Ariana

3.9K 257 20
                                    

Ağacın gölgesine oturmuş, Bayan Mathilda'nın zorunlu kıldığı gobleni işliyordum. Bir yandan da söyleniyordum. Nişan için hazırlıklar başlamıştı. Bugün Prenses Ariana davetli olarak gelecekti. O kara böceği görmek istemiyordum. Kesinlikle Erik'le nişanlanacakları için değil. Hatta bu durum ona bir cezaydı bence! Farkında değildi zavallım. Ben onun sürekli gülümseyen yüzüne, sürekli kibar davranmaya çalışmasına sinir oluyordum. Tanrılar! Tam bir prensesti. Oturuşuyla, kalkışıyla, bakışıyla porselen bir bebek gibiydi. Sinir.

Birden sesimi inceltip göle doğru konuşmaya başladım. "Beni davet ettiğiniz için çok müteşekkirim. Bu benim için çok büyük bir onur majesteleri." Sonra sesimi kalınlaştırdım. "Çok güzelsiniz prensesim. Güzelliğiniz destanlar yazdırır." Yeniden ince bir sesle devam ettim. "Ah, beni utandırıyorsunuz prensim. Siz de çok mükemmel birisiniz. Harikuladesiniz." Sesimi yine kalınlaştırdım. "O sizin harikuladeliğiniz. Mükemmelliyetliğiniz."

"Taklit ettiğin ben miyim?"

Hızla yerimden sıçradım. İğne parmağıma batmıştı. İnce bir çığlık attım. Parmağımda küçük bir kan damlası parlıyordu. "Sen de nereden çıktın?"

Erik ağaçların arasından çıkarak yanıma yürüdü. Teklifsiz dibime oturdu. Temiz ve güzel giyinmişti. Bugün ayrı özenmişti sanki. Göz ucuyla süzdüm onu. "Annem sana bakmamı söyledi." dedi iğneleyici bir tonla.

"Korkmayın, uslu uslu oturdum, goblenimi işliyorum."

Goblene göz ucuyla baktı. Ben de ona bakıyordum. Kıvırcık siyah saçları ışıl ışıldı. Yanaklarında gülümseyince beliren haylaz gamzeleri vardı. Gözleri goblenden gözlerime çıktı. Erimiş çikolata rengindeydi gözleri. Etkileyici bir mavi ya da derin bir yeşil değil, dikkat çekmeyen ama insanı saran kahverengiydi işte. Bakışlarımı çekmem gerekiyordu ama öyle güzeldi ki. Onun güzelliğine takılı kalmıştım. O da hiçbir şey demeden beni seyrediyordu. Gözlerinde görüyordum yansımamı. Sanki zaman durmuştu. Eğer başka insanlar olarak başka bir yerde tanışsaydık onu beğenebilirdim. Hatta sevebilirdim de.

"Çok güzel." diye fısıldadı birden gözlerime bakmaya devam ederek. Sesi kulağıma ulaştığı gibi kızardım. Gobleni yere bıraktım. Bir şeylerle uğraşmak adına şapkamı elime aldım. O da ayağa kalktı hemen. "Goblen." dedi hızla. "Güzel olmuş yani."

Şapkamın kurdelesini bağladım. Ardından iğneyi kumaşa saplayıp, taslağı elime aldım. "Çok beğendin madem taşımama da yardım edersin." dedim eline vererek. Ona arkamı dönerek saraya ilerlemeye başladım. Avluya girdiğimizde Prenses Ariana ve maiyetinin geldiğini gördük. Prenses tahtırevanından indiriliyordu. Erik gobleni elime tutuşturup hızla prensesin yardımına gitti. Gözlerim fal taşı gibi açılmış bir elimdeki goblene bir de Erik'e bakıyordum. Prensesin elini nazikçe tuttu ve yumuşak bir öpücük kondurdu. Gözlerimi kıstım öfkeyle. "Seni domuz." diye mırıldandım.

Karpuz kollu uçuk mavi ipekten bir elbise giymişti. Belinde uzun beyaz bir kurdele vardı. Siyah kıvırcık saçları muntazam bir şekilde beline dökülüyordu. Kızardığı esmer teninden bile belli oluyordu. Yeşil gözleri, Erik'in daha yeni benim kapıldığım gözlerine flörtöz bir bakışla bakıyordu. Kalbime bir bıçak saplanmış gibi bir acı hissediyordum. Goblenin çerçevesini sıktım.Yüzümde sahte bir gülümseme ile onu bekledim. Ariana bakışlarını Erik'ten çekerek bana döndü nihayet. Kutsal kitaplar üzerine yemin ederim ki onun da gülümsemesi sahteydi. Ama bunu tek ben görüyordum.

"Prensesim." dedi eteğinin ucunu tutup hafif bir reverans sunarak. Ben de aynı hareketi yaptım. "Hoşgeldiniz." dedim kısaca.

Başını sallayarak beni onayladıktan sonra anneme ve babama döndü. Annem yüzünde kocaman bir gülümseme ile karşıladı onu. Ariana ikisinin de önünde eğildi. "Beni davet ettiğiniz için çok müteşekkirim majesteleri. Bu benim için çok büyük bir onur."

Asi Prenses | Andarkan Serisi 2Where stories live. Discover now