Bölüm 24: Epsilon

523 52 224
                                    

Playlist: Call Me Devil- Friends in Tokyo

Sunny keyifli okumalar diler ʕ ꈍᴥꈍʔ

Önümdeki onlarca kağıda bakarak aldığım nefeslerin yardımı olmadığında oflayarak birkaç tanesini önüme çekmiş ve gözlerimi gezdirmiştim üstlerinde.

Toprak meseleleri, kuzeydeki kalenin savunmasındaki açıklık, evlilik için gönderilen mektuplardan başka bir şey değildi.

Aylardır yaptığım tek şey bu olmuştu. Boş boş kağıtlara bakıyor. Sürekli antrenman yapıyor ve uyuyordum. Hayatım bundan ibaretti.

Uyan, imzala, çalış ve uyu.

Her gün. Her gün. Her gün. Bu sıkıcı monotonluk omuzlarıma ağır bir yük bindirmiş onu göremediğim günlerin sayısı arttıkça içimde büyüyen sıkıntının miktarı da artmıştı.

Kapı tıklatılıp birkaç saniye sonrasında görüş alanıma giren siyah saçlar ile baygın bakışlarımı göndermiştim gözlerine.

Siyah irisleri aynı baygınlıkta beni süzmüş ve kucağındaki destelerce kağıdı masama bırakmıştı.

''Zevk alıyorsun bundan değil mi?'' Sözlerime çarpıkça gülüp elindeki saman rengi kağıdı sallamıştı bana doğru.

''Kuzeyden mektup var...Ah birde bu geldi. '' Elindeki işlemeli fermanı bana uzattığında soğuk parmaklarım kavramıştı elindeki kağıdı. Kırmızı mührü kırıp açtıktan sonra hızla okumuştum içerisinde yazanları.

' Ben Strauss krallığı ikinci prensesi Lissanna Strauss,' Artık manasız gelmeyen ikinci kısmına tebessüm etmiştim yavaşça.

Gözlerim alışkın olduğum yazısında gezerken yazılanlar kaşlarımın çatılmasına neden olmuştu.

''Siz değerli misafirlerimizi bir hafta sonra yapılacak olan nişanımızda görmekten mutluluk duyarız.''

''Lissanna evleniyor mu?'' Şaşkınlık dolu kelimelerim Gray tarafından onaylanmıştı umursamazca.

''Ne bekliyorsun ki? Geç bile kaldı o adam bunun için. Ben gittiği ilk hafta onu evlendirir diye düşünmüştüm. ''

Haklı olmasıyla sertçe yutkunmuştum. Ona karşı farklı hisler beslemesemde kendimi bildim bileli yanımdaydı. Artık kardeşim gibi olan bu kızın aniden tanımadığı biri ile evlenmesi düşüncesi korkutmuştu bedenimi.

''Kiminle?''

''Kuklalar ülkesi kralı Bickslow.''

Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkmıştı. ''Şaka yapıyorsun. O ruhsuz kral mı?''

Omuz silkmişti sözlerime karşı. ''Kimsenin içini bilemezsin Natsu. Seninle mutlu olduğundan daha mutlu olacağı kesin. '' Kinayeli sözlerine gözlerimi devirdim.

''Her seferinde açığımı kullan tamam mı Gray? Böyle devam et koçum.''

Sözlerimi duymazlıktan gelerek elindeki saman rengi mektubu masaya koyup ittirmişti bana doğru.

''Açık verme o zaman.''

Gözlerimi devirirken elimdeki davetiyeyi masaya bırakmış ve derin bir nefes çekmiştim ciğerime. Zamanı gelmişti demek.

Aylar sonra, her günümü ona duyduğum özlemle geçirdiğim o altın saçlı kızı görecek olmanın verdiği heyecanla ayaklanmıştım hızla.

''Hazırlıklara başla. Strauss krallığına gidiyoruz.''

......

Artık bulanıklaşan gözlerimi kolumun tersiyle ovuşturup izlemeye devam etmiştim tavanı. Odanın penceresinden sızan güneşin ilk ışıkları nahoş bir kızıllık bırakmıştı odamın içerisinde. Tavana yapıştırdığım yıldız şeklindeki kağıt parçasına bakıp gülümsedim her gün yaptığım gibi.

MEI STELLA-NaluWhere stories live. Discover now