MHRMH | 18

587 181 44
                                    

18.BÖLÜM 

Şarkı: Rihanna- Needed Me

Yayınlanma Tarihi. 10.06.2018.

İYİ OKUMALAR.

Fısıltılı şekilde çıkan sesimle, beraberinde gelen seslerle olduğum yerde durabilmekten başka yapabildiğim bir şey yoktu. Mutfaktan gelen sesle, mutfağa doğru adımlarımı yönelttim. Kapının sol tarafında duran tezgahtan büyük bıçağa uzanıp hızlıca çektikten sonra mutfakta ki gölgeye doğru bıçağı tuttum.

"Kimsin lan sen! Ne istiyorsun benden?" sert sesimin ardından bıçağı tutan elim terlemeye başladığın da, kalbimin gümbürtüsü o kadar fazla geliyordu ki bedenime... 

"Ne yapıyorsun lan, gece gece?" Furkan elinde ki tatlıyla döndüğün de, bıçağı daha sert tuttum.

"Esin, hasta mısın kızım sen?" elimde ki bıçak hala parmaklarımın arasında sıkı bir düğüm gibi duruyorken ona cevap bile veremiyordum, çünkü aklımda benim yediğim kağıttaki cümleler vardı. Beynimin en ince damarlarından geçen o cümleler hayatımın en büyük hatasını yaptığımı ama halen bir şey yapamayacağım anlamına geliyordu. Çünkü,çünküsü yoktu.Aklım yeniden algılarken bıçağı yere doğru tuttum.

"Ben... Bir şeyler oluyor, Furkan." sesim garip çıkıyordu. Elinde ki tatlıyı yerine bırakırken,

"Ne diyorsun,anlamıyorum?" aklıma ilk gelen soruyu ona yönelttim.

"Saat kaç?" duvarda ki saate bir kaç saniye baktıktan sonra cevap verdi.

"Saat 2'ye geliyor. Hadi yat,yürü. Gezinme gece gece, bıçakla."bıçağı yerine bıraktığım da salonun ışıklarını kapatıp holden odaya girdim. Kevser küçük beyaz dolabın önünde duruyordu. Dikkatimi çeken tek şey uzamış saçları tepeden, dağınıktan daha dağınık bir saç toplamasıydı. Dolaba o kadar odaklanmıştı ki girdiğimi bile dakikalar sonra fark etti. 

"Neredeydin?" dedi.  Hala dikkatim ondayken zar zor cevap vere bilmiştim. 

"Mutfaktaydım." Eve ilk geldiğim de saçları kısaydı ama üç ayda epeyce de uzamıştı. Eylülün başında olmamıza rağmen hava hala yazı andırıyordu. Geceleri bile soğuk değildi. Şimdi Çanakkale'de olsam bu kadar sıcak olmazdı belki de... Özlemiştim orayı. Üniversiteyi zorla bitirdiğim günlerdi. Hala dondurulmuştu ama orası benim üniversite hayatımdı. Hayata hep en baştan başlarız dedikten aylar sonra pes eden birisi olarak yaşamıştım bu durumu. Şehirler gezmiştim bir sene de. Ama hiç birisi bana yaşadığım öz şehrin tadını verememişti. Şimdi ise İstanbul'da bir ilçedeydim. Sanırım öyleydim? Tam net bilmesem de araştırmalarım sonucu böyle çıkmıştı. Kevser'e dikkatimi verdiğim de üstünü değiştirmiş yatağına oturdu. Yer yatağının hemen üstündeydi yatağı. Oda çok küçük değildi, odada iki komidin, bir yatak bir dolap, camın önünde bir gece lambası ikili koltuk ve bir de kitaplık vardı. Renkler o kadar koyuydu ki, iç karartıcı ve boğuk bir havası vardı. Siyah bile değildi belki de bu renk. Duvarlarda fırça darbelerinin oluşturduğu kırmızı boyalar vardı. Ne anlama geldiğini bile bilmediğim bir sembol çerçeveyle yatağın üstüne asılmıştı. 

"Sabah kalkıp, kulübelere gidecekmişiz. Sonra da muhtarın yardımcısı mı ne onlarla konuşulacaktır herhalde." bana söylediğini sanırken telefonunu kulağında gördüm. Telefonuma baktığım da, mesajlar diz boyuydu. Teker teker girdiğim de, okumak için birisine tıkladım.

"Gelen Mesaj;05*****58**

Aramalara bir bak bari. Neredesin sen! Nerede!"

Mesajların hepsini sildikten sonra kenara koyup elime bir şiir kitabı alıp okumaya başladım.Sonra da kulaklığımı taktım. Kevser'e göz gezdirdiğim de, halen telefonla konuştuğunu gördüm. Saatlerin geçmesini ve bir an önce de sabah olmasını diledim bu gece. Belki acım geçer diye. Sonra da karalama defterimi elime alıp cümleleri karalamaya başladım... Defteri karalamayı bırakınca kulaklıkları çıkartıp saate baktım. Sonra da başımı bekleyen yastığıma koydum.

MİHRİMAH | FERFECİRWhere stories live. Discover now