Wait For Me

162 16 2
                                    


Sabah uyandığımda dün geceye dair hatırladığım son şey Chanyeol'un dudaklarıma dokunan dudaklarıydı. Şuan ise dayanılamayacak gibi bir baş ağrım vardı. Yavaşça yatakta doğruldum ve gözlerimi bir kaç kez kapayıp geri açtım.

Odadan çıktım ve direk mutfağa ilerledim. Hiçbir şey yememiş olmamı umursamadım ve Jackson'ın en etkili olan ağrı kesicilerinden birini alıp içtim.

Başım öyle bir ağrıyordu ki, gözlerim artık bulanık görmeye başlamıştı. Salondaki koltuğa oturdum ve başımı geriye yasladım.

''Baekkie~ Ne zaman çıkıyoruz?'' Jackson beraberinde sürüklediği bavulu ile salona geldi. ''Bilmiyorum. Chanyeol de hazır mı?'' Bavulu bıraktı ve ortadaki sehpanın üzerine oturdu. ''Chanyeol dün gece gitti haberin yok mu?'' Başımı aniden kaldırdım ve Jackson'a şaşkınlıkla baktım. Aniden kalktığım için birkaç saniyeliğine gözlerin kararmış ve baş ağrım daha da şiddetlenmişti. Bu sefer sadece baş ağrım yoktu, sol yanımda hafif bir sızı ve tonlarca ağırlık da oluşmuştu birkaç saniyede. ''Ne? Bana hiçbir şey söylemedi.'' Jackson hiçbir cevap vermedi ve ayağa kalkıp salondan çıktı. Birkaç dakika sonra geldiğinde elinde mavi bir zarf vardı. ''Bunu sana vermemi istedi. Ben erken gideceğim Baekhyun'a sahip ol, iyi biriymişsin falan dedi ve bavulunu alıp gitti.'' Uzattığı mavi zarfı aldım ve açmadan önce beni merakla izleyen Jackson'a döndüm. ''Dün gece ne oldu?'' Ortada ki sehpanın üzerine tekrar oturdu. ''Dün seni dinlenme odalarında bulamadım. Daha sonra sizi gören bir manken gittiğinizi söyledi. Bende taksiye atlayıp eve geldim. Saat çoktan 02:00 ı geçmişti. Siz gelene kadar televizyon izleyeyim dedim çünkü anahtarını evde unutmuşsun ve uykum derin olduğu için kapıda kalmanızı istemedim.'' Kabaca bir hareket olsa da sözünü kestim. Başım yeterince ağrıyordu ve bıraksanız Jackson tuvalette ne kadar işediğini bile anlatırdı. ''Buraları sormadığımı biliyorsun.'' Ensesini kaşıdı ve utangaç bir gülümseme ile devam etti. ''Ah pekala. Siz saat 04:00 gibi eve geldiniz. Sen yarı uyukluyor gibiydin ve Chanyeol kucağında seni taşıyordu. Sonra sessizce seni yatıracağını ve beklememi söyledi. Yanıma geldiğinde erken gideceğini ve sana sahip çıkmamı bu zarfı sana vermemi falan söyledi işte.'' Sadece başımı salladım ve oturduğum yerden kalkıp odaya yöneldim. Uçağın kalkmasına yarım saat kadar kısa bir süre kaldığı için önceden hazırlamış olduğum eşyalarımı aldım ve Jackson ile birlikte evden çıktık. Chanyeol'un ne yazdığını çok merak ediyordum ama uçakta rahat rahat okumak istiyordum. Bu yüzden sabırla bekledim.

''Baekhyun,

Seni nasıl seviyorum bir bilsen. Minicik gözlerini, burnunu,dudaklarını,saçlarını, tenini, benlerini, her zerreni. Öyle çok seviyorum ki seni artık dayanamaz hale geldim. Daha önce de demiştim değil mi bencil olduğumu? Bencilim Baekhyun. Seni sevdiğim müddetçe hem bencilim, hem sencil.

Şimdi gidiyorum, her şeyi geride bırakıyorum. Acıları, anıları, seni, bizi, ailemi.

Çok üzgünüm Baekhyun, seni sevdiğim için çok üzgünüm, seni delicesine sevdiğim için üzgünüm.

Nereye gittiğimi bilmiyorum, sana bunları ayık kafayla yazdığımdan bile emin değilim. Kalbim öyle çok kırık ki, can parçalarım sürekli batıyor, canım acıyor Baekhyun. Sana yakınken de uzakken de canım acıyor. Senin yanındayken bile özlüyorum seni, uzaktayken ne yapacağım inan bilmiyorum.

Keşke beni sevdiğin, biz olduğumuz zamanları bir kavanozda saklama şansım olsaydı. O zaman dünya daha yaşanılabilir bir yer olurdu.

Sen yanımdaysan yaşıyorum, sen yoksan ben hiç olmamışımdır zaten bebeğim.

Bir hayale tutunuyorum, bir sabah uyandığımda dağınık saçlarınla başucumda gülümsediğini hayal ediyorum yaşamaya değer. Nefesini hissedebileceğim kadar yakınımda olduğunda bile hayalini kuruyorum.

A Phone Beside Me (ChanBaek)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें