Bölüm 3:Sirius

702 67 175
                                    

Sirius : Yengeç burcundadır. Mars, Jüpiter, Satürn karakterlerindedir. Önemsenmeyi, saygı ve itibar görmeyi temsil eder.

Playlist: Teeth- 5 Seconds of Summer

Sunny keyifli okumalar diler  ♥

   Ruhumu, prensesler gibi hissettiği yerden çekip çıkardım ve boynuma asılan yakut kolyeye çevirdim kahvelerimi. Bunu satsam kaç para ederdi acaba?

Üzerime giydirilen ve nefes almamı engelleyen darlıkla olan elbiseyi süzdüm karşımdaki aynada. Belimi o kadar çok sıkmıştı ki cidden bir karış kalmıştı belim. Açılan etekleri yerde sürünüyordu. Her bir tarafının aksine daha uzun olan kuyruğuna baktım aynada hafifçe dönerek.

Dağınık sarı saçlarımı sıkıca topladıklarında küçük bir inilti çıkmıştı dudaklarımın arasından. Sıkı topuzumu biraz gevşettikten sonra alnıma gelen kahküllerimi ellerimle düzelttim.

Hediye paketine benziyordum. Bir tek üstüme kırmızı kurdele bağlamadıkları kalmıştı.

Arkamdaki hizmetli işini bitirdiğinde beni güzelce süzüp birde topuklu bir ayakkabı vermişti ayaklarıma. Aksayarak ilerlerken kırmızı halı serili koridorda, sıkıntıyla bir nefes verdim.

Ciddi manada Natsu'nun yanına götürülüyordum. Kaçabilir miydim acaba?

Hafifçe göz gezdirdim ilerlediğimiz uzun koridora. Her 200 metrede bir asker olmasaydı kaçabilirdim aslında.

İki askerin beklediği altın işlemeli kapının önüne gelince durdurulmuştum zorla. Kapı tıklatılıp askerler bilgilendirme yaptığında içeriden gelen gelebilir sesi ile ofladım.

Kapı hafifçe araladığında zorla içeri ittirilmiş birde üstümüze kapıyı kapatmışlardı.

Üzerine giydiği beyaz işlemeli kıyafetinde gözlerimi gezdirdikten sonra alaylı zümrütlerine çevirmiştim gözlerimi.

''Pekala, hadi dalga geç. Bekliyorum.'' Sözlerime gülmesini beklerken o büyük bir ciddiyetle üzerime gelmiş ve ağır ellerini omzuma bastırmıştı.

Yakınlığından dolayı gözlerimi kaçırırken titrek bir nefes verdim dışarıya.

''Sende ne cevherler varmış Heartfilia.'' Alaylı ses tonu kulaklarıma dolduğunda dilimi dişlerimde gezdirip cevaplamıştım aynı alayla.

''Biliyorsun. Her zamanki halim.''

Ellerini omuzlarımdan çekip biraz daha yaklaştığında suratıma gözlerimi sertçe dikmiştim gözlerine.

''Neden içimde beni öldürmeye çalışacakmışsın gibi bir hissiyat var acaba?'' Sözlerinin ardından ellerini yavaşça belime koyduğunda hafifçe sırıtmıştı.

Eli bel boşluğuma gidip zorlukla oraya sıkıştırdığım şişeye gittiğinde titrek bir nefes aldım.

''Bakın burada ne varmış? '' Küçük şişeyi açıp kokladığında yüzünü buruşturmuştu. ''Baldıran otu mu? Beni zehirlemeyi mi düşündün gerçekten?''

Küçük planımı bozması ile gözlerimi devirmiştim istemeden. ''Acısız olacaktı. En fazla bir iki saniye falan dayanırdın.'' Sessiz kelimelerim yapılı omzuna çarpıp etrafa saçılmıştı.

Dilini damağında şaklatıp olumsuz bir ses çıkarmıştı. Hafifçe eğilip boylarımızı eşitlediğinde gözleri gözlerimi istila etmeye başlamıştı.

''Bak güzelim. '' Parmakları önüme düşmüş birkaç tutamı aralarına alırken istemsizce nefesimi tutmuştum. ''Zehire karşı bağışıklığım var benim. O kadar kolay zehirleyemezsin beni.'' Saçlarımdan elini çekmeden topuz yapılan iğneme gitmişti parmakları.

MEI STELLA-Naluजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें