MHRMH | 21

482 150 39
                                    

21.BÖLÜM

Şarkı: Müslüm Baba - UNUTAMADIM

Yayınlanma Tarihi. 01.01.2019.

İYİ OKUMALAR.

Multimedya, ESİN VE ALPER...

Gecikme için çok çok çok özür diliyorum. Sizleri çok seviyorum.

Öfke. 

İnsanı en çok yoran, en çok dibe götüren duyguydu. Kapalı kapıları açan insanın benliğine oturan ve hiç kalmayacak olan duyguydu. Sessizliğin ardına çığ gibi düşerken fark ettirmek için kendini zelzele yaratırdı. Dokunmadığı acı kalmaz, hayatın en dip köşesine koymazdı kendini, en açık yere koyardı. Beklemeyi seçmezdi, harekete geçirmek için zamanı kollardı sadece.

Nefesinin kesildiğini, damarlarının sıkılaştığını hissettiğin zaman dururdu hayat. Nefes alırken her şeyden önce öfkeni düşünürdün. Öfken dinecek mi? Bitecek mi bu öfke diye beklerdin ama geçmezdi, neden öfkelendiğini hatırlardın. Sürekli bir şeyler sana onu hatırlatırdı. Her şey o yüzden başlardı zaten ama farkına varamazdın. Rüzgar eserken saçlarım yüzümün önüne geldi. Yaklaşık bir saat olmuştu kaldırım taşına oturalı ve canlı canlı yandığına şahit olduğumuz eve bakalı. Bir saat içerisinde neler olmuş neler bitmişti öyle.Alper'in açtığı telefonda ki haberin şokundan dolayı kimsenin ağzını bıçak açmıyordu, Şile'den ayrılacağımızı duyunca anlamıştım burada yapacak işlerin bittiğini, kameramın yanması yüzünden fotoğraflar bile gitmişti ellerimden her şey bitmişti artık. Erkan Ağabey aklıma geldikçe daralıyordum, yanan evin yakınlarında gezerken kameranın kablosunu gördüm kenarından kopmuş aşağıya doğru sarkıyordu ahşap evin tahtasından, bunun ancak bir mucize olduğuna inandığımda heyecanımı yok sayarak kamerayı tutmaya çalıştım ve başardım kablosunun ucu yanarken üflemekten başka bir şey yapamadım ve en sonunda kameraya doğru gelirken kabloyu koparıp yere attım, ellerim yanarsa korkusu bile aklıma gelmemişti diğer korkularım bastırmıştı onları, ellerim iyileştikten sonra ellerim artık acıya alışmıştı ama ellerim simsiyah olmuştu. Kameranın sapasağlam olmasından dolayı mutluluğum tarif edilemezdi. Ellerimin arasındaydı ve sapasağladımdı. Ama ne şarj aleti ne de yedek kart vardı yanında...

 Etrafıma göz gezdirdiğim de herkes bir yerlere dağılmıştı Kevser'e takıldı gözlerim, sinirle saçlarını arkasına savurdu ve çıplak ayakları ile Alper'e doğru yürüdü. Fırtına öncesi sessizlik dedikleri buydu. Alper Kevser'in geldiğini görünce keline dokundu bir kaç kere, Öfke,kızgınlık ve nefret dolu gözlerle gözlerine baktı "NE BOKA YARIYORSUN LAN SEN!" bütün gücümle bağırırken etrafta ki insanlar şaşkınlıkla bana doğru döndü. "Kevser, bak üstüne gitmek istemiyorum ama sınırlarını zorluyorsun." sert sesinin ardından gözlerini kaçırmadı.

 Kevser gözlerini kısarak daha çok yaklaştı Alper'e. "Zorlarsam ne olur? SÖYLESENE NE OLUR!" Çıldırmış gibi üstüne yürüyordu. Alper Kevser'den kaçmak yerine daha çok yaklaştı.

"SESİNİN TONUNA DİKKAT ET!" bağırmasının ardından,

"LAN SEN KİME BAĞIRIYORSUN!" Batuhan koşar adım yanlarına gidiyorken Furkan aralarında ki mesafeyi kapatmıştı.

"SEN YÜREK Mİ YEDİN KOÇUM!" Çağlar ellerini ceplerinden çıkartırken hızlı hareketlerle, yanlarında buldu kendini. Karma döngüye girmişlerdi sanki, sürekli birileri bağırıyor ama asla bir şeyler çözülmüyordu.

Alper'i var gücüyle itmeye devam etti ama Alper bir adım dahi olsa ileriye gitmedi. "SÖYLE LAN NE İŞE YARIYORSUN SEN!" Furkan kollarından tuttu, "Kevser, yeter!" Kevser saçlarını geriye atarken gözlerini ağabeyine çevirdi. "Yeter mi?" "BENCE DE YETER! KAÇ AY OLDU! KAÇ GÜN OLDU, KAÇ! YETER ARTIK YETER! YETER ARTIK!" bağırdıkça etrafta insanlar çoğalıyordu. Furkan kardeşinin kollarından tutarken Batuhan aralarına girdi. "Kevser... Bak bulunacak diyorsam bulunacak, ben ne dedim de yapmadım?" Batuhan yanaklarından tuttu ama Kevser elleriyle itti.

MİHRİMAH | FERFECİRWhere stories live. Discover now