Sezon 3, Bölüm 17 - İntikam

48 2 0
                                    

Su'nun birden yüzü asılır: " Sende kimsin?"
Derin: Ben Derin.Araf'ın bir arkadaşıyım.
Su: Hmm.Nasıl bir arkadaş?
Derin, gülerek: "Kıskanmana gerek yok.Sadece arkadaşım."
Su, sebebini bilmez ama nedense bu kızdan hiç hoşlanmaz.Belki de Araf'ın kendisi dışında konuştuğu tek kız olduğu içindir.
Derin: Ee, içeriye almayacak mısın beni?
Su, istemsiz bir şekilde kapıyı aralar ve geçmesi için işaret eder.
Derin: Ne kadar da nazik bir ev sahibi.
Su, imalı olarak: "Kendi evinmiş gibi gör."
Derin ise daha acımasız bir ima ile: "Zaten öyle."
Su, bunun sadece bir laf sokma olduğunu düşünür.
İçeri geçip otururlar.
Su: Ee, anlat bakalım.Nerden tanışıyorsunuz Araf'la?
Derin: Çocukluk arkadaşıyız diyelim.
Su, Derin'in kendisinden bir kaç yaş büyük olduğunu görüp: "Bebekliğini mi biliyorsun Araf'ın?"
Derin, alttan almayı tercih eder: "Babasını da tanırım evet."
Su, aynı ima da devam eder: "Babası da seni iyi tanıyor mu?"
Derin, tebessümle: "Senin baban da beni iyi tanır."
Su, başlarda sadece karşılıklı laf sokuşmasına girdiğini düşünse de olay kız kavgasına dönmek üzeredir.
Su: Ne demek istiyorsun?
Derin: Açık konuşacağım.Geçen gün seni Araf'la gizli geçitte gördüm.Ve bunu Adom'a söylersem Araf için hiç iyi olmaz.
Su, Araf için endişelendiğinden olayı tatlıya bağlamak zorunda kalır.
Su: Ben sadece babamı görmek istedim.Lütfen Araf'a zarar verme.Onun bir suçu yok.
Derin: Sadece seni denemek için söyledim zaten.Araf'ı ne kadar sevdiğini görmek istedim.Yoksa dediğim gibi Araf benim arkadaşım.Senin kadar bende ona zarar gelmesini istemem.
Su, sinirlense de Derin'in elinde bir koz olduğu için sesini çıkaramaz.
Derin: Sinirlenmene gerek yok.Ben sizin tarafınızdanım.Hem zeki bir müttefik istemez misin?
Su, mecburen Derin ile anlaşmak zorundadır.Araf'ın başına bir şey gelmemesi için gerekirse ölümü bile göze alır.
Su: Peki bakalım.Dediğin gibi olsun.
Derin: Öncelikle her dostlukta olduğu gibi sana bir hediyem olacak.
Su, meraklanır: "Neymiş o?"
Derin: Sana Ecrin'in kaçırıldığı gün evine gelen o adamı getirdim.
Su'nun göz bebekleri açılır.
Su: Nasıl yani?
Derin: Dışarıda şuan da ve ben ne istersem yapmaya hazır halde.Yani sen ne istersen o olacak.
Su: Bunu benim için gerçekten yapar mısın?
Derin: Söyledim ya, biz dostuz.
Derin, Su'nun can damarından vurmuştur.Konu Ecrin olmasa hiç bir şekilde onu etkileyemeyecekti, ki Derin de bunun farkında olduğu için, Su için en iyi hediyeyi getirir.
Derin, kapıyı açar ve "Esrarengiz Adam" ı içeri alır.Su, ona kinli gözlerle bakar.
Derin, adamı sandalyeye bağlar.
Su: Adın ne senin!
"Merza"
Su: Ecrin' den ne istiyordun!( tokat atar)
Merza: Ben sadece bana verilen emri yerine getirdim.
Su, tekrardan tokat atar.
Su: O benim en iyi arkadaşımdı!
Merza susar.
Su: Konuşsana!
Merza, Derin'e bakar.
Su: O bile seni elimden kurtaramaz!
Derin: Haklısın.
Su, hızlı hızlı nefes alıp verir.Bir süre sonra sinirlerine hakim olması gerektiğini düşünür.
Su, Derin'e bakarak: "Al götür bunu burdan.Yoksa elimden bir kaza çıkacak."
Derin: Ne istiyorsan yapabilirsin Su.
Su, ona verilebilecek en güzel ceza olarak erkekliğini rezil etmek olduğunu düşünür.
Su: Bunu bir okulun bahçesine çırılçıplak bırak!
Derin: İlginç bir cezaymış.Ama sen ne dersen o.
Merza sesini çıkaramaz.Derin, Su'nun dediğini yerine getirmek için Merza'yı alıp götürür.Su, evde oturup Ecrin'i düşünür ve tekrardan ağlamaya başlar.
Akşam olduğunda Araf eve geri gelir.
Su'yu yatakta uyurken bulur.Uyandırmak istemez ve karşısındaki koltukta oda uyuyakalır.

Bu arada Özgür Kardeşlik'te;
Adom, kahkahalarla: "İnfazını gerçekleştirecek olan kişi belli oldu eski dostum."
Hannas, kendinden emin bir şekilde: "Benim ölümüm şerefli olacak.Senin ki bir soytarıya yaraşır şekilde."
Adom, kahkahaya devam eder: "Tabi o günleri görecek kadar yaşayabilirsen."
Hannas: Ben senin ölüm gününe kadar biliyorum.
Adom birden ciddileşir: "Ne zaman ölecek mişim?"
Hannas: Herşeyin sahibi olduğunu düşündüğün günde.
Adom: Ne farkeder.Sonuçta senin ölümün benden önce olacak!
Hannas, sadece sırıtır.
Adom: Senden sonra Efsun'u da öldüreceğim.Hemde hiç düşünmeden tek bir kurşunla.
Hannas, ukala bir tavırla: "Asıl kötünün kim olduğunu unutuyorsun"
Adom, aldırmayarak: "Ne bildiğini sanıyorsun ki?"
Hannas: Bunu bilmene imkan bile yok.Ne yapsan da öğrenemeyeceksin.Şunu aklına iyi sok.Ben kendi ölümüm bile karanlığa hizmet ediyor.Sen sadece büyük resimdeki küçücük bir ayrıntısın.
Adom, sinirlenir: "Mümkün olabilecek en acı işkenceyi yaşatacağım sana!"
Hannas, aynı ukalalık ile sırıtır.
Adom, çıkıp odasına gider.
Hizmetçilerden birine: "Bana Derin'i çağırın!"
Hizmetçi, tam Derin'i çağırmaya gidecekken onun karşıdan geldiğini görür.
Derin: Sen dışarıda bekle.
Derin, Adom'un odasına girer.
Adom, kapının kapandığından emin olduktan sonra: "Hoşgeldiniz efendim."
Derin: Yine ne istiyorsun?
Adom, adeta bir yerde sürünen pislik gibi: "Şeey."
Derin: Söyle!
Adom: Efendim, Hannas'ın ölümünün işkence ile yapılmasını istiyorum.
Derin: Bunu Araf'a sende söyleyebilirsin.Beni böyle boş işler için çağırma bir daha!
Adom: Ama efendim benim istediğim çok daha fazlası.
Derin: Öyleyse Hannas, gelmiş geçmiş en ağır acıyı çekecek.
Adom: Yaşasın efendimiz!
Derin: Kes yılışmayı! Sana verdiğim emirleri yerine getir yeter.
Adom: Peki efendim.
Derin, odadan çıkar ve gider.

Sabah olmuştur.Araf, uyanır ve Su için kahvaltı hazırlar.
Su'yu uyandırmaya gidecekken kapı çalar.
Araf: Kimsin?
"Benim Araf, Mâlik."

Fikr-i ÂzapOnde histórias criam vida. Descubra agora