29. Esved~

27.1K 1.3K 140
                                    

Lumina, nefes almayı bırakmıştı... Bu adam ona nefesim derken bedenindeki bütün nefesi kendi benliğine bağlıyordu. Esved'in ellerini saran sıcaklığı çırpınan kalbine deva olurken odanın yan tarafındaki çıkıntı kısma yönlendirdi onu Esved.

Bir kış bahçesine açılan kapıdan çıktıklarında burunları eşsiz çiçek kokularıyla bayram etti. Lumina hayran bakışlarla süzdü etrafı. Böyle boş bir evde ne işi vardı bu bahçenin? Çiçeklerle çevrilmiş boş bir alana yerleştirilmiş iki tekli koltuk vardı. Lumina oraya sürüklendi adamın peşinden.

Esved ilk olarak onu oturttu koltuğun birine. Göz kapaklarına birer öpücük kondurup kendisi de diğer koltuğa geçti. Genç kız hızlanan nefesini kontrol edemiyordu. Bütün benliği gözlerinde toplanmış genç adama dikkat kesilmişti...

"Lumina sana otuzundan sonra doğmuş bir adamın hikayesini anlatacağım... Ben bitirene kadar sözümü kesme olur mu? Bir kere durursam bir daha devam edemem muhtemelen..."

"Tamam... Nefe..sim..."

Adam kızın sesi üzerine derin bir iç çekti. Bu kız düzenli birlikleriyle adamın ruhunda açtığı tüm cepheleri bir bir kazanmış her kalesine kendi bayrağını çekmişti. Derin bir nefes daha aldı... Anlatmalıydı ahusuna kendisini...

"Seni hastanede gördüğümde simsiyah bir odada parlayan tek anıydı gözlerin. Aklımın tüm odalarının perdeleri çekilmişken senin gözlerin neon lambalar gibi parlıyordu beynimde. Kimdin neyimdin bilmesem de gözlerine değdiğim o an uyandığımdan beri içimi aleve çeviren o belirsizlik buğu halinde havaya karıştı. Evime gelmiştim sanki...

Bana anlatılana göre seni tanımıyordum. Yani bir kere izlemeye gelmiştim o kadar. İnsan tüm ömrünü birlikte geçirdiği kişileri unutup sadece bir kez gördüğü bir yüzü hatırlar mıydı? Mantıksız gelse de ilk önce kabullendim eli mahkum...

Otuz yaşından sonra yeniden doğmak çok zor Nefesim... Çok.. Hele de benim gibi geçmişin her an tatsız bel altı bir şaka gibi önüne fırlamasından korkuyorsa bir yanın. İçimde kapana kısılmıştım sanki... Bana anlatılan toz pembe hayatın benim olma ihtimali milyonda bir değilmiş gibiydi.

Ama takıntılı bir çocuk gibi o hayata tutunmak istiyordum. Neden biliyor musun? Sen vardın çünkü... Her sabah güneşi avucunda tutup bana getiriyordun. O kadar güzeldin ki... Masumiyetin kendine has ipekten ama kırılmaz ağlarla örüyordu kalbimi.

Bir gün dayanamayıp ellerine uzanmıştım hatırlıyor musun? Hani bana keman çalmıştın öncesinde. Kemanını bırakıp yanıma geldiğimde nasılda beklentiyle bakıyordun gözlerime. Bir şeyler söylememi istiyordun biliyordum ama dönmüyordu ki dilim. Ben de usulca aldım ellerini avucuma...

Gözlerin anında bir iki ton koyuldu biliyor musun? Benimkiler de koyuldu muhtemelen ama benim gözlerimin siyahı daha siyah olabilir miydi ki? Ellerinden bana doğru akan o şey... Adı her ne ise... Yemin ederim Lumina inan bana ne olur daha önce hiçbir kadınla yaşamadığım bir duyguydu. Bu kadar eminim. Geçmişimin o karanlık odalarında böyle bir renk asla olmadı, biliyorum.

O gün aşık oldum ben sana. Belki de dünyada kimsenin olamayacağı kadar. Kim tüm tecrübesizliğiyle otuz yaşında ilk dokunduğu kadına aşık olabilir ki ? Ben ilk sana sarıldım Lumina. İlk senin kollarının tadına vardım. İlk senin dudağından tattım abı hayatı...

Esved takadinin son damlasını harcamış gibi yaslandı arkasına... En zor kısma gelmişti. İçinde küçük karton bir kutuya kapattığı o mecnun kendisini kağıttan duvarlara vuruyordu. "Yapma! Anlatma! Ya giderse?!" diye çığlıklar atıyordu ama Esved tıkadı kulaklarını ona.

ESVEDDonde viven las historias. Descúbrelo ahora