23. bölüm TUTSAK

12.5K 1.1K 197
                                    

"Karar verebildin mi?"

Menüyü inceleyen Tuğba, Oktay'ın sorusuyla, "Tavuklu krep," diye cevap verdi. Yemeklerinin gelmesini beklerken genç adam ilk kez bir kadının karşısında kendini şapşal gibi hissediyordu. Kadın; uzun boyu, kumral saçları, beyaz teniyle öyle etkileyici görünüyordu ki... Hele de açık kahverengi gözlerindeki gizemli bakışları, anbean içine işliyordu. Sürekli sırıtan yüzüne birazcık ciddiyet katarak, "Nasıl? Yeni odana yerleşebildin mi?" diye sordu.

Onun sorduğu soru tam da Tuğba'nın beklediği soruydu. Böylece konu kendiliğinden açılmış oldu. Omuzlarına düşen saçlarını geriye savurarak, "Evet, yerleştim. Odanın benden önceki sahibinin düzenli olması nedeniyle çok zorluk çekmedim," dedi.

Aklına Erdem geldiğinde Oktay'ın yüzü düştü. Çünkü o adam, karısını ve kızını terk eden bir alçaktı. Müzeyyen onun yüzünden çok acı çekmişti. Hazal ise psikolojik olarak darmadağın olmuştu. Bir zamanlar enişteden çok, kendisine ağabey olan adamın sessiz sedasız sırra kadem basması, affedilecek bir şey değildi. Tuğba'nın kendisinden cevap beklediğinin farkında olarak, "Erdem disiplinli, temiz bir adamdı. Şaşırmadım," diye cevap verdi.

"Ondan bahsetmekten pek hoşlanmıyorsun galiba. Belki biraz özel olacak ama anlaşamıyordunuz sanırım?"

Tuğba'nın yeni sorusuyla genç adam yerinde huzursuzca kıpırdandı. "Ablamın eski eşi. Hâliyle hoşlanmamam normal değil mi?"

Oktay verdiği cevaplarla sanki konuyu kapatalım der gibiydi. Daha fazla üsteleyip dikkat çekmek istemeyen Tuğba, onun tavrına karşılık güncel konuları açarak sohbet ortamı yaratmaya çalıştı. O an için böyle olması gerekirken Müzeyyen'le tanışmayı aklının bir köşesine not etti. Nasıl yapacaktı, bilmiyordu ama onunla mutlaka bir araya gelmeliydi. Eğer tahmin ettiği gibi bir kadınsa, ona kocasının mektubunu verebilirdi. Ya da en kötü ihtimal emniyete gidecekti.

Bir süre sonra yemeklerini bitirip, Oktay'ın çocuk doktoru olmasının nedenlerini konuşurken genç adam yeğeninin hafta sonunda yapılacak doğum günü partisinden bahsetti. "Haftaya Hazal'ın doğum günü kutlaması var. Gelmek istersen seni de aramızda görmek isterim."

Duyduklarıyla Tuğba'nın gözleri ışıldadı. Fırsat böylece ayağına gelmişti. "Elbette, çok isterim."



Akşamüzeri eve dönen Nilda, kapıda Mehmet ve yanındaki iki kişiyle karşılaştı. Onların kim olduğunu anlamaya çalışırken genç adam, "Hayatım, seni Serap Hanım ve Ersin Bey ile tanıştırayım. Kendileri bebeğimizin odası için buradalar," dedi.

Onun sözlerine karşılık, kırkların başındaki kadın sevecenlikle kıkırdadı. "Eşiniz çok heyecanlı bir baba adayı. Bebeğin cinsiyeti belli olduktan sonra görüşelim dedim ama ısrar etti."

Kocasının aceleci tavrına karşılık cevap vermek üzereyken Mehmet, o konuşmadan açıklama yaptı. "İllaki kız ya da erkek için renkler seçmek zorunda değiliz ya! Her iki cinsiyetin de kullanabileceği bir oda olabilir. Gerçi ben kız olacağını hissediyorum."

Genellikle erkekler, soy meselesi yüzünden çoğunlukla erkek çocuk isterdi. Böylece soyadları devam edebilirdi. Bu konuda Mehmet'in takıntılarının olmaması, Nilda'nın hoşuna gitti. Hem zaten kendisi de onun gibi kız bebekleri olacağını hissediyordu. Dördü birlikte içeriye girdiklerinde genç adam onları yatak odasının bitişiğindeki boş odaya yönlendirdi. "Bence burası uygun. Sen ne diyorsun, bebeğim?"

Nilda, onun heyecanını kırmamak için uygun bulduğunu söyledi. Onun karşı çıkmamasıyla Mehmet arkasından beline sarılıp ellerini karnının üzerinde birleştirdi. "Karar verildiğine göre sen de istersen mobilyalar beyaz olsun. Perde, yatak örtüsünü de cinsiyet kesinleştiğinde seçeriz. Tabii oyuncakları da."

Kara Yazım (Tüm bölümleriyle tekrar yayında)Where stories live. Discover now