Sezon 2, Bölüm 17 - Sen Kimsin?

123 2 0
                                    

Araf: Dışarı çıkacağız Derin ne oldu?
Sanem, çekine çekine Araf'ın arkasına saklanır.
Derin: Bir yere gidemezsiniz.
Araf: Ne diyorsun sen Derin?
Derin: Eğer giderseniz, dün yaşadıklarımızı Su'ya anlatırım.
Araf: Ne yaşamışız?
Derin: Yüzüme boşaldığını unuttun mu?
Araf: Ee, ilişkiye girmedim ya?
Derin: Hayır, tecavüz ettin bana.
Araf: Öyle birşey olmadı Derin!
Derin: Peki Su, hangimize inanır?
Araf: Tabikide bana!
Sanem, Araf'a korkarak: " Hayır aşkım.Onun Su'ya koklattığı karışımda sadece hafızasını geri almak yoktu.
Araf: Ne vardı başka?
Derin: O artık benim kölem!
Araf: Ne saçmalıyorsun?
Sanem: Onu efendisi olarak görüyor.
Araf: Peki ya sen Sanem? Neden Derin'le ilişkiye girdin?
Sanem: Beni büyüleyen birşey oldu bilmiyorum.
Derin: Kesin tartışmayı, içeri geçin.
Araf ve Sanem, Derin'i dinlemeye mecbur hissettiler.İçeriye geçtiler.
Bir kaç saat sonra Su uyanır.
Araf, Su'nun uyanışını hayranlıkla izler.O gözlerini açışı, sanki bütün yaşamın ve varoluşun uyanışı gibi.Yüzündeki tatlı gülümseme beni benden alıyor.Birde o meraklı bakışları yok mu.Yeni doğmuş bir bebek gibi.Duru ve tertemiz...
Sanem, Araf'ın bu bakışlarını farkeder ve eliyle onu kolundan dürter.
Araf, bir anda Sanem'e dönerek sessizce: "Ne var?"
Sanem: Ona nasıl baktığını gördüm!( kızgın bir ifade )
Araf: Unuttun mu? Sevgili sanıyor bizi?( Kısık sesle )
Sanem: Bahanende hazır beyefendi! Ben o gözleri yolmasını bilirim!
Su, Araf'a dönerek: "Ne fısıldaşıyorsunuz aşkım?"( tatlı tatlı bakarak )
Sanem, Su'nun bu şekilde konuşmasına tahammül edemez ve Derin'in odasına gider.
Araf, Sanem'in odaya girmesini bekler ve kapıyı kapatınca Su' ya yaklaşır.Sanem duymasın diye kısık sesle: " Derin le tartışmışlar da.Git gönlünü al dedim."
Su: Hmm, sorun değil aşkım.( sevgiyle )
Araf, Su'nun bakışlarını öylesine özlemiştir ki.Aklına o vurulduğu gün gelir.Öylesine aşıkken.Henüz Su'nun kardeşi olduğunu bilmezken.
Su: Ne düşünüyorsun aşkım ( tebessümle )
Araf: Yok birşey bitanem.Karnın aç mı?
Su: Evet, ama bebişte istiyor.
Araf, paramparça hisseder.Su, öyle aşkla ve güvenle bakıyor ki ona.
Su: Aşkım, daldın yine.
Araf: Sen bebiş deyince.Hoş hissettim bi an.Annemi de uyandırayım bari.
Su: Tamam aşkım.
Araf, Efsun Hanım'ın yanına gider ve dürterek: "Anne, kalk sabah oldu."
Efsun Hanım uyku sersemi: "Siz kardeşinle yapın kahvaltınızı.Benim uykum var."
Araf, Efsun Hanım pot kırınca telaşa kapılır.Su' ya birşey çaktırmamak için : " Hala rüyasında konuşuyor baksana" ( sahte gülüşle )
Su: Neyse bırak uyusun.Ama ben çok açım aşkım.( dudaklarını büzerek )
Araf: Hemen hazırlıyorum canım.
Araf, mutfağa doğru ilerlerken Su, duraklatır: "Araf".
Araf, Su' ya dönerek: " Efendim aşkım"
Su: Seni seviyorum.
Araf, mutfağı girince düşünür.Su'yun ona seni seviyorum deyişi.. Sanki son sözleriymiş  gibi ettiği bu cümle.Tıpki aynısını ölürken ona söylediği gibi.
Araf, içinden: " Su.. Ona yeniden aşık oluyorum. Ama o benim kardeşim.Bunu ona yapamam.Neden böyle hissediyorum? Neyse Araf, sen kahvaltıyı hazırla.Daha Derin'le başa çıkacaksın."
Araf, kahvaltıyı hazırlar.Bu arada Efsun Hanım da uyanır.Su ve Efsun Hanım'ı kahvaltıya çağırır.Derin ve Sanem'i de çağırmak için odaya doğru ilerler.Kapının kulbunu tutar ve bir an düşünür: " Acaba içeriye girdiğimde yine aynı şey olursa? Ama ya Sanem'e bir zarar verdiyse? Bunu göze alamam.İçeriye girmeliyim.Haydi Araf yapabilirsin!"
Gözlerini kısarak kulbu hızlıca çevirir ve biranda içeriye dalar.Yavaşça gözlerini açar ve ...
Araf: Sanem?
İçeride kimse yok.Acaba dolapta yada yatağın altındamılar?
Araf, biraz korkak biraz da meraklı adımlarla önce yatağın altına bakmaya yönelir.Başını yavaşça aşağıya eğer, kimse yok.Sıradaki yer kıyafet dolabı.Adımlarını sakince ve ne olursa olsun telaşlanmayacak şekilde atar.Dolabın kapağını yavaşça açar..
Yusuf: Araf? Araf iyimisin?
Araf, buz gibi donup kalmıştır.Şimdiye kadar yaşadığı hiçbir şey onu bu kadar sarsmamıştır.Biranda kafası titremeye başlar.Ağzından, burnundan ve kulaklarından kan gelir.Kan kırmızısı..
Yusuf: Araf! Kendine gel!
Araf, hiçbir şey hissetmez.Görevliler gelip onun elini kolunu bağlar ve odasına götürür.Sanki hayatla bağlantısını koparmış gibi.Yusuf sabaha kadar Araf'ın başında nöbet tutar.
Sabah olduğunda Araf, gözlerini acılı bir şekilde açar.
Yusuf: İyi misin?
Araf: Çok kötü bir rüya gördüm.
Yusuf: Anlatmak ister misin?
Araf: Sen karşımdaydın.Ağzımdan, burnumdan ve kulağımdan kan geliyordu.Hareket edemiyordum.Öylece sustum.Sen beni soruyordun.Duyuyorum ama sana cevap veremiyorum.
Yusuf: Öğreniyorsun Araf.
Araf: Nasıl yani?
Yusuf: Hastalığını tedavi olarak kullanabilirsin.
Araf: Ne hastalığı?
Yusuf: Hafıza kaybından bahsediyorum.
Araf: Sen nerden biliyorsun?
Yusuf: Yapma Araf.Bunu defalarca konuştuk.
Araf: Sen kimsin ki?
Yusuf: En iyi arkadaşınım.
Araf: Peki ben seni neden tanımıyorum?
Yusuf: Acı çekiyorsun.Henüz gerçeğin farkında değilsin.
Araf: Hiç birşey anlamıyorum.
Yusuf: Burası neresi Araf? Bi etrafına baksana.
Araf, odayı gözlemleyip, hafızasının derinliklerine inmeye başlar.
Araf: Derin!
Yusuf: Hatırlayabildin mi?
Araf: Beni neden bu odaya getirdin! Çöz ellerimi!
Araf, bağırmaya başlar.
Yusuf: Sakin ol Araf! Bunun üstesinden gelmek zorundayız!
Araf: Çöz diyorum sana! Çıkar beni bu odadan!
Yusuf, Araf'a sakinleştirici iğne vurur ve uyutur...

Fikr-i ÂzapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin