6. Bölüm-SENİN İÇİN

15.6K 1.1K 36
                                    

Sabah, kilise ziyareti için hazırlanan Nilda, son olarak aynanın karşısına geçip ucunda siyah gül olan kolyeyi boynuna taktı. Akşam Mehmet'le yaptığı konuşma aklına geldiğinde huzursuzca yüzünü buruşturdu. Altı üstü sıradan bir kolye değil miydi boynundaki? Neden öyle bir tepki verdiğini hâlâ anlamış değildi. Özellikle de özür dileme konusunda sarf ettiği cümleler canını sıksa da bu düşünceleri aklından uzaklaştırmaya çalışarak cep telefonunun saatine baktı. Neredeyse on olmak üzereydi, ancak genç adamdan henüz ses seda çıkmamıştı. Onun aramasını beklerken, köpeği Barbaros ile bir süre vakit geçirip odasından çıktı.

Pazar günleri, pastane hafta içinden daha yoğun olduğundan Behiye erkenden çıkmış, genç kız evde yalnız kalmıştı. Aslında bu durum işine gelmişti. Çünkü akşam Mehmet hakkında konuştuklarında tesadüfen tanıştıklarını gelişigüzel şekilde açıklamış, tanışma şekilleri ve yaşadıkları hakkında bilgi vermemişti. Dakikalar ilerleyip, saat on biri gösterdiğinde, daha fazla dayanamadı, Mehmet'i aradı fakat telefonu kapalı olduğu için ulaşamadı. Merak ederek evden çıkıp kapısına gitti. Uyuyor olabileceğini düşündüğünden zile basmakla basmamak arasında karar vermeye çalıştığı esnada kapı kendiliğinden açıldı. Maalesef karşısında gördüğü kişi, beklediği kişi değildi. Ellili yaşlardaki ilk kez gördüğü adam, "Buyur kızım?" dediğinde Nilda bakışlarını adamın omuzlarının üzerinden içeriye çevirdi. Merak içinde, "Ben Mehmet'e bakmıştım," dedi.

Adam içten gülümsemesiyle, "Mehmet Bey, sabah erkenden gitti. Gitmeden önce gece beni aradı. Evle ilgili yapılması gereken işleri tamamlamam için bana anahtarı bırakıp talimat verdi," diye açıklama yaptı.

Nilda'nın aldığı haberle morali bozuldu, yüzü düştü. İçinden, "Madem gidecekti, insan en azından bir haber verir!"diye geçirdi. Uğradığı hayal kırıklığıyla adama teşekkür edip, tekrar geldiği yoldan evine dönerken onu bir daha görememe ihtimaliyle kalbi kırıldı; nedensizce canının acıdığını hissetti. Bu kadar kısa bir sürede ona bu denli alışabildiğine inanamıyordu.

Gün içinde pastaneye gidip servislerde çalışanlara yardımcı oldu. Behiye birkaç kere ona bir sorun olup olmadığını sorduğunda her defasında geçiştirdi. Hatta daha fazla sorgulamaması için ailesiyle olan sorunlarını bahane gösterdi. Akşam olup, eve döndüklerinde, doğruca odasına gidip pencere kenarında durdu. Herhangi bir yaşam belirtisi olmayan evi izlerken akşama kadar yaptığı gibi tekrar cep telefonunun boş ekranına baktı. Ne arama ne de mesaj vardı. Tüm cesaretini toplayarak, genç adamı son kez aradığında telefon bir kere daha telesekretere bağlandı. Bir anda ortaya çıkan adam, hayatına aniden girdiği gibi yine aynı hızla ortadan kaybolmuştu.

ÜÇ GÜN SONRA

Son birkaç gündür olduğu gibi geceyi uykusuz geçiren Nilda, sabaha karşı yatağına girebildi. Zihninde dönüp dolaşan düşünceler yüzünden kendini yorgun hissediyordu. Neden sürekli onu düşünüyordu? Neden gözleri her yerde onu arıyordu? Hissettiklerine bir anlam veremiyordu. Neredeyse bağımlısı hâline geldiği adamı, daha doğru düzgün tanımıyordu bile. Onun gibi soğuk, yüzü hiç gülmeyen ruhsuz bir adam, hayatına böyle kolay sinemezdi. Bunlar tuzak dolu yanlış duygulardı. Hissettiği karmakarışık düşüncelerle gözlerini kapatırken bir karar verdi. Gözlerini yeni güne açtı[1]ğında bir daha onu düşünmeyecekti. Hem nasıl olsa bir süre sonra şehirden ayrılıp evine dönecekti. Sanki öyle birini hiç tanımamış gibi hayatına kaldığı yerden devam edecekti.

Sabah olduğunda, gözlerini aralamadan önce odasının kapısının açıldığını duydu. Ardından yatağında hafif bir ağırlık ve sonrasında yüzünde hissettiği ıslaklıkla gözlerini açtı.

Yanağını yalayan Barbaros'u kucağına çekerken kapı girişine yaslanmış Behiye'yi gördü. "Nildacığım, misafirin var. Hadi üzerini giyin, aşağıda seni bekliyoruz."

Kara Yazım (Tüm bölümleriyle tekrar yayında)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin