10 bölüm

13.6K 650 25
                                    



Sözleri tükendi, beyni tükendi, hayatı tükendi Ahmet Şükrü'ye kendisini sevdireyim derken kendisi tükenmiştide farkına varamıyordu genç kız. Sevgisinin yanında ona olan korkusuda çok büyüktü ama bir işe girmişse o işi sonuna getirmeliydi. Bu sefer yılmak, korkup geri çekilmek söz konusu dahi değildi.

- Ne o ne gördünde öyle avına saldıracak aslan gibi bakıyorsun bana.

- Bakıyorumda cesaretlenmişsin. Söylesene bu cesaretinin altında yatan asıl sebep ne? Yoksa Cesur'a mı bu kadar güveniyorsun?

- Anlamadım?

- Bana salağa yatma. Gözlerimin içine baka baka bana salağa yatma. Gözlerini oyarım Güneş. İnan bana bunu yaparım.

Öyle bir kükrediki adam genç kız yerinden sıçramadan edememişti. İlk defa. İlk defaydı adamın onunla böyle bağırarak, hayır... hayır kükreyerek konuştuğu. Anlamadı anlam veremedi böyle yapmasına böyle davranmasına, hele böyle konuşmasına biraz da kırıldı. Evet biliyordu ileri gitmişti. Böyle giymemeli, burayı ilk gördüğü an uzaklaşmalıydı ama işte insan oğlu uymuştu beynindeki şeytani dürtülere. Hassas bünyeye sahipti genç kız böyle konuşulunca karşındaki sevdiği adam olunca daha da hassaslaştı. Ağlamak istemedi ilk defa o gözlerinde birikenleri salmak istemedi. Yapmamayada çalıştı. Ne kadar başarılı olduysa.

- Gene ne yaptımda kuyruğuna bastım Ahmet beyimizin. Abicim sen beni affedersin çocuğum ya ben hata yaparak büyüyeceğim tabiki.

Diyerek imalı ve iyineliyici konuşmuştu. Bu sözlerden sonra adamın damarlarında dolaşan kan daha bir hızlı akmaya başlamıştı. Elinde deminden beri sıktığı telefonu kızın suratına doğru kaldırdı. Öyle bir yakınlıkta tutuyorduki aradaki santimler olmasa kızın gözüne girmesi kaçınılmazdı.

- Ben burda sinirlenecek bir şey görmüyorum.

- Görmüyorsun öylemi. Görmüyorsun. Çok güzel.

Elini saçlarının arasından yolarcasına çekti odanın ortasında bir eli belinde volta atarken. Sinirden gülmeye başlamıştı. Aslında adamın böyle yapması dışardan birisine sevdiği kızı kıskanmasına yorardı ama Ahmet böyle konularda hassastı. Heleki Güneş konusunda daha bir. Erkek sineğin yanından geçmesine tahammüllü yoktu. Zaten genç kız farkedilecek kadar çok güzeldi. Kusursuz güzellik denildiğinde ilk akla gelen Güneş olurdu.

- Sen bana söylesene seni bu kadar sinirlendiren ne? Ben ha bu gün, ha bir ya iki yıl sonra evleneceğim. Evleneceğim insanında bana dokunmasından normal bir şey yok bence.

Sözlerini bitirir bitirmez o kalın iri el tarafından belinden tutulup çekilmesiyle afallamadan edememişti. Gözleri gözlerine millimlik mesafede bedenleriyse birbirine yapışmıştı. Bu a'nı Güneş kendince o kadar düşünmüş, hayal etmiş ve yaşamıştıki hiçbiride şimdi olduğundan güzel değildi. Nasıl olsunda. Tenin teni hissetmesi ayrı bir duyguymuş. Kabul etmesede Cesur'un belini anlık bile tutuşundan rahatsızlık duyarken, şimdiki temasdan o kadar mutluyduki bıraksalar onu böyle bütün ömrünü geçirebilirdi.

Adam dudaklarını kıpırdatdı konuşmak için, kadın her yüzüne vuran nefeste ciğerlerini bayram etti aldığı nefesle. Adam hırsla, öfkeyle bakarken, kadın 19 yıllık düşlediği hayallerinden birinin gerçekleşmesinin anını yaşadı, beynine kazıdı. İnce ince millim millim.

- Bu belini başka birisi tutamaz! Bu tene başka birisi dokunamaz! Bu bedene başka birisi yakın duramaz!

- Niye? Abi olarak mı bu vasfa sahip olduğunu söyleyeceksin? Sence bir abinin kızkardeşine söyleyeceği sözler mi bunlar?

Kalbine beni alDove le storie prendono vita. Scoprilo ora