Sezon 2, Bölüm 10 - Adom'un Gizli Odası

296 5 0
                                    

Sare: Nerde kalmıştık?
Araf: Seni sikecektim!
Sare: Bakıyorum baya isteklisin.
Araf: Bacağıma yaptığının cezasını çekmelisin.
Sare: Öyle mi dersin? Peki hiç düşünmedinmi sikerken bacağını hareket ettirmen gerektiğini?
Araf: Üstüme çıkarsın sende.
Sare: Tamam çıkayım, bakalım ne olacak.
Sare, Araf'ın penisine oturur ve içinde gezdirir.
Araf: Manyaksın sen!
Sare, Araf'ın penisi kalkınca üstünde zıplamaya başlar.
Araf, şimdi anlamıştır ne demek istediğini.Bacakları ağrımaya başlar.
Araf: Ne kadar daha devam edicez.
Sare: Benim üstüme çıkacaksın ve 2 kez daha boşalmamı sağlayacaksın.
Araf: Ama bacaklarım?
Sare: Kurallara uysaydın, böyle olmazdı.
Araf, inadınında verdiği hazla, Sare'nin üstüne çıkar ve onu sert ve hızlıca sikmeye başlar.Sare'nin ilk boşalması 5dakika sürmüştür.Bittiği gibi tekrar sertçe girer ve hemen hızlanır.5 dakika sonra Sare yine boşalır.
Sare: Çabuk öğreniyorsun.
Araf: Bacaklarım ağrımasa ben sana gösterirdim!
Sare: Hahahaha.Şu bacağını bir sarayım iyice.
Sare, Araf'ın bacaklarını sarar.
Sare: Birdaha sevişmeden önce, bacağına bıçak saplanacağını düşün.Ona göre azarsın tamam mı kuzum?
Araf: Manyaksın ama bilinçaltıma iyi işledin.
Sare: Şimdi gidebilirsin.
Araf: Görüşürüz manyak kadın.
Sare: Görüşürüz.Hee Sanem'i öp benim için.
Araf: Siz yoksa?
Sare: Lezbiyenim tabikide.
Araf: Tabi ya.. Bende diyorum bu kız neden beni artık daha az istiyor.Neyse..

Araf, Sanem'in yanına gider.
Sanem: Hoşgeldin aşkım.
Araf, Sanem'i dudağından öper.
Sanem: Bu ne içindi şimdi ( şaşkın ve tebessümle)
Araf: Sareciğinden..
Sanem: Kıskandı mı yoksa ( gülerek )
Araf: Yok canım ne kıskanması.Hatta üçlü yapalım.
Sanem: Bana uyarda, Sare'nin yükünü kaldıramazsın ( güler )
Araf: Aman, aman.Almayım birdaha.Mümkünse haftada 1 kez sevişelim.
Sanem: Ahahaha.Seni yola getirmiş anlaşılan.
Araf: Hiç sorma.Bu arada, babamdan haber varmı?
Sanem: Hayır aşkım.Sanırım kutlu güne kadar dönmez.
Araf: Sahi ne kadar kaldı?
Sanem: 1 ay.
Araf: Kaç kez boşaldım içine birşey olmadıda, o günmü olacakmış?
Sanem: Babam benim kısır olduğumu öğrenirse ben ne yapıcam?
Araf: Belliki olağanüstü birşey bekliyor oda.
Sanem: Bu arada senin babamın yokluğunda kardeşliğin başında durman gerekiyor.
Araf: Ne kardeşlik ama.Kardeş, kardeşi sikiyor.
Sanem'in yüzü asılır.
Araf: Aşkımm, ben öyle demek istemedim.
Sanem: Ben sana kızmıyorum ki.Biz neden kardeşiz, buna kızıyorum.
Araf: Benim anlamadığım şey, annemin bana bunca yıl hiçbir şey söylememiş olması.
Sanem: Bide beni hiçmi görmek istemedi yani?
Araf: Su ilk geldiği zamanlarda, ona öyle bir bakıyordu ki.Sanki o gerçek kızı ben üvey oğlu sanardım kendimi.Su'yu sana benzetiyordu sanırım.
Sanem: Aşkım, hazır babamda yokken, şu olayı kardeşlikte bir araştırsakmı?
Araf: İyi fikir aslında.Ama nerden bakıcaz.
Sanem: Imm, babamın beni hiç sokmadığı bir oda vardı.Bence oraya gitmeliyiz.
Araf: Tamam canım.Hadi gidelim.
Sanem ve Araf, Adom'un gizli odasının kapısına gelirler.
Kapının üstünde Arapça bir yazı yazmaktadır.
Araf: Çok tuhaf.Müslümanlıkla ilgisi olmayan bu yerde bu yazının ne işi var?
Sanem: Ben çocukken sürekli gelip bu yazıya bakardım.Hep merak etmiştim dir anlamını.
Araf: Neyse, içeriye girelim de.Kapıyı nasıl açıcaz.
Sanem: Babam bana diyordu ki; Bu odanın anahtarı, Azazil'in oğludur.Ne demek istediğini anlamıyordum ama sana Yehuda dediğine göre muhtemelen anahtar sensin.
Araf: Peki ama nasıl açıcam?
Sanem: Bilmiyorum.
Araf, düşüncelerine dalar ve zihninde Su'yun ona söylediklerini hatırlamaya çalışır.Nefs-i Azap'ı aklına getirir.
Su: "Buraya sadece kalbi saf ve temiz olanlar girebilir..."
Araf: Buldum sanırım!
Sanem: Neymiş?
Araf: Emin değilim ama, Azazil kötülüğü temsil ediyorsa eğer, bende en kötü anımı düşünmeliyim.
Araf, önce Merza'nın annesini öldürüşünü düşünür ama hiçbirşey olmaz.Sonra Merza'nın Su'ya yaptıklarından sonra aldığı intikamı düşünür.İyice öfkelenir ve kapı açılır.
Sanem: Açıldı!
Araf: Hadi içeri girelim.
Sanem: Dur, meşaleyi getireyim.
Sanem, meşaleyi alır ve içeri girerler.
Araf: Burası da neresi böyle? Sanki ölüm kokuyor.
Sanem: Baş kötünün yerinden ne bekliyorsun ki?
Araf: Bak, şurada bir kitap var.
Sanem: Evet, gördüm.Ne yazıyor üstünde?
Araf: Bilmem, ibraniceye benziyor.
Sanem: Peki bu semboller ne?
Araf: Şu, pentagram da, etrafındaki harfler neyi temsil ediyor bilmiyorum.
Sanem: Keşke İbranice okumayı bilsek.
Araf: Aman, boşver.Biz araştırmaya devam edelim.
Sanem: Araf, bak! Burda bir yüzük var!
Araf: Nasılda parlıyor..
Sanem: Dokunsak birşey olurmu ki?
Araf: Bence ellemeyelim.Ne olur ne olmaz.Burası hiç hoşuma gitmedi.
Sanem, Araf başka bir yere bakarken yüzüğe dokunur ve yere düşer.
Araf, sesi duyup arkasını döner.Yere oturup: "Sanem! Saneeem! Kendine gel! Saneeem!" Tokatlayıp, ayıltmaya çalışır.Sanem uyanmaz.Nabzına bakar ve yaşıyor.Yüzüğe dokunduğunu düşünür ve kalkıp ona bakar.Yüzük şimdi ışıl ışıl.Araf'ın gözleri büyülenir gibi.Sanki o yüzüğü takması gerekiyor gibi.İçindeki dürtülerden kaçamaz ve yüzüğü parmağına geçirir.Geçirir geçirmez, oda biranda parlamaya başlar.Etraftan dumanlar geçip durur.Araf'ın göz rengi biranda yeşile döner.Sanem'e dokunur ve "uyan" dediği gibi Sanem kendine gelir.
Sanem: Araf! O yüzüğün parmağında ne işi var! Burası nasıl aydınlandı? (Biraz duraksayıp ) Senin gözlerin neden yeşil?

Fikr-i ÂzapTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon