Problem In Front

153 16 0
                                    

Valizleri merdivenlerden indirmek ne kadar kolaysa çıkarmak on bin kat daha zordu. Jackson en üst katın bir altında oturuyordu ve asansör haftada bir bozulduğu için yönetici de binadaki insanlar da yaptırmayı boş  vermişti.

Valizleri kapının önüne koydum ve derin bir nefes aldım. Chanyeol hemen arkamda duruyordu. O da yorulmuştu. Derin ve hızlı olan nefesi sayesinde sessiz binada nefes seslerimiz yankı yapıyordu.

Koyu kahve kapının üzerindeki mavi tokmağı birkaç kez vurdum. Aslında evin yedek anahtarı hala cüzdanımın içerisindeydi ama valizleri Jackson'a aldırmak istediğim için kapıyı çalmıştım. 

''BAEKHYUN!'' Jackson kapıyı açar açmaz bağırmış ve boynuma adeta atlamıştı. 

Yüzünde kocaman bir gülümseme olduğunu ve gözlerini kapattığını bildiğim için kıkırdadım ve bende yüzümdeki gülümseme ile ellerimi sırtına koydum. Onun gibi gözlerimi kapamayı ihmal etmemiştim.

''Öhöm.'' Gelen öksürük sesi ile hızla kollarımı Jackson'dan ayırdım ve bize bakan Chanyeol'e döndüm. ''Ah, pardon Chanyeol.'' Utandığımda veya çekindiğimde yaptığım hareketi yapmış ve ellerimi enseme götürmüştüm. 

''Benim için valizlerimi içeri alır mısın Jack~'' Açık olan kapıdan içeri girmiş ve koşarak salona girmiştim. Değişen hiçbir şey yoktu. Öyle ki Jackson tozları bile yerlerinden kaldırma zahmetine girmemişti. 

Televizyonun karşısındaki koltuğa oturdum ve açık olan televizyondaki programa bakmaya başladım. 

Bir kaç dakika sonra da Jackson ve Chanyeol de salona gelmişti. ''Eşyalarını odama yerleştirdim. Senin kaldığın odayı Chanyeol'e verdim.'' Başımı salladım. ''Cidden hiç temizlik yapmadın mı Jack?'' Omuzlarını yukarı kaldırdı ve hiçbir şey demeden yanıma oturdu. Chanyeol'de diğer tarafıma oturmuştu.

Chanyeol ve Jackson'ı tanıştırmış ardından ise uyuyacağım bahanesi ile odaya yönelmiştim. Jackson'ın geniş yatağında dönerken durmadan Chanyeol ile göz göze gelmemiz aklımı ve kalbimi bunaltıyordu. 

Yatakta ne kadar süre boş boş yattım bilmiyorum ama ufak evdeki televizyon sesi kesildiğinde diğerlerinin de yatacağını anladım. ''Ben burada uyurum. Sen bana hazırladığın odada kalabilirsin. Teşekkür ederim.'' Chanyeol'un kalın sesi evde yankılanmıştı. Her ne kadar kısık sesle konuşsa da sesini çok net duyuyordum. ''Dostum önemli değil. Kanepe oldukça eski ve rahat edeceğini düşünmüyorum.'' İkisi arasında bir müddet sessizlik oldu. Ardından, ''Sorun değil sabaha doğru boks maçı başlayacak onu izlemeyi düşünüyorum eğer rahatsız olmazsan. Bu yüzden burada yatacağım.'' Chanyeol'un bahanesi ile kıkırdadım. 

Boks maçları cuma cumartesi ve pazar yayınlanıyordu. Bugün ise günlerden salıydı.

''Keyfin bilir.'' Jackson terliklerini sürüyerek odaya girdi. Arkam dönük olduğu için uyuyup uyumadığımı anlamazdı ama yinede gözlerimi kapadım.

''Boks maçıymış. Kıçımın maçı. Kıskanıyorum demiyor da.'' Jackson kendi kendine konuşarak dolabın kapağını açtı ve ardından kapadı. Tahminimce Chanyeol için bir kaç malzeme almıştı.

Sessizce  odadan çıktıktan sonra sırt üstü yattım ve derin bir nefes aldım ve gözlerimi sıpsıkı kapayarak uyumaya çalıştım.

Gözlerimi açtığımda büyük karanlık beni adeta içine çekmişti. Yatakta oturur pozisyona geldim ve etrafa görmesem de boş bakışlar attım. 

Yataktan kalkıp odanın içindeki banyoya girdim. Tuvalet işini bitirdikten sonra ses çıkarmamaya çalışarak kapıyı açtım ve mutfağa ilerledim. Jackson'ın çok sevdiğim bir huyu vardı; ufak mutfak masasının üzerinde her zaman bir sürahi su ve bardak bulundururdu. Bu alışkanlığın babaannesinden ona kaldığını söylerdi hep.

A Phone Beside Me (ChanBaek)Where stories live. Discover now