Sezon 3, Bölüm 19 - Mâlik Haklıydı...

61 2 0
                                    

Araf, Özgür Kardeşliğe varır.Bu arada Derin de peşinden içeri girer.
Derin: Araf!
Araf, bu kez bu sesi duyduğuna sevinir.Çünkü Derin'e sorması gereken şeyler vardır.
Derin: Nereye gidiyordun?
Araf: Seninle konuşacaktım.Yerde ararken gökte buldum.
Derin: Hmm.Ne konuşacaktın peki?
Araf: Geçen gittiğimiz şu oda..
Derin: Ee ne olmuş o odaya?
Araf: Çok tuhaftı.O yüzüğü taktığımda, sanki benliğimi hissettim.
Derin: Bu çok normal.
Araf, Derin'in bu sakinliğine anlam veremez.
Araf: Nasıl yani?
Derin: Gel benimle, seni hazırlamam gerekiyor.
Araf, onu sonunun başlangıcına doğru götürüldüğünün farkında olmadan, en kötü ne olabilir ki diye Derin'in peşinden yürür.
Yolda giderken cebindeki yüzüğün parladığını farkeder.Panikle, elini cebine sokar ve yüzüğü parmağına geçirir.Ve bir anda zihni geleceğe gider;

Mâlik: Bunu Su'ya söylememiz gerekiyor biliyorsun değil mi?
Araf: Hayır Mâlik.Ne olursa olsun söylemeyeceksin.Ben bu tehlikeye onun için giriyorum.
Mâlik: Biliyorum ama daha kötü olacak her şey.Efendim kendinize zarar vereceksiniz.
Araf: Aç kapıları Mâlik!
Ve Araf, Fikr-i Âzap'a girer.

Ve Araf, şuana döner.
Araf içinden: "Bu neydi şimdi? Neden oldu ki bu? Acaba Mâlik, dediklerinde haklı mıydı? Nereye gidiyorum ben? Mâlik, kendinize zarar vereceksiniz derken ne kastediyordu? "
Derin, Araf'ın tuhaflığını farkedip sorar: "Ne düşünüyorsun?"
Araf, kendine gelir: "Hiiiç, hiç bir şey."
Derin, bir tuhaflık olduğunu farkedip: "Emin misin?"
Araf: Evet, eminim.Hadi gidelim nereye gideceksek.
Derin, hala şüphelidir ama sonuçta Araf'a istediğini yaptırmak için yola devam eder.
Araf içinden: "Belki sonu kötü olacak.Ama başka bir şansım yok.Gitmem gerekiyor."
Bu sırada karşıdan Sanem'in geldiğini farkeden Derin, Araf'a farkettirmeden oradan uzaklaşır.Tabi günler sonra Araf'ı gören Sanem, koşarak ona sarılır.
Araf, neye uğradığını şaşırır.
Sanem: Aşkııım.(boğarcağısana sarılır)
Araf, Derin'in ortadan kaybolduğunun farkına varır.Ancak Sanem'e belli etmez.
Sanem, birden sarılmayı bırakır ve nazikçe Araf'ın omzuna vurarak: "Kaç gündür nerdeydin sen?"
Araf, bir şekilde Sanem'i oyalamanın yolunu arar.Onun zayıf noktasından gider.Sanem'in yanağını eliyle romantik bir şekilde okşar.
Sanem, gözlerini kapatıp Araf'ın elini yanağıyla omzu arasında bastırır.
Sanem: Yaa, ama aşkım.
Araf, bu kez Sanem'e sarılır.
Araf: Ben seni bırakır mıyım hiç?
Sanem, gözlerini açıp Araf'ın gözlerinin içine bakarak: "Bırakmazsın dimi?"
Araf, tebessümle: "Ben senin her parçanı ayrı seviyorum."
Sanem: Ayy deme öyle ya.
Araf: Ne oldu ki?
Sanem: Gece rüyamda biri beni parçalara ayırıp siyah poşete koyuyordu.Çok korkunç.."
Araf: Canım dediğin gibi rüya işte.
Sanem: O şekilde ölmek istemiyorum.
Araf: Ben varken sana bir şey olmasına izin vermem.
Sanem'in yüzü güler ve Araf'ı dudağından öper.
Araf, kısa bir öpüşmenin ardından çekilir ve :"Dur canım.Koridordayız, biri görecek."
Sanem: Ama ben seni çok özledim.
Araf, odasına giden yolu işaret ederek: "Öyleyse gidelim."
Sanem, yüzünde gülücükler ile: "İçimde olmanı da özledim."
Araf: Sessiz ol, biri duyacak.
Sanem, gülerek yürümeye devam eder ve odaya varırlar.
Sanem, hemen üstündekileri çıkartıp yatağa atlar ve Araf'a gelmesini işaret eder.Araf, Derin'in birden nereye kaybolduğunu düşünse de burdan çıktığında onu bulmaya karar verir ve oda soyunup Sanem'in yanına gelir.Tam Sanem'i öpecekken Sanem, Araf'ın parmağındaki yüzüğü farkedip: "Bu ne aşkım?"
Araf, telaşlanır: "Bu mu? Şey, yüzük işte.Hadi biz nerede kalmıştık." ve tekrar onu öpmeye kalkar.
Sanem, kenara çekilip: "Yaa aşkım merak ediyorum, söyleseneee"
Araf: Pff.(parmağından yüzüğü çıkarır ve yatağın yanındaki masaya koyar.) Bak çıkardım işte.
Sanem: Nerden geldi, ben onu soruyorum?
Araf: Kardeşliğin hediyesi.
Sanem: Hmm.Neyse öyle olsun bakalım.
Araf: Şimdi öpebilir miyim?
Sanem, tebessümle: "Öp bakalım."
Araf ve Sanem sabaha kadar sevişir ve uyuyakalırlar.
Sabah olunca Araf, telaşla kalkar ve hemen üstünü giyinmeye başlar.Bu arada Sanem, uykulu gözlerle: "Nereye gidiyorsun.."
Araf: Bir işim var halledip gelicem canım, uyu sen.
Sanem: Çabuk gel ama olur mu?
Araf: Tamam bitanem.
Araf, hızlıca giyinip odadan çıkar.Yüzüğü yanına almayı unutmuştur.Ve Derin'i aramaya başlayacakken bir anda karşısında belirir.
Araf: Nereye kayboldun sen?
Derin: Asıl sen neredeydin? Ben yürüyordum.Bir anda arkamı döndüm yoksun?
Araf: Bir işim vardı hallettim.Neyse, hadi gidelim nereye gideceksek.
Derin: Tamam, düş peşime.
Araf, Derin'i takip ederek gider.Bir süre sonra Azazil'in odasının önünde durup: "Geldik."
Araf: Yine mi burası?
Derin: E anlatmamı istemiştin.
Araf: Pff, peki peki tamam.Ee ne yapıyoruz şimdi?
Derin: Bu kez senin bir şey yapmana gerek yok.Kapıyı ben açarım.
Araf: Geçen defa neden bana açtırdın?
Derin: Öyle olması gerekiyordu.Neyse boşver onu sen şimdi.Odaklanmama izin ver.
Araf, susar ve Derin düşünür.(Araf'ı kendisine mühürler.)
Ve kapıyı açıp içeri girerler.
Araf: Anlat bakalım.
Derin: Karşıma geç ve şu sandalyeye otur.
Araf, biraz tırssa da geçip oturur.
Derin: Ne olursa olsun ben kapıyı açmadan dışarıya çıkma tamam mı?
Araf: Neden?
Derin: Çünkü sende kalıcı hasara sebep olabilir.
Araf: Ne gibi?
Derin: Emin ol, bilmek istemezsin.
Araf: Dediğin gibi olsun.Ne yapacaksan yap şimdi.
Derin, yeşil, parlayan o yüzüğü parmağına geçirir ve göz rengi kan kırmızısına döner.Etrafı dumanlar sarar ve Araf'ın ellerini ve kollarını sanki bir el uzanırmışcasına kitlerler.
Araf, korkar ve Derin'e bağırarak: "Çıkar beni burdan!"
Derin: Buna mecburum Yehuda..

Fikr-i ÂzapWhere stories live. Discover now