Bölüm 12:Hyaden

510 57 48
                                    

  Hyaden : İkizler burcundadır. Mars, Neptün karakterindedir. İçgüdüleri kontrol edememeyi, sezgisel açıklığı vurgular.

Playlist: Imagine Dragons-Birds

Sonunda doğru düzgün bir bölüm yazabildim bu kitaba. Keyifli okumalarr ʕ•ᴥ•ʔ

   Rüzgarın hışırtılı sesi dolarken ahşap küçük evin verandasına sıkıca sardım kollarımı yaralı ruhuma.

Çelik zincirlerle kelepçelediğim haşin ruhum kaçmak adına çırpınıyor, burada bulunmak istemediğini acı bir haykırışla vuruyordu naçiz bedenime.

Gözlerim gökte asılı kalmış yıldızlara çarptığında titrek bir nefes çektim daralan ciğerlerime. Nefes almanın bile canımı yaktığı şu saniyelerde hem evsiz hem de kimsesiz kalmanın verdiği acı en ücra köşelerime kadar işlemiş, titretmişti korkuyla yorgun bedenimi. Soğuk parmaklarım kendilerinden daha soğuk olan ahşap verandanın trabzanlarına tutunmuşlardı yardım çığlıkları içerisinde.

Hiç bilmediğim bir ülkede hiç bilmediğim bir kasabada hiç bilmediğim bir kadının evindeydim. Belki de tanımadığı bu kızı evine aldığı için minnettar olmalıydım.

Kimse evsiz ve yurtsuz bir kızı istemezdi ne de olsa?

Vücudum daha fazla dayanamadığında kollarım daha da sıkmıştı ahşap trabzanları. Sıkı sıkıya sarıldığım ahşaplar ellerime batmaya başladığında bu acıdan rahatsız olmamış daha sert bastırmıştım ellerimi.

Kelepçelediğim ruhum kaçmak için büyük uğraş sarfederken aciz bedenim ise onun dikkatini çekmek adına yaralıyordu durmadan kendini. Kanatıyordu bir bir eski yaralarını. Daha da acınası hale getiriyordu kendini. Çünkü biliyordu eğer kurtarsaydı kelepçelerinden haşin ruhumu koşarak gidecekti ona. Zümrüt gözlere...

Çünkü hissettiği en küçük ilgiye açtı.

Çünkü duyduğu en küçük bir yardıma muhtaçtı.

Çünkü saftı.

Çünkü aptaldı.

Aptal bir kızdan fazlası değildi.

Acınasıydı.

Sert rüzgar topladığım saçlarımdan birkaç tutamı söküp çıkardığında hapis kaldıkları yerden, titrek parmaklarımla kulağımın ardına götürmüştüm onları.

Titrekçe aldığım başka bir nefes ciğerlerime otururken burada geçirdiğim bir  kaç ay serilmişti gözlerimin önüne.

Hiçbir bedel ödemeden bu yaşlı kadının evinde konaklıyor ve karşılığında ise onun sağlığı ile ilgileniyor, yeri geldiğinde yemeklerini yapıyor, çamaşırlarını yıkıyordum.

Beni evine aldığı için minnettardım aslında ona. Yoksa bir başıma kalacaktım soğuk gecelerin ayazında.

Arsız düşüncelerim beni es geçerek gözlerimin önüne getirmişlerdi o zümrüt yeşillerini yeniden. Sahi?

Aramış mıydı acaba beni?

Meraklanmış mıydı?

Belki de umursamamıştı. Onlarca işinin arasına, ailesinin katiline duyduğu intikam hırsını ona yansıtan bu kızı belki de hiç umursamamıştı. Bu düşünce beynimin en derin kıvrımlarını yakarak ilerlerken kuruyan boğazım yüzünden sertçe yutkundum.

Belki de bu küçük kızı... Onu öldürmek yalanıyla peşinde dolanan bu küçük kızı, kalbinin bir yerlerinde her zaman hatırlayacaktı.

Hatırlamalıydı.

MEI STELLA-NaluWhere stories live. Discover now