10. Bölüm-CAHİDE

14.9K 1.1K 58
                                    

Kapının üzerine kilitlenmesinden sonra bir süre daha yığıldığı yerde kaldı. Kulaklarında Mehmet'in nefret kusan sözleri yankılanıyor, beynindeki basınç yüzünden kendini toparlayamıyordu. Dizlerinin tutmadığını hissederek ayağa kalkmaya çalıştı ancak gücü tamamen bitmiş, ayakta durmayı unutmuş gibi yerden bir karış bile yükselemeden tekrar dizlerinin üzerine düştü. Hayal ettiği bu değildi. Ona inanarak, evet dediğinde istediği tek şey âşık olduğu adamla mutlu olmaktı. Mantığı baştan beri yanlış olduğunu söylese de böylesi kötü bir son tahmin edememişti. Neden onun acı çekmesini istiyordu? Sebep neydi ki evlendikleri ilk gün hayatı mahvolmuştu? Canı yanıyor, kalbi dayanılmaz bir acıyla sızlıyordu. Gözlerini silerek odanın içine baktı. Yerde emeklemeye çalışarak, yarım metre ilerisindeki yatağa güçlükle tırmanıp yine aynı güçlükle bedenini yatağa bıraktı. Duyduklarının ve yaşadıklarının bir kâbus olmasını dileyerek, gözlerini kısa süreliğine kapatıp tekrar açtı ama her şey kâbus olamayacak kadar gerçekti.

O, kapalı olduğu odada başına gelenler yüzünden neredeyse delirmek üzereyken, Mehmet de çalışma odasının camından dışarıyı izliyordu. Gözleri, sonbahar nedeniyle rüzgârın savurduğu kuru yaprakları takip etse de aslında aklı tamamen üst kattaydı. Bugüne kadar olanlar, babaannesiyle birlikte yaptıkları plan doğrultusunda ilerlemişti. Ya bundan sonra ne olacaktı? Aslında nelerin olacağı haftalar öncesinden tasarlanmıştı tasarlanmasına da düşünmeye gerek bile yoktu ama onun içine sinmeyen bir şeyler vardı.

"Az önce karım dediğin kız, aklımın bana sahnelediği bir oyunu muydu?"

Mehmet dışarıyı izlerken o kadar dalmıştı ki kardeşi Oktay'ın içeriye girdiğini o sesleninceye kadar fark etmemişti. Kirli sakalını hafifçe kaşıyarak, yüzünü kapıya döndüğünde kardeşi açıklama yaptı. "Kapıyı iki kere çaldım ama duymadın sanırım. Hayırdır, yoksa karın seni ilk günden terk mi etti?"

Oktay'ın dalga geçer gibi sorduğu soruya kaşlarını çatarak cevap verdi. "Yol onu yorduğu için şu an dinleniyor."

Babaannesiyle Nilda üzerinden plan yapsalar da diğer aile fertlerinin konunun ne kadarını bilmeleri gerektiği hakkında henüz konuşmamışlardı.

"Yani sen şimdi ciddi ciddi evlendin? Buna inanmak gerçekten çok zor. Bugüne kadar bir kız arkadaşın olduğunu bile görmediğim için seninle ilgili şüphelerim vardı. Sanırım bu duruma sevinmeliyim."

Oktay'ın esprili sözleri Mehmet'i daha da gerdi. "Benimle düzgün konuş, Oktay! Karşındaki ağabeyin, herhangi bir arkadaşın değil!"

Aldığı uyarıya rağmen kardeşi sırıtmaya devam etti. Çünkü ağabeyinin ağır ağabey hâllerine, çocukluğundan beri alışkın olduğu için takmamayı yıllar içinde öğrenmişti. "Hangi ara, nerede tanıştınız? Bir anda evlenmeye karar verdiğine göre ani gelişen bir aşk olmalı?"

Oktay sordukça Mehmet'in sinirleri daha da bozuldu. İşte tam bu sırada odaya babaanneleri girdi. Büyük torununa bakan yaşlı kadın, "Demek dönebildin, oğlum?" dedi ve bakışlarını en küçük torununa çevirdi. "Evladım, bizi ağabeyinle yalnız bırakabilir misin?"

Oktay, babaannesi Cahide'nin gelişiyle odadaki gergin havayı hissederek dışarıya çıktı.

"Kız nerede?"

Mehmet, Cahide Hanım'ın elini öpüp, ona sarılırken, "Odada," dedi.

Yaşlı kadın gülümsedi. "Aferin oğlum, yüzümü kara çıkartmadın!"

Aldığı takdirden sonra geri çekilip odadaki kahverengi deri koltuğa oturdu. "Bundan sonra ne olacak? Ne yapmamı istiyorsun?"

Cahide, Mehmet'in sorusuyla torununun gözlerinin içine bakarak, "Onu boğmanı istiyorum," dedi. "Hatta öncesinde birkaç gün aç bırakıp, saçlarından tutarak başını duvarlara falan vurmalısın!"

Kara Yazım (Tüm bölümleriyle tekrar yayında)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin