Benimle Oynama

3.3K 204 27
                                    

Bir süre olduğum yerde durup onun o iki dipsiz kuyuyu andıran gözlerine meydan okurcasına diktim gözlerimi. Ardından ellerimi göğsüne koyarak bedenini bedenimden uzaklaştırmak adına ittirdim. Kollarımı göğsümde bağlarken oldukça sakin hissediyordum kendimi.

"Konuşalım."

Gözleri bir an beni baştan ayağı ürpertecek denli ciddi bir bakışla süzdü. "Sana o adamdan uzak duracaksın demedim mi?"

Yine aynı şey diyerek gözlerimi devirdim. "O kadar çok şey söyledin ki Erik, gerçekten artık hatırlamıyorum. Umrumda olmadığı için olabilir." dedim rahat bir tavırla odanın ortasına yürürken.

Öfkeyle bileğime yapıştı. Burun delikleri nefes alıp verirken genişliyordu. "Benimle oynama." diye tısladı dişlerinin arasından. İşte bu çok fazlaydı.

"Ne istiyorsun benden? Birbirimizden uzak kalmamızı isteyen sendin! Şimdi ne değişti? Sen Ariana ile evleneceksin ama ben ömrümü tek başına mı geçireceğim?"

"O herifle olmayacak Asha!"

"Sana mı soracağım ya!" diye patladım en sonunda.

"Seni son kez uyarıyorum. O adamdan uzak duracaksın."

Dudaklarım alayla yukarı kıvrıldı. "Durmazsam ne olacak?"

Bir eliyle alnındaki saçları geriye iterek çekiştirdi. Öfkesi hiç alışkın olmadığım boyutlardaydı ve nedense hoşuma gitmişti. "Canını yakarım."

Gözlerimi kocaman açtım. "Ah! Beni de mi yumruklayacaksın?" Diyebildim.

Bu sefer alayla gülme sırası ondaydı. "Canını yakmam için seni yumruklamama gerek yok." diye mırıldandı. Söyledikleri yüzümün sararmasına neden olmuştu bundan emindim ama ayakta durdum.

"Benimle oyun oynuyorsun ama istediğin şekilde bitmeyecek Erik. Eğer benim canımı yakarsan ben de senin canını yakarım."

Kızgın boğalar gibi birbirimize diktik gözlerimizi. Burnumuzdan duman solusak hiç şaşırmazdım doğrusu. En sonunda geri çekilen o oldu. "Öyle olsun bakalım." diye söylendi.

Kollarımı göğsümde bağladım. "Aynen."

Öfkeli sessizliğimizde birbirimizi tartarak inceledik. Aramızda öyle şiddetli bir elektrik vardı ki bir an korktum. Bu gerilim sadece öfkeden kaynaklı değil miydi yoksa? Sanki Erik cevabını biliyormuş gibi gözlerinde garip bir parıltıyla bakıyordu şimdi. Ellerimin buz kestiğini, dilimin kuruduğunu hissettim.

O gözlerimin içine tehlikeli ışıklarla bakarken ben hareket etmesini umarak bakıyordum. Ama yine geri çekildi. Bir şey demeden çıktı gitti. Beni nasıl bir ateşin içinde yanmaya mahkum ettiğini bilmiyordu bile. Belki de biliyordu.

***

Zor geçen bir gecenin ardından kahvaltı için ana salona inerken Anthony'nin odasının önünde durakladım. Kavgadan beridir onu görmemiştim. Yüzünde yara bere olduğu aşikardı ve düzelmeden de ülkesine dönmeye niyetli değildi. Sonuçta tek varislerinin dağılmış bir yüzle geri dönmesi halkına hakaret olarak algılanabilirdi. Anthony gereksiz yere gürültü çıkmasını istemiyordu.

Belki de bu sebeple odasından hiç çıkmıyordu. Ben de onu görmek istememiş hiç yanına gitmemiştim. O an kapıda duraklarken çekip gidemeyeceğimi hissettim ve düşünmeden kapıyı tıklattım.

Kısa bir süre sonra kapı açıldı ve Anthony'nin uykulu ama yakışıklı yüzünü gördüm. Sağ gözü şişmişti ama geçen zamanla şişliği azalmıştı. Burnunda da hafif bir şişlik vardı. Erik'in yumruğuyla çıkan ses hala kulaklarımdaydı. Yüzümü buruşturmadan durmam zordu. Oysa beni gördüğüne şaşırmış bir halde öylece bakıyordu. Ardından aptallığına güldü ve sıcacık bir gülümseme sundu yüzüme.

Asi Prenses | Andarkan Serisi 2Where stories live. Discover now