12. Hatırla~

52.9K 2.5K 121
                                    

Rüzgarın yüzünü yalayıp geçmesi  hoş bir his bırakıyordu teninde. Açık havayı seviyordu. Seviyor muydu acaba? Ne kadar garip bir şeydi bu başına gelen. 30 yaşından sonra yeniden başlıyordu hayatına. Yeniden doğmak gibi mi? Hayır. Bir bebek onun kadar yorulmuyordur hayatına başlarken. Ağzına koyulanı em dışarı çıkmak isteyeni  sal gitsin… Ama kendisi öyle değildi. Bebekler anne babasını tanırdı ama o bilemiyordu kim dost kim düşman.

Mansur vardı. Çok temiz bakıyordu gözleri. Dün bütün gece nasıl tanıştıklarını anlatmıştı ona. “Sen beni hayata bağladın Esved. Ben senin için yaşıyorum hayatımı. Başka bir şey in önemi yok.”  Bir insan başka bir insana bu kadar bağlanabilir mi? Rahatsız etmişti adamın bu adanması Esved’i. Neden hayatını bana adasın ki? Kendi hayatı yokken başkasının hayatını nasıl anlar nasıl benimser bir insan? Yanış bir şeyler var  burada. Ben neden izin vermişim ki buna? Sorular beyninin içinde koşuşturup duruyordu.

 Besim Bey… yok Besim Baba vardı birde. “Siz iki oğlan kandan görünmez bir halde kapıma düştünüz bir teheccüt vakti. Sanki kanla banyo yapmış gibiydiniz. Sizi yıkayıp normal yüzünüzü görünce anladım başkalarının kanı olduğunu. Açıkçası seni o kibirli bakışlarınla almazdım ya gönlüme. Bu yiğitin gözleri o kadar temiz bakıyordu ki kıyamadım. Sonra anladım siz ikiniz bir insanın ayrılmış iki yüreğiydiniz. Bende aldım evime ,yüreğime… Ne zaman canınız yansa soluğu benim kapımda aldınız. Bende sardım yaralarınızı.” Elleri o kadar sıcak tutuyordu ki ellerini nasıl inanmasındı ona.

 Bir de o kız vardı… Lumina… Onu hatırladığını söylediğinde nasılda büyümüştü gözbebekleri….

“Seni hatırlıyorum.. Daha doğrusu yüzünü hatırlıyorum. Biraz bulanık ama bana bakıyorsun bir arabanın kapısından.”  Kız gözlerini hiç kırpmadan baka kalmıştı adamın yüzüne. Mansur kızın durumunu anlayıp araya girdi. “Bizi arabadan Lumina kurtardı. Demek ki bilincin kapanmadan önceki son anıyı hatırlıyorsun.” Esved gözlerini Lumina’dan ayırmadan cevap verdi Mansur’a “Olabilir… Peki biz daha önce tanışıyor muyduk sizinle?”

 O soru sanki bir bomba gibi patlamıştı sessizlikte. Kız önce kıpkırmızı sonra da bembeyaz oldu. Gözlerini kaçırıp yere sabitledi ve konuşmaya başladı. “Bir ke..re be..ni din..le..me..ye gel..miştiniz. Ben Ke…man virtüö..züyüm. Orada tanış..mış..tık.”

 “Kahretsin!” dedi Esved boşluğa doğru. Yalan söylüyordu. Biliyordu anlamıştı bakışlarını kaçırışından, Mansur’un gözlerinin renginin koyulaşmasından, Besim Baba’nın derin içi çekişinden. Daha öncesi vardı emindi bundan. Ama hatırlayamıyordu. Bir de kızın tutuk konuşması çok zoruna gidiyordu nedense. Koşup kollarına almak geliyordu her seferinde. Şimdi ne olacaktı?

 Karanlık teras katından ayak sesleri yankılanmaya başladı. Esved biliyordu gelen Mansur’du. Ayak seslerinden tanıyordu onu artık. Bir haftadır her gece buraya kaçıyordu Esved, Mansur da kendince bir zaman belirleyip o geçince yanına gelip odasına götürüyordu. Yarın çıkacaklardı buradan. Doktorların yapacak bir şeyleri kalmamıştı. Fiziksel yaraları iyileşmişti ama…

 “Esved, bu akşamlık yeter bu kadar. Hadi odana geçelim. Yarın çıkacaksın zaten.” Oturduğu yerde bakışlarını çevirdi elini omzuna koymuş genç adama Esved. “Mansur, neden bana gerçeği anlatmıyorsunuz. Daha doğrusu gerçekleri törpülüyorsunuz gibi hissediyorum. Neden?” Mansur ellerini cebine sokup gecenin ışıklı yüzüne çevirdi bakışlarını.

“Yalan söylemiyoruz sana Esved. Bunu bil. Anlatmıyorsak bir şeyleri inan şu anda hiçbir işine yaramayacağı içindir. Sen hatırlayacaksın her şeyi  zaten. Sabırlı ol sadece…”

ESVEDWhere stories live. Discover now