Minik Prenses

2.9K 189 7
                                    

O gece sabaha karşı zor uyudum. Sürekli yaşadıklarımızı düşünüyor, heyecanla yatağımın bir ucuna, bir öbür ucuna dönüp duruyordum. Bir de bizi kimin gördüğü aklımı kurcalıyordu. Ariana olabilir miydi? Eh, güzel olurdu doğrusu, böylece kendiliğinden biterdi.

Peki bundan sonra ne olacaktı? Erik hiçbir şey dememişti. Görüldüğümüz ihtimali onu korkutmuş gibiydi. Acaba yine benden kaçacak mıydı? O zaman ne yapardım ki? Elindeki bütün mazeretlerin boş olduğunu göstermişken, yine benden kaçarsa ne yapabilirdim ki?

Bu düşüncelerle sabah güneş etrafa altın ışıklarını yayarken uyuyakalmıştım. Ne kadar süre uyumuştum bilmiyordum ama bana çok az uyumuşum gibi gelmişti Brayn hızla odama dalıp, yatağımın üzerinde zıplarken.

"Brayn, git Erik'in yatağında zıpla lütfen." diye mırıldandım uykulu uykulu yastığıma iyice gömülerek.

"Uyan Asha! Mimi'nin bebeği geliyor! Odasında neredeyse ülkenin bütün ebeleri var! James'i görmelisin! Ebeler izin verse odadan çıkmayacak!"

Brayn'ın soluksuz cümleleri ile hızla başımı kaldırdım. Saçlarım darmadağınık bir halde gözlerimin önüne düşmüştü. Tek elimle onları alnıma yapıştırdım. "Miranda burda mı?"

O kadar şeyin arasından bir tek bunu diyebilmiştim. Miranda doğum yapıyordu! Dolandığım çarşafıma tekmeler atarak ayağa kalktım.

"Evet, kahvaltıya bize eşlik etmek için gelmişler. Ama Mimi yolda fenalaşmış. Geldikleri gibi apar topar odasına götürdüler. James'i görmeliydin! Kıyametleri kopartıyordu!"

Ben dolabımın kapağını hızla açmıştım ki Gilda kapımda belirdi. Elinde bir su ibresi vardı. Ben dolaptan somon rengi elbisemi çıkarırken hızla ibreği penceremin kenarında duran çanağa döktü. Elbiseyi onun eline tutuşturup, çanaktaki suyla elimi yüzümü yıkadım. Bu sırada Brayn hala olanları anlatıyordu ve sürekli James'in görülmeye değer hallerinden bahsediyordu.

Giysi paravanıma giderken parmağımı ona doğrulttum. "Anlaşıldı, hadi ikile bakalım. Mimi'nin odasının önünde buluşuruz."

Kardeşim kıkırdayarak yataktan indi. Tam kapıdan çıkacaktı ki yeniden seslendim. "Brayn, ikile dediğimi anneme söyleme."

"Hiç duymadım." dedi çıkarken. Akıllı çocuk.

Baş döndürücü bir hızla hazırlanıp, Miranda'nın sarayın bir ucundaki odasına koşturdum. Kalabalık ve gürültü yaklaştıkça artıyordu ve Miranda hayal sınırlarımı zorlayacak bir acıyla haykırıyordu. James kapının önünde dikilmiş, bembeyaz bir yüzle tavanı izliyordu. Dudaklarını sıkmaktan ince bir çizgi halini almıştı.

Hemen yanında da Erik vardı. Onu görünce yanaklarım yanmaya başlamıştı. Erik bana kaçamak bir bakış attı. O sırada Ariana belirdi. Onun varlığı buzlu su etkisi yaratmıştı üzerimde. Tamamen görmezden geldim kendisini. İçeriye girmeye kalkmıştım ki annem odadan çıktı.

"Asha, odaya giremezsin." dedi hemen.

"Neden? Miranda'ya yardım etmek istiyorum." Birden odanın içinden Miranda'nın yeri göğü inleten çığlığı yankılandı. Annemin yüzünde hafif bir gülümseme belirdi.

"Ona yardım edemezsin canım. Yardımcıları zaten yanında."

"Onu görmek istiyorum ama." diye direttim. "Belki beni görünce rahatlar."

James hemen dikkatini bize verdi. "Yardımcı olabilir anne. Belki Asha'yı görünce acısı hafifler."

Annem ona şefkatle gülümsedi. Bir elini koluna koydu desteklercesine. "Hayatım, Asha'nın Miranda'ya yardımı olacağını sanmıyorum."

Asi Prenses | Andarkan Serisi 2Where stories live. Discover now