36. Vuslat/3 ~

26.8K 1.2K 115
                                    

Bahar

Düğün Günü

“Komiserim ne oldu orada öyle. O siyahlı adamlar kimdi? Peki onları haklayanlar kimdi?”

 

“Bilmiyorum oğlum. Konuklardan kimse görmedi olanları gören iki üç kişiyse öldürsen konuşmaz hem elimizde kanıtta yok ki. Birisine anlatsak bizi deli sanır.”

Umut’un yanına yaklaştığını fark eden Mehmet yanında ki adamı yollayıp ona doğru yöneldi. Çok güzeldi Umut, her zaman ki gibi.

“Mehmet hadi ama yabancı gibi durma. Lumina senin de bizim masamıza gelmeni istiyor.”

 

“Tamam maviş geliyorum. Ama şu senin süzük bana çok kötü bakıyor ondan korkuyorum azıcık”

 

Neşeli bir kahkaha ile cevapladı kız: “Sen mi korkuyorsun güldürme beni Mehmet. Hem rahat bırak Lay’i üzerine çok gitme bozuşuruz bak.”

 

“Kız bacaksız beni satıyor musun sen?!”

 

“Ben seni kendim için bile satmam Mehmet… Sen ve O aynı ligde değilsiniz…”

Bir de güzel bir laf etmiş gibi gülmüyor muydu bu kız! Aynı ligde değiliz diye düşündü Mehmet. Evet hiçbir zaman Laysender’a baktığı gibi bakmayacaktı mavişi onun gözlerine. Ama sadece baksa bile yeterdi onun için.

Masaya geldiklerinde herkes selamladı Mehmet’i. Umut bir yanına Laysender’ı bir yanına Mehmet’i almış olmanın mutluluğu ile havalara uçarken iki yanında ki adam için durum hiç de öyle değildi. İki adam bir birlerine sahra çölünü donduracak şekilde bakarken durumu fark eden Sophia Laysender’a seslenerek: “Lay  isimleriniz çok farklı belli bir anlamı var mı?” diye sordu. Laysender’ın Sophia’ya dönerken yüzünde oluşan ifade değişimi görülmeye değerdi doğrusu.

“Babamız Türk annemiz İngiliz bizim. Annem madem çocuklar senin soyadını alacaklar o zaman isimlerini ben koyacağım diye diretmiş. Babam da illa Türk ismi olacak diye diretmiş. Ah diretmiş derken sakın kavga etmişler olarak anlamayın, onların bu zıtlaşmaları bir çeşit cilveleşme gibi olmuştur her zaman.”

Bu sesler üzerine topluluktan anladıklarını ifade eden mırıltılar yükselirken Lay devam etti.

“ Tabi ki her zaman olduğu gibi ortada buluşmuşlar ve iki isim koymaya karar vermişler. Ama annem mutlu olsun diye hep ilk isimlerimizi kullandık biz. Laysender, güçlü sağlam komutan anlamına geliyor. İkinci ismimse Asrın ama açıkçası birisi bana Asrın diye seslense dönüp bakmam herhalde. Lumina ise saf temiz billur ışık anlamında. Doğduğunda böyle pamuk yumağı gibi bir şeydi. Diğer Adı ise Rana… Babam onunla yalnız kaldığında hep Rana derdi. O söylediğinden biz hiç öyle seslenmezdik. O sadece babamın Rana’sıydı… İşte böyle”

ESVEDDove le storie prendono vita. Scoprilo ora