2- Yaşamın Anahtarı

1.4K 301 1.1K
                                    


Şarkıyı açıp okursanız daha güzel olur...

🎵Suddenly-City Hunter🎵

*En kötüsü de; sevgiye ihtiyacın varken kimseye yaklaşamamak ve kimsenin şefkatinin sahibi olamamak...*

İnsanlar günlük yazar ve gelecekte okumak için onları saklarlar. Yıllar sonra gün gelir ve o günlüklerin kapakları açılır. Yüzde bir gülümsemeyle yazılanlar okunur ve akılda canlandırılmaya çalışılır. “Ah benim çocuk ruhum, neler yazmışım böyle!” diye düşünmeyen yoktur. Saçma da olsa komikte olsa güzel bir anı olarak geleceğe taşınır o günlükler. Her günlük bir anıdır. Her anı geçmişimizin parmak izleridir ve bazı parmak izleri canımızı acıtabilir...

Fakat benimki biraz farklı. Bu defteri alırken günlük yazmak için almadım. Çünkü ben bu defteri bir yılda değil, bir günde bitireceğim. Sayfaları günlük yaşantımla dolu satırları değil, şimdiye kadarki hayatımı anlatan satırlarla dolduracağım. Belki uykusuzluktan gözlerim yanacak, belki fincanlarca kahve içeceğim, belki mürekkebim bitecek ve bu yolculuğa başka bir kalemle devam edeceğim. Ama her şeyi yazacağım...
Ve sen her kimsen benim dünyamı, içinde bulunduğum cennet sanıp, cehennem olduğunu sonradan fark ettiğim hayatımı tüm incelikleriyle öğreneceksin. Belki eksikliklerim, hatalarım olabilir. Onca yılı hatırlayıp bir çırpıda yazmak kolay değil. Fakat bilmeni isterim ki eğer yetseydi damarlarımda dolaşan kan, bu satırları mürekkeple değil de kanımla yazmak isterdim. Kalbimden geçenleri kalbim aracılığıyla yansıtmak isterdim kağıda.
Şuan saat sabahın tam yedisi. Hayatımı anlatan ilk cümleleri kurduğum dakikalar...
Merhaba! Ben Derin Merdümgiriz. Babam bir karun kadar zengin. Merdümgiriz Holding’inin sahibi.
Şaka şaka! Sen daha önce bu isimde holding gördün mü? Ah evet! Görüyorsun ki kafamda kurduğum bir tanışma faslı böyle oluyor. Boşver, kendimi tanıtmasam da olur. Zaten yeterince gösterişli bir giriş yaptığımı düşünüyorum(!) Hem yeterince bilgi sahibi olacaksın hakkımda.  Karşımda insan yokken bile tanışma konuşması yapamıyorsam. Karşımda biri olduğunda ne yapardım hiç bilmiyorum!

İnsan korkumu yenmem, insanların arasına atılmam için annem bir çok kez girişimde bulundu. Ama hepsini geri püskürttüm. Daha doğrusu öyle yapmak zorunda kaldım, istemeden. Fakat sonra, bu durumdan kurtulmak istediğime kanaat getirerek araştırma yapmaya karar verdim. Laptopumu elime aldığım zaman durdum ve hangi harflere basmam, hangi cümleyi kurmam, Google'a ne sormam gerektiğini düşündüm.
İnsanların arasına karışamıyorum?
Bu bir soru cümlesi gibi gözükmese de aslında içinde birçok soruyu barındırıyor. Aynı benim sakin, sessiz görünüp; içimde fırtınalar koptuğu gibi. Fakat anladığım kadarıyla Google benim gibi düşünmüyordu. Çünkü sorumun cevabı arama sonuçlarından hiçbirinde yoktu. O zaman filizlenen umudum yok oldu ve her zaman yalnızlığa mahkum kalacağımı düşündüm. En çok üzüldüğüm şey de beni kimsenin anlamamasıydı.

"Git, çık dışarı. Konu bul ve biriyle konuşmaya çalış"
"Bence abartıyorsun, herkes insanlarla konuşabilir."

Bunun gibi cümlelerle beynimi kemiriyor ve beni bile kendimden şüpheye düşürüyorlardı. Ama hayır, benimki çok farklıydı. Deniyordum ama sanki görünmez bir kalkan ben ilerledikçe beni geri itiyordu. Olmuyordu işte, başaramıyordum. Kalbimin derinliklerinde bir şeylerin olduğunu biliyordum. Beni bu hale sokan, beni bu duruma iten bir şey... Ama bir hatırlayabilseydim...
Ne zaman ördüm ben bu duvarları? İnsanlarla arama bu görünmez engeli ne zaman koydum? Kaç zamandır onların arasında değilim? Onların arasında dolaşan bir gölge gibiyim. Beni görüyorlar evet ama cansızım. Elle tutulur bir yanım yok onlar için. Bir insana yararın varsa seni sever, varlığını hisseder ve kalbinin sıcaklığında ısınman için sana izin verir. Bir insana zararın varsa, varlığını bilir, görür ve gözlerinin soğukluğuyla seni dondurur. İçini ürpertir. Fakat bir insana ne yararın ne de zararın dokunuyorsa o insan için toplama işlemindeki bir sıfır kadar etkisizsin. Seninle konuşmaya tenezzül etmez, sen bir duvarmışsın gibi yanından öylece gelip geçer. Gözlerine baktığın zaman orada bir duygu parıltısı bile göremezsin. En kötüsü de sevgiye ihtiyacın varken kimseye yaklaşamamak ve kimsenin şefkatinin sahibi olamamak. Buna çok ihtiyacın varken elinden bir şey gelmemesi. Hangi çocuk istemez ki birilerinin onunla ilgilenmesini? Ben isteyemiyordum işte. Ben hiç isteyemedim ve annem beni anlayamadı. Bazen annem beni yatırırdı sonra da aşağıya inerdi ve babamla benimle ilgili konuşurlardı. Zaten babam denizci olduğu için yüzünü pek göremezdik. Annem hep yanımdayken beni anlamıyorsa babamın anlamasını nasıl bekliyordu ki? Bazı geceler uyanıyor pembe pijamalarım, çıplak minik ayaklarım ve elimde tuttuğum oyuncak ayıcığımla birlikte ahşap merdivenin demirlerinden tutunarak aşağıya iniyordum. Annemle babamın oturma odasındaki konuşmalarını duyduğum zaman da dünya başıma yıkılıyordu.
Her zaman benimle ne yapacakları hakkında konuşup kavga ediyorlardı. Kendimle birlikte onları da bir çıkmaza sürüklüyordum.

Ortaokul yıllarındaysa hep en arka sıraya oturan, kimseyle konuşmayan bir tiptim. Uzaktan izlediğim bir kız vardı. En ön sırada otururdu hep. Sarı, kıvırcık ve upuzun saçlarını serbest bırakırdı her zaman. Fiziği çok güzeldi ve derslerinde de çok başarılıydı. Herkesin gözdesiydi. Öğretmenlerin, arkadaşlarının... Benim olmak istediğim kişiydi kısacası. Onun diğer sınıf arkadaşlarımla olan tutumunu seyrederdim ve onun kahkahalarıyla  kendimden iyice nefret ederdim. Kimsenin en iyi arkadaşı değildim. Hatta kimsenin arkadaşı değildim. Gerçi hiç konuşmadığın birinden sana karşı bir yakınlık bekleyemezsin ki...

Telefonuma hiç mesaj gelmezdi. Rehberimde kayıtlı olanlar annem ve babamdan ibaretti. Birbiriyle sohbet eden insanlar görünce hep ne konuştuklarını merak ederdim. Birbirleriyle paylaştıkları sırları... Onlarınkini dinlemek benimkileri anlatmak, onların içine karışıp onlardan biri olmak için neler vermezdim ki...

Ama biliyor musun yalnızlık bana çok şey öğretti. Yalnızlık beni kucağına aldı, sarıp sarmaladı ve beni büyüttü. Anlaşılmayı beklemiyorum artık. Bir insan kendini bile anlamadan çevresindekilerin onu anlamasını bekleyemez. Fakat kimin hoşuna gitmez güvenebileceği bir dostunun olması? Kimseye güvenemiyordum kapılarımı kimseye açamıyordum. Hala da öyle. En korktuğum da yaşamın anahtarını kaybetmiş olmak.



_____

Merhaba ve güle güle..
Yorum ve beğenileriniz benim için çok önemli...

------

AYNALAR Where stories live. Discover now