Come Back

178 15 8
                                    

Baekhyun Kore'den ayrılalı neredeyse 1 yıl olmuştu. Amerika'da Jackson ile birlikte kalıyor ve hayatına devam ediyordu. Jackson her gün üniversiteye gidiyor, arta kalan tüm zamanlarını ise Baekhyun ile geçiriyordu. Baekhyun ise  Jackson okuluna gittiğinde zaman geçirmek için bir kafede garsonluk yapıyordu.

Bazen o kafeye gelen grupların solisti olmuş ve kendini çevresine iyice sevdirmişti. 

Ama,Hayatının böyle devam etmeyeceğinin o da farkındaydı. Kore'ye dönmeli ve ailesinin yanında, onların da isteklerini yerine getirmeliydi. Şimdiye kadar Baekhyun'un her kararına saygı duymuşlardı. Baekhyun da artık ailesinin dediklerine saygı duyup uygulamalıydı. Bu kadar şımarık olduğu için kendini mahcup hissediyordu.

Bir akşam, Baekhyun çalıştığı yerden çıkmış Jackson ile kaldığı eve doğru yürürken derin düşünceler içerisindeydi. 

Aniden durdu. Topuklarının üzerinde geriye dönüp çalıştığı yere giderken, hangi ara karar verdiğinden o bile emin değildi.

Kapıda ki zilin çalması ile kafeden içeri girdi. Patronu ve pek konuşmasa da selamlaştığı arkadaşı ona şaşkın gözlerle bakıyordu.

''Hey Baekhyun, bir şey mi unuttun?'' Patronu Sam yumuşak sesi ile sordu. 

''Oh, Hayır. Sadece işten ayrılıyorum. Size veda etmek için geldim.'' Baekhyun narin elleri ile önce saçlarını dağıtmış ardından ufak hareketler ile düzlemişti. Bu onun için bir refleks haline gelmişti son aylarda.

''İyide Neden? Zor geldiyse daha kolay işler alabilirsin.'' Sam ikna edici sesiyle konuştu. Nazik ve oldukça yakışıklı bir adamdı.

''Hayır o yüzden değil. Kore'ye dönüyorum.'' Sam derin bir nefes alırken Baekhyun karşısında ki uzun adamın bu hallerine gülümsedi. Onun için endişelenen birinin olması güzel hissettiriyordu.

''Anlıyorum. Bizi unutmayacaksın değil mi?'' Sam de Baekhyun'un gülümsemesine karşılık verdi.

''Tabiki unutmayacağım. Bol Bol ziyaret edeceğim sizi!'' Sam ve Baekhyun birbirlerine veda ederken Sam ve yanındaki çalışan Baekhyun'un arkasından gidişine bakıyordu. 

Baekhyun cebindeki anahtarı çıkarmayıp zile basmayı tercih etmişti. Çoktan kıyafetlerini çıkarmış ve pijamalarını giymiş olan Jackson kapıyı açarken sinirliydi. ''Anahtarların olduğu halde beni yürütüyorsun. Ayrıca bu saate kadar neredeydin? Benden önce eve gelmiş ve öğrenci olan arkadaşın için yemek hazırlamış olmalıydın.'' Baekhyun Jackson susar susmaz ona sarılmıştı. ''Kore'ye dönmeye karar verdim.'' Jackson Baekhyun'un sarılışına karşılık verirken en yakın arkadaşı gittiği için üzgündü. ''Sana alışmıştım. Neden gidiyorsun ki. Ne güzel mutlu mesut yaşıyorduk.'' İkili beraber koltuğa oturmuş sarılmaya devam ediyorlardı. ''Ailem şimdiye kadar her isteğimi yerine getirdi. Ve bende arsızca her şeyi isteyip, istediğim her şeyin olmasını sağladım. Şimdi Kore'ye dönüp onların istediklerini yerine getirmeliyim. Ben iyi bir evlatım Jack.'' Jackson karamel kahvesi saçlara bir öpücük kondurup konuşmaya başladı. ''Biricik hizmetçim gittiği için üzgünüm.'' Baekhyun sadece gülmüş ve sarılmaya devam etmişti. Jackson ona güç veriyordu. 

'' 2 ay sonra yaz derslerine kalmazsan tatilsin değil mi?'' Jackson başını sallayıp onu onayladı. ''O zaman 4 aylık tatilin benden!'' Baekhyun heyecanla söyledi. ''Sen zeki bir çocuksun Jack. Yaz okuluna kalırsan üşenmeden seninle kavga etmeye gelirim. Güzelce derslerine çalış ve 4 ay boyunca ağabeyinin yanında kal huh?'' Jackson güldü ve elindeki dondurma kaşığını yavaşça Baekhyun'un başına vurdu. ''Ağabeymiş peh.''

Baekhyun sabah bavulunu hazırlarken hala hazır olmadığını hissediyordu. Kore'ye döneceğini kimseye haber vermemişti. 

''Baekkie hazırsan çıkalım 1 saat sonra uçağın kalkıyor.'' Jackson odaya dalarken söyledi. ''Hazırım Jack. Sen çık geliyorum.'' Jackson odadan çıkarken Baekhyun'da bavulunun fermuarının kapamış ve odasına son kez bakıp o da evden çıkmıştı. 

A Phone Beside Me (ChanBaek)Where stories live. Discover now