İtiraf

2.9K 199 1
                                    

Akşam yemeğine oturduğumuz zaman içimde buruk bir duygu vardı. Adını koyamadığım, hüzünlü bir boşluk. Gözlerim, Ariana'nın yanında şen şakrak sohbet eden Erik'i izliyordu. Nasıl bu kadar rahat ve mutlu olabiliyordu? Yüreğinin bir köşesinde hafif bir sızı da mı yoktu? Ben ne kadar belli etmesem de gün geçtikçe daha da batıyordum keder bataklığımda. Nefes alamıyordum. Ama onlar her gün karşımda sanki kainatın bütün nimetleri önlerine serilmiş gibi mutlulardı.

Önümdeki kaseye bir göz attım. Yarışmanın ardından prensese yemek yapması için şart koşmuştum ve o da kaybetmişti. Onu alt ettiğimi sanırken galiba o beni alt etmişti. Yemeğin başında bizlere hafif bir tatlı hazırladığını söylemişti ama beklediğim kesinlikle bu değildi. Önümdeki kasede tatlı yoktu. Sadece orman meyvelerinden oluşan bir meyve tabağıydı bu. Farklılık olarak üzerine eritilmiş çikolata dökülmüştü.

"Hakkını vermeliyim, zekice." diye mırıldandı Carmen. Ona ters ters baktım. Zekice bir tarafını göremiyordum bu meyve karışımının. Kolaya kaçmak demek daha doğru olurdu. Yine de herhangi bir yorum yapmadım. Gözlerim neredeyse iç içe geçmiş halde tartışan annem ve babamın üzerindeydi. Konuşmalarını duyamıyordum ama Erik hakkında olduğundan emindim. Yeniden prensesi gülümseyerek dinleyen Erik'e baktım. Bu akşamın sonunda yüzündeki gülümseme hala duruyor olabilecek miydi acaba?

Yemeğin ardından müzik dinlemek için büyük salona geçtik. Koronun söylediği şarkıları takip etmeden izledim. Gözlerim istemsizce Erik'in inatla bana bakmayan yüzündeydi. Sıkıntıyla yeniden koroyu izlemeye dönmüştüm ki yanıma uşaklardan biri geldi. Yerlere kadar eğilerek bir mektup uzattı. Anlamayan gözlerle bir ona bir de mektuba bakıyordum. Bana akşamın bir saatinde mektup mu gelmişti? Gözlerim bir uşağa bir de mektuba bakıyorken kırmızı renkli mumun içinde süslü bir şekilde duran S harfini fark ettim.

"Prenses, sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim fakat Mowaki Adaları'ndan bir ulak geldi, ve size bu mektubu iletmemi istedi."

Hafif bir el işareti ile uşağı yolladım. Uzun zamandır Anthony'den haber almıyordum. Beni unuttuğunu düşünmüştüm. Akşamın bir saatinde ulağın gelmesi çok ilginçti. Ben mektubu incelerken Ariana'nın heyecanlı sesi geldi kulağıma. "Anthony'den mi?"

Kaşlarım çatıldı. Bu kız ne ara yanımda bitivermişti böyle? Ve Erik'i de yanında sürüklemişti. Erik ise kızgın bakışlar atıyordu mektuba. "Evet, Staley'nin S'si var. Anthony Staley'den geliyor." diye devam etti heyecanla.

Erik'in yüzü bu sözlerle morarırken ilgiyle Ariana'yı süzdüm. "Ariana alınma ama Anthony ile aramda olan bitenden sana ne?" deyiverdim birden. Aramızda bir şeyler olmasını en çok o istiyordu. Belki de benim evlenip başından çekip gitmem işine geleceği için böyle heyecanlıydı. Alıngan bir bakış attı hemen.

"Sadece seninle arkadaş olmaya çalışıyorum." diye mırıldandı kırık dökük.

"Özelime burnunu sokarak arkadaşım olamazsın."

Öfkeyle söylenerek sandalyemden kalktım ve odanın en uç köşesine çekildim. Mührü kırarak, mektubu açtım.

Sevgili Asha,

Seninle son zamanlarda mektuplaşamadım, öncelikle bunun için özür dilerim. Ülkemde aniden patlak veren rejim karşıtı bir isyanla baş ediyordum. Gerçekten zor bir iş. Kan akıtmadan isyanı bastırmaya çalışmak gerçekten çok zor. Sarayınızdan ayrıldığım zamandan beridir isyanla uğraşıyorum ama büyük bir çoğunluğu bastırılmış durumda şu an.

Asi Prenses | Andarkan Serisi 2Where stories live. Discover now