3- Korku Büyüğü

1.1K 260 979
                                    

     
     Merhaba arkadaşlar!

Şarkıyı açarak okursanız daha güzel olur..~

🎵Ailee-Rainy Day🎵

          *Bu kadar zor bir şeyse, neden herkes büyümek zorundaydı?*

       

Arın sonraki sayfaya geçmeye korkmuştu. Okuduğu o cümleler beyninde sürekli tekrarlanıyordu. “Bir insan nasıl olur da böyle şeyler hisseder?” diye sordu kendi kendine. Fakat bu sorunun cevabının kendinde olmadığını biliyordu. Saat ilerliyordu ve Arın gelecek sayfaları merak ediyordu. Derin'in dünyasına adım atmıştı ve kendini oraya hapsetmek istiyordu. Gri gözlü kızın yaşadıklarını hissetmeyi, onunla aynı duygulara ev sahipliği yapmayı arzuluyordu…
         Peki neden? Bir insan neden çarpıştığı bir kızdan bu kadar etkilenirdi? Üstelik bu kalbinin kapılarını kolay kolay açmayan Arın Gürsoy'du.
          Hayatta eşitlik diye bir şey yoktur. Bir insanın yükü tüy kadar hafif ve tek sıkıntısı ne giydiğiyken, bazı insanlar dünyanın tüm yükünü omuzlarlar. Fakat hayatta adalet vardır. Birinin karşısına  yük çıkar, birinin karşısına yükleri omuzlayan...
         Arın kıpkırmızı kesilmiş elleriyle sayfayı çevirdi ve tekrar Derin'in dünyasında kaybolmak için adım attı cümlelerin içine.

                ♛

                     
          Yürüyorum. Geniş ve aydınlık bir yoldayım. Kulaklarımı kahkaha sesleri dolduruyor ve etraf şekerlerle dolu. Biraz ileride bir lunapark var. Evet, evet! Annem getirmişti beni buraya, hatırlıyorum. Atlıkarıncaya binmiştim. Gözlerimde mutluluk parıltılarıyla anneme bakıyordum. Sonra büyüklerin bindiği o korku trenine binmek istemiştim. Annem izin vermemişti. "O büyükler için, sen korkarsın canım." demişti. Şimdi binsem mi acaba? Annem de babam da burada yoklar. Sahi, nerede onlar? Ben büyüdüm. Artık o trene binebilecek yaşa geldim ve bineceğim.
         Trene yaklaştıkça yol daralıyor. Her yerde çukurlar var! Saat kaç oldu acaba? Hava kararıyor. Akrep ve yelkovan yine yarışa tutuşmuş olmalı.
         Trenin yanına geldim. Peki ışıkları kim kapattı? Burası gözlerimi kapadığım zamanki kadar karanlık. Ah, evet trenin koltuğunu buldum. Hadi... Hadi, hareket et!
         Hareket ediyor! Burası biraz soğuk. Keşke hırkamı giyseydim. Yol ayrımına geldik. Neden durduk? Burada bir direksiyon var. Nereden gideceğime ben mi karar vermeliyim? Bu çok zor. Büyüklerde böylemi hissediyor? İşte tamam, bu yön iyi.
         Hızlı, çok hızlı! Kahkaha sesleri geliyor ama çocuklarınki gibi değil bunlar. Korkutucu. Kafama ne dokundu? Kalbim, kalbim acıyor. Korkuyorum. Bu uğultular, duman... Önüme korkunç bedenler çıkıyor. Gitmek istiyorum ama beni yavaşlatıyorlar. Tamam, pes. Çıkmak istiyorum buradan. Annem haklı. Bu büyüklere göre. Bitsin artık!
         "Bitsin, bitsin, bitsin..."
Bu üç sözcüğü söyleyerek ve boncuk boncuk ter dökerek uyanmışım. Annem öyle söylemişti. "Sadece bir rüya tatlım. Hadi, uykuna devam et." diyerek ayrılmıştı yanımdan. Korkularımla beni baş başa bırakarak. Hani rüyalar yedi saniyeden ibaretti? Uzun uzun yaşamıştım ben. Lunapark, tren, yol... Gerçek gibiydi her şey.
Sonra rüyamı sorguladım. Büyük olmak böyle bir şey miydi? Karanlıkta önünü ve ardını görmeden yol bulmaya çalışmak gibi. Üşümek gibi mi? Yalnızlık demek miydi büyük olmak? Cesaret demek miydi? Bu kadar zor bir şeyse neden herkes büyümek zorundaydı?
         "Peki ben büyüdüm mü?" diye sorduğumu hatırlıyorum korkak bir tavırla. Sorumu cevaplayacak kimsenin olmadığını bile bile sormuştum o soruyu. Fotoğraflarıma baktığım zaman şimdiki gözlerimle o gözlerin aynı olmadığını fark etmek üzüyordu beni. Çocuk ruhumu, sevinç parıltılarıyla dolu gözlerimi kaybetmek istemiyordum ve büyümek için bu bedelin ödenmesi gerekiyordu. Her çocuk büyümek ister. Çünkü şuan olmadığın şey sana en çekici gelendir. Fakat ben artık büyümek falan istemiyordum. Çünkü insanlar büyüdükçe değişiyordu ve gözlemlerime göre bu değişimler pek iyi olmuyordu. Değişmek kolay değildi. Bir insan kalbini söküp yerine başka bir kalbi, beynini söküp yerine başka bir beyni takabilir miydi? Değişmek kendinden bir parçayı yok etmek ve yenisini yaratmaktı. O duyguları öldürmek ve yenileri filizlenene kadar bir buz kütlesi olmaktı. Acı vericiydi. Değişmek nasıl soyut olur? Her şeyden daha somut oysa ki... İnsanlardan bile daha somut. Çünkü değişmek bir devrimdir ve devrim somut bir eylem...
                                                  ♛

AYNALAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin