel şey olabilir miydi?

Bugünden sonrası onlar için sadece aşklarını doku dolu yaşayacakları günlerle doluydu. Başka hiçbir şey umurlarında olmayacaktı sadece ikisi ve kalplerinde birbirleri için taşıdıkları aşkları.

Koltukta birbirlerine sarılmış oturan iki çift beden suskundu şu saatlerde sadece kendilerine zaman tanıyordular. Konuşacaktılar her şeyi bir kez daha eğer aralarında tek cümle bile varsa konuşmadıkları bu gece onuda söyleyecektiler.

Şükrü göğsüne yatırdığı can parçasının burnuna dolan muhteşem kokusunu derince çekti içine. Ve işte o an anladı ki bu dünyada ona bu kızdan başkası yasaktı, haramdı. Derince öpücüğünü kondurdu o müptelası olduğu papatya kokulu saçlarına.

- Ben hala inanamıyorum. Bilemezsin bu anı kaç kez hayal ettiğimi, Allahtan istediğimi. Sonunda duydu sesimi seni bana getirdi.

- Can parçam yolumu zor buldum, geç buldum ancak bu yoldan ne dönerim bundan sonra ne de vazgeçerim. Geç geldim, geldim. Şükür ki gelmişim, şükür ki bulmuşum seni aradığım yerde.

- Yerimden cayar mıyım adam? Senden gider miyim? Ölüm yalnız senden gitmem için çare.

İrkildi ölüm lafını duyan adam. Sarsıldı. Kalbi kor olup yandı sanki. Ölmek mi? Hem de şimdi onu yeni bulmuşken. Kafasını az geriye itip genç kıza yukardan aşağı baktığında, bunu hisseden genç kızda beline sardığı elleri ger çekmeden oda adama aşağıdan yukarı bakmıştı.

- Ne olduda o güzelim kaşlarını çattın yine.

Derince bir nefes çekti içine, sonra hasretle bakışlarını odakladı genç kıza. İri ellerini genç kızın yanaklarına yerleştirip suratını yaklaştırdı kendisine. Ama yaklaştırmaz olaydı. O gözler, sonu olacaksa ışıl ışıl sevgiyle bakan gözlerde olacaktı suç.

- Ölüm yok. Bir daha asla dudaklarından o kelimeyi çıkartmayacaksın.

- Tamam yok.

- Aferin benim can parçama.

Kaç yıldan sonra genç kız sonunda içten gülümsemeyi başarmıştı. Ve tabiki de bunun için o istediği nedene sahip olduğu içindi. O yüzden bir kez daha gülümsedi kalbinden, sevgiyle, aşkla gülümsedi. O gülümsedi adam gülümsemesinden öptü, sevgisinden, kalbinden öptü.

Nefes nefese geri çekildiklerinde. Genç kız utandığından yanaklarının kıpkırmızı olduğunu biliyordu. Seviyordu adamı dokunuşunu, öpüşünü, ona sevgi sözcükleri söylemesini ama utanmadan da edemiyordu. İç sesinin zaten bir iki saat evvel de bendim adamın dudaklarına yapışıp sömüren demesiyle daha bir utanmıştı. Kendisinde değildi ki o an bedenin sevinçten vermiş olduğu tepkiydi.

- Evet. Evet kesinlikle bundan dolayıydı. Başka ne olabilir ki?

- Ne dedin canım?

- Ha be_ben mi?

- Evet sevgilim sen.

Diyen adamla demin ki düşünceleri buhar olmuş uçmuştu. Nasıl uçmasındı, akli dengesi yerinde olduğuna şaşıyordu. Ne güzelde söylemişti öyle o sözleri. Bu kelimeleri bir defa bu dudakların arasından kendisi için çıkmasından dolayı canını verecekken şimdi ne zaman isterse duya bilecekti.

- Ne. Ne dedin sen?

- Ben mi?

Adamın kendisine yanıtladığı gibi yanıtlamasıyla yalancı kızgınlıkla bakmıştı adama. Omuzlarını silkerek arkasını adama dönmüş

Kalbine beni alHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin