Hazırlıklar

2.5K 182 17
                                    

Sıkıntılı ve kaskatı olmuş bir halde duruyordum. Kollarım iki yana açıktı ve terziler hızlı hızlı ölçülerimi alıyorlardı. Ariana yan tarafımda hevesle ince kumaşlara bakıyordu. Onun heyecanı iyice bunaltmıştı beni. Keşke Cecilia yanımızda olsaydı. Onun varlığıyla, Ariana'nın boğuculuğu çekilebiliyordu.

"Ah, Bayan Regina! Bu çok güzel bir kumaş."

"En nadir ipek kumaşım, prensesim. Yumuşaklığına, duruşundaki zarifliğe, rengindeki asalete bir bakın!"

Kumaşa göz ucuyla baktım. Gerçekten de muhteşem gözüküyordu. Parlak altın sarısıydı ve su gibi parmaklarından akıyordu insanın. Ariana'nın esmer bedenine tuttu boydan boyunca. "Bakın esmer teninize nasıl hoş bir ışıltı verdi! Gözlerinizin yeşilliği ortaya çıkacak! Omzunuzdan, yakut bir halkayla bağladık mı tamamdır! Başka hiçbir şeye gerek yok! İnsanlar gözlerini sizden alamayacak!"

Ariana büyülenmiş gibi aynadaki yansımasına dikmişti. "Bunu istiyorum Regina." diye mırıldandı rüyada gibi. "Sana güveniyorum."

Yaşlı kadın bilgece gülümseyerek kumaşı geri aldı. Parmaklarından kayan ipeğe hasretle bakan prensese göz devirdim. Bayan Regina görmüş geçirmiş birinin deneyimleriyle kumaşları çıkarıyordu. "Peki siz prensesim?" diye sordu hızla bana. "Şöyle bir güzelliğe ne dersiniz?"

Leylak rengi şifon kumaşı gösteriyordu. Gözlerim yığınların arasında parlayan kumaşı ayırt etti. "Şunu istiyorum." dedim gece gibi koyu siyahı göstererek. Kadın gülümsedi.

"Çok şakacısınız majesteleri. O kumaş dul bir bayana ait. Bayan Smith'i bilirsiniz hanımım." dedi Ariana'ya. Ariana gözlerini kocaman açtı.

"Kara dul deriz ona. Kocası öleli neredeyse on yıl oldu ama hala yasını tutuyor."

Onların bunu dünyanın en anormal şeyi diye algılamalarına burun kıvırdım. "Ne var ki bunda? Kocasını çok seviyormuş demek ki!"

Yüzleri buruştu. "Bay Smith pek sevilecek bir adam değildi."

"Bayan Smith seninle aynı görüşte değil demek ki."

Devam edemeden kapı çaldı. İçeriye mat mavi elbisesi ve ince kemeriyle ufak tefek, zayıf bir kız girdi. Bembeyaz bir teni, koyu renkli kocaman gözleri vardı. Parlak kahverengi saçları dikkatlice topuz edilmişti. Ariana'a eğildi önce. Ardından benim önümde eğildi. Çıplak ayaklarına bakmamak için gözlerimi kaçırdım.

"Efendim, Prenses Asha'ya bir hediye gönderdi." dedi ince bir sesle. Titreyen elleriyle kadife bir kese uzattı. O sırada gördüm, ince şeffaf bileklerindeki çürükleri. Alacalı mordu her ikisi de. İçimde bir şeyler isyan ederken onun ürkek ve güzel yüzüne baktım. Ama o bana değil, yere bakıyordu.

"Seni kim gönderdi?" dedim keseyi ellerinden alırken.

"O Chris'in kölesi." diye mırıldandı Ariana. "Nisha." Yüzü bembeyazdı ve gözleri benim gördüğüm şeyi, kızın bileklerine sabit kalmıştı.

Titreyen elleriyle tuttuğu keseyi aldım. İçinden çok şık bir bileklik çıktı. Pırlantalar ile işlenmişti. Odadaki bütün kadınların nefesini tuttuğunu fark ettim. Ardından bilekliği yeniden keseye yerleştirdim. "Pekala, Nisha." diye başladım yumuşak bir sesle. "Efendine hediyesini kabul etmediğimi iletirsin."

Genç kızın gözleri büyüdü, diğerleri de şaşkınlıkla birbirlerine bakıyorlardı. Onları umursamadan kumaş yığınına bakmaya devam ettim. Elbise diktirmek kadar sıkıcı bir şey yoktu.

"Hazır, dikilmiş bir elbisen yok mu, rica ederim?" dedim bıkkınlıkla Bayan Regina'ya.

Regina afallasa da hemen toparladı. "T..tabiki prensesim. Şöyle bir modelim var." diyerek su yeşili, ipek ve şifon karışımı bir elbise çıkardı.

Asi Prenses | Andarkan Serisi 2Where stories live. Discover now