14 bölüm

11.2K 586 23
                                    


Var mısın benimle yanmaya. Var mısın benimle her şeye göğüs gelmeye. Var mısın benimle yanlış olduğunu bile bile bu yolda ilerlemeğe. Var mısın benimle artık yasaklı olduğumuzu bilmemize rağmen sevmeğe.

Yapılanlar ayrıydı beyinden geçen fikirler tamen ayrı.Biranda kapılıp gidersin bir şeye kendi yaptığına bile kendin anlam veremezsin. Yaptıkların hatamı değil mi bilemezsin ki. Tepkiler alırsın, yaptıkların herkes tarafından sorgulanır. Kimi yanlış der kimi kimi doğru. Ama bir kişide çıkıp demez ki senin düşüncelerin kendi fikirlerin ne. İnsanların yapısı bu kendi yaptıklarına kendi hayatlarına zaman harcamak yerine başkalarının hayatı ilgilendirir çoğu kişiyi. Ve buda belki isteyerek belkide istemeyerek üzüyor insanı.

Hayatında hiç kırıldın mı?
Hiç herkes tarafından yok sayıldın mı?
Hiç tek kelimeyle acıyı tatın mı?
Hiç hiçmişsin gibi göründün mü?

Bazıları bunların tekini yaşadı, bazılarıda önünden bile geçmedi. Güneş'se hepsini ve daha fazlasını yaşadı, tattı. Acıydı çok acı. Tarifi imkansızdı onun için yaşadıkları ve zaten mümkünsüzdü. Kırılacak mıydı? Hemde öyle böyle değil paramparça olacaktı. Bilseydi yapar mıydı? Yapardı, hiç düşünmeden hemde. Peki değer miydi? Kendisinin bile cevaplayamayacağı sorulardan olacaktı zamanla, kim bilir belkide onlardan birtanesiydi.

Zaman durdu. Sadece o anın büyüsü saçılmıştı dört bir tarafa. Ne yapmalıydı? Gurur mu devreye girmeliydi? Aşk mı? Yada sessizlik. Usulca ayrıldı birbirinden istemeyerek. Evet şu anda iki tarafta istemeyerek ayrılıyordu birbirinden. Öyle kalmayı hatta bu anı her an hayallerinde olan bir kız için ayrılmak öyle zordu ki. Peki ya Ahmet. Evet kendisine anlam veremiyordu. Tek kelime dahi ne düşüne nede söyleye bilmiyorken, niye ayrılmak istemediğine nasıl anlam yükleye bilirdiki.

Kafası yerde eğik ne yapması gerektiğini bilmeyen genç adama beklentiyle bakıyordu anın büyüsünden azda olsa çıkan genç kız. Bekledi evet. Dakikalarca tek bir kelime. Ama o muhteşem diye nitelendirdiği dudakların arasından tek kelime çıkmadığında kafasına üşüşen düşüncelerle yerinden sendelemişti. Olamazdı? Yok hayır bu kadarını yapamazdı ona.

- Pişman mısın?

O andan sonra ilk defa kafasını kaldırdı genç adam. Sorgulu bakışlarla baktı ilk önce sonra... Sonra döküldü işte kelimeler birbirinin ardınca

- Bunuda nerden çıkardın.

- Bilmiyorum. Susuyorsun, bana bakmıyorsun. Sen söyle yaptıklarına ne anlam yüklemeliyim.

- Anlam yüklemen gerekmiyor.

- Susalım diyorsun.

- Bilmiyorum.

Bu nasıl bir cevaptı, bu ne konuşmaydı. Alayla dudakları yana kıvrıldı, kafasını sağa sola sakince haraket ettirdikten sonra elini alnına götürüp kaşımıştı. Gözüne içki şişesi iliştiğinde seri haraketlerle ellerinin arasına alıp kafasına dikmişti. Boğazından aşağıya o yakıcı tat geçtiğinde bunu umursamamıştı, hatta zevk bile almıştı taki elinden ve dudaklarının arasından hiçte hoş olmayan şekilde çekildiğinde.

- Ne yaptığını sanıyorsun?

- İçiyorum.

- Bende görüyorum. Ne yapmağa çalışıyorsun.

- Susuyorum senin istediğin gibi.

- Ben senden içerek susmanı istemedim.

- Ya ne yapmamı istiyorsun. Ne yapayım sen söyle. Senin derdin az önceki öpüşmemiz mi? Tamam ben hatalıyım öpmemeliydim. Ama dur ya ben sadece masumca öptüm. Peki ya sen?

Kalbine beni alTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang