19. Bölüm TUZAK part 1

14.7K 1.1K 107
                                    

Nilda, Müzeyyen ve Hazal'la birlikte yemek için salona girdiğinde Mehmet'le karşılaştılar. Genç adam, ablasına gülümserken karısının elini tuttu. "Biz bu akşam dışarıda yiyoruz," diyerek Nilda'yı salon çıkışına yönlendirdi. Daha önce böyle bir planı konuşmadıkları için Nilda hem şaşırdı hem de mutlu oldu. Sonunda kocasıyla normal evliler gibi birlikte zaman geçirebileceklerdi. O, dışarıya çıkmak için hazırlanmaya giderken Mehmet uzun uzun arkasından baktı. Kardeşinin bu hâli Müzeyyen'i çok eskilere götürdü. Bir zamanlar kocasıyla kendisi de çok mutlu bir çiftti.

Evden çıkıp, restorana geldiklerinde, masalarına yerleşip siparişlerini verdiler. Mehmet, Nilda hakkında kapsamlı bir araştırma yapmış olsa da yine de onunla ilgili bilmediği o kadar çok şey vardı ki... Mesela; hangi rengi sever, hangi takımı tutar, ne tür müzik dinler, batıl inançları var mıydı? Belki bunlar birçok kişi için gereksiz ayrıntılardı ama onun için değildi. O, sevdiği kadına dair ne varsa her şeyi öğrenmek istiyordu. Yemek servisi başlamadan konuşmaya başladı. Önce kreşe alışıp alışmadığını sordu. Nilda yaptığı işi çok sevdiğinden, orada çalışmaktan memnun olduğunu anlatırken ne kadar mutlu olduğu gözlerinden okunuyordu. Onun içten cevabına karşılık, "Çocukları çok seviyor olmalısın," dedi.

Genç kız, boynundaki kolyenin ucunda bulunan siyah güle dokunarak tebessüm etti. "Çocuklar sevilmez mi? O kadar masum ve saflar ki... Onlara dünyaları verecek imkânın olsa da senden tek bir şey beklerler, o da sevgi."

Nilda anlattıkça Mehmet'in aklına onun nasıl bir anne olacağı geldi. Çocuklarına sevgi ve sabırla ilgi gösterirken nasıl görüneceğini hayal etti. Şüphesiz mükemmel bir anne olacaktı. Peki, çocukluğunu yaşamamış bir adam olarak kendisi nasıl bir baba olacaktı? Bunu hayal etmesi çok güçtü. İnsan almadığı bir şeyi nasıl verebilirdi? Annesi babasının şiddeti altında mutsuzluğuyla ezilirken, birlikte yaşadıkları kısacık zamanda doğru düzgün sevgi vermemişti ki oğluna.

Onun daldığını gören Nilda, "İyi misin?" diye sordu.

Genç adam, iyi olduğunu söyledikten sonra birlikte sohbet ederek yemeklerini bitirdiler. Şimdi sıra konuşmaları gereken esas konuya gelmişti. Mehmet ona anlatmak istediklerini ifade etmenin yolunu ararken ellerini tuttu. "Şimdi sana anlatacaklarımı dikkatle dinle. Ama lütfen soru sorma. Çünkü istediğin cevapları alacağın gün, çok uzak değil."

Nilda, onun demek istediğini anlamaya çalışırken daha da meraklandı. "Seni dinliyorum," dedi sabırla.

Mehmet yanlış bir cümle sarf etmekten çekinerek, "Biz, yani ikimiz arasındaki bu yakınlık, babaannem döndüğünde kısa bir süreliğine birbirimizden uzak durmamız gerekecek," dedi.

Genç kız duyduklarından hoşlanmadığı için ellerini onun ellerinden çekmek istedi. Ancak Mehmet bileklerinden tutup engel oldu. "Lütfen dinle beni! Her şeyin çok karışık geldiğinin farkındayım. Seni anlıyorum. Ben de bu durumdan çok hoşnut değilim. Ama her şeyi yoluna koyabilmem için bana zaman vermelisin."

Nilda, eve geldiği ilk günden beri Cahide'de bir şeyler olduğunu biliyordu zaten. Bugüne kadar gözlerinde nefreti gördüğü kadından bakışlarını hep kaçırmıştı. Peki, bu kin, bu nefret, bu gizem ne içindi? Sebebini bilmediği bir düşmanlık karşısında nasıl davranmalıydı? Ailesi düğünde, Cahide ve Mehmet ile bir araya gelmişti. Her iki taraf da birbirlerini tanıyor gibi değillerdi. Her hâllerinden ilk defa bir araya geldikleri belli olsa da yine de daha fazla dayanamayarak, "Bana sadece bu kinin sebebinin benim ailemle ilgili olup olmadığını söyler misin? Bana babamın uyuşturucu işine bulaştığını söylemiştin. Bu nefretin sebebi bununla mı ilgili, bari bunu söyle!" dedi. Çünkü aklına başka bir sebep gelmiyordu.

Kara Yazım (Tüm bölümleriyle tekrar yayında)Onde as histórias ganham vida. Descobre agora