19. Bölüm TUZAK part2

13.6K 1.2K 98
                                    

Sabah Mehmet'in göğsünde uyanan Nilda, gözlerini açmak istemedi. Yeni güne uyanmak, akşama kadar onu görememek demekti. Ama işe gitmeleri gerekiyordu. Saçlarını okşayan adamın boynuna kondurduğu küçücük öpücükten sonra gözlerini açtığında gördüğü şeyle irkildi. Hazal elinde boya kalemleri ve resim defteriyle içeriye girmiş, onları izliyordu. Genç kızın hareketinden dolayı Mehmet de gözünü açtığında kendilerini izleyen küçük yeğeniyle göz göze geldi.

"Benim küçük prensesim mi gelmiş!" dedi giyinik olmalarına şükrederek. Nilda toparlanıp, kollarını açarak, "Gel bakalım, prenses," dediğinde, Hazal sessizce yatağa çıkıp kendini genç kızın kollarına bıraktı. Bir süre yatakta onunla vakit geçirdiler. Evden çıkmak için hazırlanmaya başlamadan önce Nilda, ona işe gitmesi gerektiğini ama döndüğünde birlikte çok güzel şeyler çizeceklerinin sözünü verdi.

Kahvaltı sonrası Mehmet, Nilda'yı kreşe bırakacağından birlikte yola çıktılar. Mehmet araba kullanırken, sessizce yanında oturan genç kız daha fazla dayanamayarak aklından geçen soruyu sordu. "Hazal'ın babasını şu ana kadar hiç görmedim. Haftada bir de olsa görüşmüyorlar mı?"

Mehmet, onun sorusuyla sinirlendi ama asıl siniri eniştesineydi. "Şerefsiz! Çocuğu görüp de ne yapacak? Karısının yüzüne boşanmak istediğini söyleyemeyecek kadar karaktersiz, korkak bir adam. Yaklaşık bir yıl önce ablamı arayıp boşanma evraklarını gönderdiğini söylemiş. Sonra da bir haber alamadık."

Nilda, Mehmet'e Hazal'ın çizdiği resmi anlatacağı sırada kreşin önüne gelmişlerdi. Kocasıyla vedalaşıp, içeriye girerken hissettikleri yüzünden gergindi. Neden bilmiyordu ama küçük kızın babasıyla ilgili garip şeyler hissediyordu. Müzeyyen'in dediği gibi birbirlerini çok seviyorlarsa ortada yanlış olan bir şeyler vardı.

İKİ HAFTA SONRA

Her akşamı mutlulukla her gecesi tutkuyla geçen günlerden sonra Cahide maalesef dönmüştü. Kardeşinin ölümünün ardından bir hafta kalmayı düşündüğü memleketinde, başka bir akrabası da vefat edince orada bulunma süresini uzatmak zorunda kalmıştı. Eve döndüğü ilk günden varlığını hissettiren yaşlı kadın, Nilda'ya karşı her zamankinden daha aksiydi. Üstelik memleketten birkaç günlüğüne yanında getirdiği yeğeninin kızı Hatice de kendisinin imitasyonu gibiydi. Tıpkı Cahide gibi bakıyor, Cahide gibi hareket ediyordu. Evdeki gerilim günden güne artarken, Mehmet ve Nilda mümkün olduğunca mesafeli görünmeye çalışıyorlardı. Onların ruh hâlindeki değişimi fark eden Müzeyyen ise ne kadar garipsese de aralarındaki sorunu kendi başlarına halletmeleri için müdahale etmiyordu.

Hep birlikte kahvaltı yaptıkları bir sabah genç adam, "Ben çıkıyorum," dedi. Nilda kahvaltıya devam ederken Mehmet bir kere daha tekrarladı. "E, ben çıksam iyi olacak!"

Daha fazla dayanamayan Oktay, ağabeyine tuhaf tuhaf bakarak, "Çıkacaksan çık artık! Neden hep aynı şeyi tekrarlayıp duruyorsun, anlamıyorum," dedi.

Masadaki herkesin bakışı Mehmet'in üzerinde toplanırken Nilda geç de olsa mesajı almıştı. O odadan çıktıktan birkaç dakika sonra kendisi de işe gitme bahanesiyle ayağa kalktı. "Sizlere afiyet olsun."

Hemen aceleyle çantasını alıp, dışarıya çıktığında gözleri caddede kocasının arabasını aradı. İşte oradaydı. Köşebaşında park hâlinde onu bekliyordu. Karı kocadan ziyade iki sevgili gibi gizli saklı buluşmalarına gülümserken daha ilk adımını atmıştı ki Müzeyyen arabasıyla yanında durdu. "Bu saatte araç bulamazsın. Atla hadi, ben bırakırım!"

Nilda itiraz edecek olsa da Müzeyyen kabul etmedi. Birlikte bulundukları noktadan hareket ettiklerinde, ablası genç adamın arabasını fark ederek, yanında durup camı açtı. "Hayırdır, kardeşim? Araban mı arızalandı?"

Kara Yazım (Tüm bölümleriyle tekrar yayında)Where stories live. Discover now