Buruk Acı

2.7K 204 4
                                    

Dudakları dudaklarımı bulduğunda düşmemek için kollarına tutundum. Tuhaf bir duyguydu. Erik'in defalarca kırdığı kalbim, Anthony'nin sevgisine ve şefkatine ihtiyaç duyuyordu. Bana iyi geliyordu. Bu yeni duyguya sevinçle kucak açtım çünkü artık mutsuz olmaktan bıkmıştım.

Beni bıraktığında gözlerinde parlayan hayran bakışlarla yüzümü inceledi. Yanaklarımın yandığını hissediyordum. Baş parmağı şefkatle ateşten yanan yanağımı okşarken, diğer eli saçlarımın üzerinde geziyordu. Bu iyiydi. Erik'le olan öpüşlerin sonunda ortada kalmak, onun her defasında tedirgin kaçışı ve hiçbir şey olmamış gibi davranmasının yaşattığı acı dolu boşluktan çok daha iyiydi sevildiğini bilmek. Anthony bana değer veriyordu. Duygularımı önemsiyor beni düştüğüm boşluktan kurtarıyordu. Gülümsedim ve o da bana gülümsedi.

"Başkasına evet deme." diye mırıldandı birden yumuşacık bir sesle. Bir an ne dediğini anlamadım. Kaşlarım havaya kalktı. "Başkasıyla evlenme." dedi anlamam için. Havaya kalkan kaşlarım çatıldı. Bir de evlilik mevzusu vardı değil mi?

"Senden başkasıyla tanışmadım zaten." diye omuz silktim. Hoş, bir başkası Anthony kadar etkileyemezdi beni. Dudaklarında hoş bir tebessüm belirdi.

"Chris seni beğeniyor gibi."

Yüzüm kireç gibi olurken başımı salladım. "O sadece eğlence arıyor."

Başını salladı. "Biliyorum. Onun eğlence anlayışı kendine has. Tatsız ve tehlikeli."

Rahatsız bir bakış attım. "Onu tanıyor musun?"

Saçlarımı sevecenlikle okşamaya devam ederken sıkıntıyla içini çekti. "Onu ve o aptal arkadaşlarını ..." diye mırıldandı. Ardından yüzünü buruşturdu. "Onu bir rakip olarak görmemem gerektiğini varsayıyorum."

Abartılı bir şekilde ürperdim. "Tanrılar korusun. Andarkan'a döndüğümde Aaru Tapınağı'na gidip sadaka dağıtacağım." Aaru Tapınağı en büyük tapınağımızdı. Benim dehşetim Anthony'i güldürdü.

"Sevindim."

Yine sustuk. Gözlerindeki bana olan hayranlık o kadar etkileyiciydi ki utançtan kafamı kuma gömmek istiyordum. Yüzü yeniden yaklaştığında istem dışı kasıldım. Yine mi? Fakat o alnıma küçük bir buse kondurup geri çekildi. "Erik seni alıkoydum sanıp ortalığı ayağa kaldırmadan dönelim."

Keyifsizce kıkırdadım. "Artık en büyük düşmanı Chris."

Güldü. "Ah, o konuda yalnız değil."

***
Nişan günü yaklaşırken sarayda da bir koşuşturma başlamıştı. Cecilia'nın nişan hazırlıkları yeterince bunaltmıştı beni. Bir de Erik'in nişanı eklenmişti üzerine!

Erik'le uzun zaman boyunca konuşmadım. O da benimle konuşmak için bir girişimde bulunmadı. Çoğu zamanını ya odasında çalışarak, ya Ariana ile dolaşarak ya da Anthony ile tatsız sohbetler ederek geçiriyordu. Gözleri beni görmüyor gibi yanımdan geçip gidiyordu. Sadece bazı akşam yemeklerinde hayalet gibi saydam bakışlarını üzerimde hissediyordum. Ne düşündüğünü, ne hissettiğini bilemiyordum.

Yine bir gün bahçelerden birinde Anthony ile gezerken onu sorguya çekmeye karar verdim. "Erik'le bu kadar çok ne konuşuyorsunuz anlam veremiyorum. Birbirinizin gırtlağına yapışmadan anlaştığınızı görmek çok garip."

Gergin bir şekilde güldü. "Ortak bir amaç diyelim."

Kaşlarım havaya kalktı. "Sen, Erik ve ortaklaşma! İşte bu çok garip!"

"Diplomasi Asha. Devlet konularında Erik'te ben de bazı duygularımızı saf dışı bırakmayı iyi biliyoruz."

Kafam karışmıştı. Devletle alakalı ne gibi bir konuları olabilirdi ki? Hangi devletle? Bir tutam saçımı parmaklarımın arasında döndürürken zihnimdeki çarklarda aynı hızla dönüyordu. "Sizin aranızdaki husumetten haberleri yok değil mi?" diye sordum birden. Şaşkınlıkla durakladı.

Asi Prenses | Andarkan Serisi 2Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ