Sezon 3, Bölüm 1 - Ben İyi Biriyim.

98 4 1
                                    

Mâlik: Bunu Su'ya söylememiz gerekiyor biliyorsun değil mi?
Araf: Hayır Mâlik.Ne olursa olsun söylemeyeceksin.Ben bu tehlikeye onun için giriyorum.
Mâlik: Biliyorum ama daha kötü olacak her şey.Efendim kendinize zarar vereceksiniz.
Araf: Aç kapıları Mâlik!
Ve Araf, Fikr-i Âzap'a girer...

11 yıl önce;
Mâlik: Evet arkadaşlar, bugün aramıza yeni biri katılıyor.
Su, Ecrin'e bakarak: " Yaa, çok tatlı çocuk değil mi?"
Ecrin: Sus, duyacak şimdi.
Su: Aman ya duyarsa duysun.
Mâlik: Arkadaşımızın adı Araf.
Araf: Memnun oldum arkadaşlar.
Sınıfça; "Bizde Araf!"
Mâlik: Geç otur boş bir yere.
Araf: Merhaba, buraya oturabilir miyim?
Ecrin, gözlerini kaçırır.Yüzü kızarır.Sonra Su'ya bakar.Su, kaşlarını yukarı kaldırıp hayır demesini ister.
Ecrin: Yok, sen şu kızın yanına geç.Ben tek oturmayı seviyorum.
Araf: Peki öyleyse.
Arkasını döner ve Su'ya bakarak: "Oturabilir miyim?"
Su: Tabikide canım, gel otur.(heyecanla)
Araf, hafif sırıtır ve oturur.
Su: Niye gülüyorsun? ( sinirlenir )
Araf: Yok bir şey.Sadece içimden geldi.
Su: Gelmesin birdaha.Hem sen deli misin durduk yere gülüyorsun?
Araf: Sinirlenince çok tatlı oluyorsun.O yüzden güldüm.
Su'nun bir anda yüzü kıpkırmızı olur.Araf'ın gözlerinin içine utanarak bakar.
Mâlik: Kendi aranızda konuşmayın.Ders başladı arkadaşlar.
Su, önüne döner.
Mâlik: Bugünki dersimiz "İyiliğin Önemi".Bu ders çok önemli.Dikkatlice dinleyin.
Mâlik: Şimdi, diyelim ki Deniz'in maç yaparken ayakkabısı yırtıldı ve yeni bir ayakkabı alacak parası da yok.Sen olsan ne yapardın Ecrin?
Ecrin: Imm, şey.Ona yeni bir ayakkabı alırdım öğretmenim.
Mâlik: Yanlış cevap.Peki ya sen Su?
Su: Evinin kapısının önüne ayakkabı bırakırdım.Zile basıp kaçardım.Yani benim aldığımı bilmesini istemezdim.
Mâlik: Güzel cevap.Ama doğru değil.Yeni katılan arkadaşımıza soralım.Sen ne yapardın Araf?
Araf: Hiçbir şey.
Sınıftaki bazı sesler: "Aaa, çok kötüsün", "Nasıl yani yaa?", "Neden böyle dedi ki şimdi?"
Mâlik: Susun çocuklar.Dinlemeden hüküm vermeyin.Peki Araf, neden birşey yapmazdın?
Araf: Çünkü ona bir şekilde ayakkabı verirsem tekrar onu yırtabilir.Ama kendi çabasıyla alırsa o ayakkabıyı.Bu kez tekrar yırtılmaması için elinden geleni yapar.Böylece ona iyilik yapmış olurum.
Mâlik: İşte doğru cevap bu.
Su: Nasıl yani öğretmenim hiçbir şey yapmayacak mıyız?
Mâlik: Hayır çocuklar.
Su, sinirlenir.Araf'a bakarak: "Sen çok kötü birisin.Aramızda ne işin var ki?"
Araf: Seni sinirlendirmek istedim hepsi bu.Bak yine başardım.
Su, ona yine tatlı olduğunu ima ettiğini anlayınca yine yüzü kızarır.Kısık sesle: " Bunu sınıfın ortasında yapman şart mıydı?"
Araf, gülümseyerek: " Ben iyi biriyim.Korkmana gerek yok."
Su: Dersten sonra seninle konuşabilir miyiz?
Araf: Peki tamam.
30 dakika sonra;
Su: Araf.
Araf: Efendim canım.
Su, Araf'ın ona canım demesiyle içi hoş olur.
Su: Şeey.Sen nerde oturuyorsun?
Araf: Neden sordun ki?
Su: Ders çalışmak için size gelebilir miyim diyecektim.
Araf: Olur gelebilirsin tabii ki.Annem seni sevecektir.
Su: Olleeey!
Araf: Neden bu kadar sevindin ki?( sırıtarak )
Su'nun yine yüzü kızarır.
Su: Yaa, sevindim işte.Hem öyle pis pis gülüp durma.Sinirleniyorum.
Araf: Bende onun için yapıyorum zaten.
Su, aynı hissi 3.kez yaşar.
Su: Ya hep aynı şeyi yapıyorsun.
Araf: Sende hep aynı hataya düşüyorsun.( sırıtarak )
Su: Yaa gülme şöyle! ( sinirli )
Araf: Bak 4 oldu.( sırıtarak )
Su: Bak bu sefer olmadı ama ( sırıtarak )
Araf: Sonunda öğrendin.
Su: Evet canım.Hadi beni evine götür.
Araf: Peki tamam gidelim hadi.
Su: Anneni ve babanı merak ediyorum.
Araf: Benim babam yok ki.
Su: Özür dilerim.( üzgün bakarak )
Araf: Yok, ben alışkınım.Sorun değil.
Su: Ama özrümü kabul et lütfen.
Araf: Çok temiz bir kalbin var.
Su: Utandırmasana ya.
Araf: Tamam, tamam.
Su: Peki sana birşey sorucam.
Araf: Sor bakalım.
Su: Seni Hamarût'a kim getirdi? Yani kimse bilmez burayı.
Araf: Mâlik.
Su: Annenle falan mı arkadaş?
Araf: Yok değil.Daha sonra anlatırım sana.
Su: Tamam ama mutlaka anlatacaksın tamam mı? Ben meraklı biriyim.
Araf içinden: "Bilmediğin çok şey var."
Su: Nasıl yani?
Araf: Ben dışımdan mı konuştum?
Su: Yoo.Aa ben senin düşünceni mi okudum? Nasıl oldu bu?
Araf: Bilmiyorum.Ama hoşuma gitmedi.
Su: Bence çok hoş.Ne düşünürsen bilicem.
Araf: Herşeyi bilmene gerek yok!( sinirlenerek )
Su: Ne bağırıyorsun ya?
Araf: Ben senin düşündüklerini bilsem hoş olur muydu?
Su: Şeey.Hayır ama ne yapabilirim yani bilerek yaptığım bir şey değil ki.
Araf: Pff.Peki tamam.İçimden birşey düşünmem bende.
Su: Yaa.Ama bu çok zevkli.Hadi bir kez daha yapalım.Noluuur.
Araf içinden: " Öyle tatlısın ki, kıramıyorum"
Su: Yaa.Utandırma.
Araf: Ama içinden konuş dedin.
Su: Gıcık.
Araf: Hadi bırakalım oyun oynamayı da eve gidelim.Daha annemle tanıştırıcam seni.
Su: Tamam, gidelim.Hem ben çok merak ediyorum anneni.
Araf ve Su yolda şakalaşarak eve giderler.Araf, zili çalar.Rukiye Hanım kapıyı açar ve;
Rukiye Hanım: Bu kız kim?
Araf: Hoşbulduk anne.
Rukiye Hanım: Bu kız kim diyorum?
Araf: Su.Okuldan arkadaşım.
Rukiye Hanım: Ne arkadaşıymış bu daha ilk günden?
Su: Ben gideyim en iyisi.Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Araf: Dur nereye gidiyorsun?
Su: Boşver ben gideyim.
Rukiye Hanım: Yok, kızım yok.Bakma sen bana.Merakımdan soruyorum.
Araf: En azından içeri girseydik anne.
Rukiye Hanım: Tabi, tabi.Girin hadi.
Su: Yok ben gideyim.
Rukiye Hanım: Olur mu öyle şey kızım.Sen kusuruma bakma.
Su: Peki o zaman.
Araf ve Su içeriye girerler.
Rukiye Hanım: Ee, anlat bakalım kızım.Kimsin kimlerdensin?
Su: Burada doğup büyüdüm.Annem Efsun, babam Hannas.
Rukiye Hanım: Hannas mı?( şaşkın bakar ve korkar)

Fikr-i ÂzapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin