Sezon 2, Bölüm 14 - Hamarût Çığlıkları

132 4 0
                                    

Hamarût, eski bir kalededir.Surlar ve şaşalı bir kapı.Araf, Sur'un üstündeki nöbetçilere bağırarak:
Araf: Mâlik' e Araf geldi deyin.
Nöbetçiler, Mâlik'e haber verirler.Mâlik, Su'ya söylemeden kapının açılmasını emreder.
Araf ve Sanem içeriye girerler.
Mâlik: Hoşgeldin Araf.
Sanem: Hoşbulduk.(imalı)
Araf: Su nerde Mâlik?
Mâlik: Su içerde.Ama sadece sizi alabilirim.Hanımefendi giremez.
Sanem: Neden giremiyormuşum?
Mâlik: Siz, Adom'un kızısınız.Buraya girişiniz yasak.
Sanem: Nolmuş? Araf'ta bizim kardeşlikten o nasıl giriyor?
Mâlik: O bebeğin babası.
Sanem, Araf ile Su'nun bir bebeği olacağını biliyordu ama buna inanmak istemiyordu.Gerçek yüzüne vurunca yüzü asıldı.
Sanem: Tamam, Araf.Sen gir ben dışarıda beklerim.
Araf: Üzülme bitanem.Bunları atlatacağız.
Mâlik: Yalnız Su Hanım'ın geleceğinizden haberi yok.O yüzden tepkisine şaşırmayın.
Araf: Tamam, tamam.Beni kabul ettiğin için teşekkür ederim.
Mâlik: Sizi içeriye aldım çünkü Su ve Efsun Hanım'ıda alıp burdan gitmenizi istiyorum.O çocuğun burda yeri yok.
Araf: Daha doğmamış çocuk için neden böyle konuşuyorsun?
Mâlik: Onun içindeki kötülüğü görüyorum.Şeytandan farkı yok.
Araf: Peki Mâlik, sen nasıl istersen.
Mâlik, Araf'ı Su'nun odasına götürür.
Kapıyı açtığında Su uyuyordur.Efsun Hanım, Araf'ı görür görmez sarılır.
Efsun Hanım: Oğlummmm, hoşgeldin.Benim biricik oğlummm.
Araf, sinirlenir ve Efsun Hanım'ın kollarını omzundan atarak, kısık sesle: "Şu odadan çıkalım bi.Su uyanacak."
Efsun Hanım, başıyla onaylar ve kapıdan dışarı çıkarlar.
Araf: Bana neden söylemedin?
Efsun Hanım: Neyi oğlum?
Araf: Öz annem olduğunu!
Efsun Hanım: Şeey, bende sonradan öğrendim.
Araf: Ama öğrendiğin gibi beni Su ile ilişkiye girmemiz için zorladın.Kardeş olduğumuzu biliyordun!
Efsun Hanım: Evet ama bu gerekliydi.
Araf: Neden gerekli olsun? Saçma bir kehanet için mi?
Efsun Hanım: Saçma değil! Bunlar gerçek! Adom'a tahtı kimin hakettiğini göstermemiz gerek.
Araf: Ama biz Su ile kardeşiz anne!
Efsun Hanım: Sende öz babanı öldürdün! Ben birşey diyor muyum?
Araf: O kötülüğün başıydı! Ayrıca buna beni Adom zorladı.Ben babam yada Su'yun babası olduğunu bilmiyordum.
Efsun Hanım: Su'yun kardeşin olduğunu da bilmiyordun.Ama seviştiniz sonuçta.
Araf: Benim suçum ne anne? Neden yapıyorsunuz bunları bana?
Efsun Hanım: Babanın intikamını alman için.
Araf iyice sinirlenir ve bağırır : " Neden ben, neden! "
Bağırışı duyan Su uyanır.Ve kapıya doğru adımlarını atar.
Efsun Hanım: Bağırmasana Su uyanacak.
Su, kapıyı açar.Karşısında Araf'ı görünce deliye döner.
Su: Git burdan!
Efsun Hanım, kızının koluna girerek: " Kızım sakin ol, bebeğe zarar gelecek."
Ş
Araf, yüzünde mahçup bir ifadeyle: " Sakin ol, kardeşim."
Su, daha çok sinirlenir: " Ben senin kardeşin değilim! Git burdan!"
Efsun Hanım: " Kızım olurmu öyle şey, bebeğin babası o"
Araf: Su, haklı anne.Biz kardeşliğimize ihanet ettik.
Su, ağlayarak: "Konuşmanı istemiyorum Araf.Git burdan!"
Araf, üzgün bir şekilde arkasını döner ve çıkışa doğru yürür.
Efsun Hanım: Oğlum nereye gidiyorsun.Su şimdi sinirli.Gitme.
Su: Anne!
Efsun Hanım: Öyle yada böyle o çocuk doğacak ve tahta geçecek!
Su: Ben oğluma bakarım.Senide yanımda istemiyorum.Git burdan!
Efsun Hanım: Gidiyorum ama geri geleceğim Su!
Efsun Hanım'da Araf'ın yanına gider.
Mâlik, Araf ve Efsun'u çıkışa doğru yürürken görünce: " Nereye gidiyorsunuz? Su'yu almadan bir yere gidemezsiniz!
Araf: Git kendisine söyle o zaman!
Mâlik: Burda bekleyin, bir yere gitmeyin.
Araf ve Efsun meraklı gözlerle birbirlerine bakarlar.
Mâlik, hızla Su'yun odasına gider.
Mâlik: Kusura bakmayın efendim ama, bu çocuğun burda kalmasına yeterince katlandık.Daha fazla kalmasına müsaade edemeyiz!
Su: Ben buranın baş muhafızıyım Mâlik! Kimi nerden kovduğunu sanıyorsun sen?
Mâlik: O, Araf'la senin kardeş olduğunuzu öğrenene kadardı! Şimdi içindeki o iğrenç yaratıkla burayı terk edeceksin!
Su, ağlayarak: "Ama gidecek bir yerim yok Mâlik.Sana yalvarıyorum.Kalmama izin ver.O kadar hatrım yok mu?"
Mâlik: Gideceksin diyorum Su! Bana bunu zorla yaptırtma!
Araf, Su'yun ağlama seslerini duyar ve odaya doğru koşar.
Su: Lütfen diyorum.Bari çocuğumu doğurmama izin ver.
Mâlik, iyice sinirlenir.Su'yun kolunu acıtarak dışarıya doğru çekiştirir.
Su, çırpınır ve acıklı bir sesle: " Mâlik, canımı acıtıyorsun."
Araf, kapıdan içeri dalar.
Araf: Ne oluyordu burda? Bırak Su'yun kolunu!
Mâlik: Sertçe Su'yu yere savurarak: "Bu şeytanıda al ve terket burayı!"
Su, yerde acılar içindedir.Araf, Mâlik' e sinirlenir ama Su'yu görünce hemen ona atılır.Yardım etmek için.Mâlik sinirle odayı terkeder.
Su: Dokunma bana!( Araf'ın elini geri iter.)
Araf: Sadece yardım etmek istiyorum Su.
Su, ağlar ve: " Benim suçum neydi Allah'ım! "
Araf: Canım bak kötü olacaksın.Çocuğumuza zarar gelecek.
Su: Beni yalnız bıraaaak!
Araf: Bırakamam Su, seni burdan götürmem gerek.
Su, nefesinin sonuna kadar bağırır: "Git diyoruuuuuum!"
Sesi taa dışarıya Sanem'e bile yankılanmıştır.
Efsun Hanım'da telaşla içeriye doğru koşar.
Su, ağlamaya devam ederken duygu çökmesinden bayılır.
Araf, tam Su'yun başı yere düşecekken onu tutar ve kollarının arasına alır.Bu sırada Efsun Hanım içeriye girer: "Araf, ne oldu kızıma, bir şeyi varmı?"
Araf: Yok, sadece bayıldı.Onu burdan götürmeliyiz.
Efsun Hanım: Tamam, senin evine götürelim.
Araf: Orası olmaz.Kardeşlik bizi bulur.
Efsun Hanım: İyide nereye götürücez?
Araf, biraz düşünür ve: " Sanırım ben bir yer biliyorum..."

Fikr-i ÂzapWhere stories live. Discover now