Bölüm 21:ARCTURUS

417 49 188
                                    

Playlist: Cem Adrian- Ben seni çok sevdim

Bölüme geçmeden önce çok kızmamanızı umuyor çok çok öpüyorum hepinizi.

Keyifli okumalarrฅ^•ﻌ•^ฅ 

 Sterilize edilmiş odanın kokusu burnumu sızlatırken önümde uzanan bedenin vücudundaki büyük kesiğe bakmıştım göz ucuyla.

Arkamda kalan mavi saçlı küçük kız elindeki makası bana uzattığında zaten kirlenmiş olan kıyafetini kesip çıkarmıştım üzerinden yaralı bedenin.

''Durumu nasıl?'' Arkamdan gelen cılız ses kulaklarımı uğuldatmış ve titrek kahvelerimi çevirmiştim arkamdaki bedene.

''İyi sayılmaz. Fazla derin. İç organlarına zarar vermiş olabilir. Kanaması çok fazla.''

Sözlerimin ardından tek elimi bastırıp kanamasını durdurmaya çalıştığım bedene çevirmiştim hızla gözlerimi. Ellerim yine kana bulanmış, üzerimdeki dizlerimin biraz altında biten elbisemin üzerinde kırmızı lekeler bırakmıştı.

Kanamanın durması için elimden geldiğince yaraya baskı uyguluyor küçük kızın ilacı hazırlamasını bekliyordum.

''Wendy biraz çabuk!'' Sesim yükseldiğinde küçük parmaklarını daha da hızlandırmıştı.

Revirin kapısı sert bir şekilde açıldığında bedenim irkilmiş ve gözlerim bulmuştu kapıdaki askerleri.

Gözlerim ne olduğunu anlamaya çalışıp kısıldığında onlar yaralının başında bekleyen bedenime doğru ilerlemeye başlamışlardı.

''Lucy Heartfilia?'' Daha onaylayamadan kollarımı sıkıca tutmuş ve çekmişlerdi hastanın başından.

''Ne yapıyorsunuz? Bırakın. Kanaması var. Durdurmam gerek.''

Beni dinlemeyen askerlerden birisi sinirle solumuştu bana.

'' Majesteleri sizi bekliyor!'' Kaşlarım çatılırken Natsu'nun neden böyle bir şey yapacağını düşünüyordum.

''Bırakın. Geleceğim. Önce yarasını tedavi etmeliyim. Ölecek.''

Beni dinlemeyip kapıya sürüklediklerinde amansız çırpınışlarım doldurmuştu odadaki sessizliği.

''Lütfen bırakın. Geleceğim. İnanmıyorsanız başımda bekleyin. '' Sözlerim hiçbir etki bırakmazken yanımdaki merhametsiz iki insanda titrek bir nefes alıp tekrar denemiştim sesimi duyurmayı.

Sürüklenen adımlarım büyük ve işlemelerden oluşan kapıya geldiğinde neresi olduğunu kavrayan bedenim gerilmiş ve gözlerim korkuyla küçülmüştü.

''Hayır!''

''Bırak kolumu!''

''Bırak beni. Yalvarırım!''

Sözlerim büyük kapıda yankı yaparken kapı gürültüyle açılmış ve içerideki inan topluluğu çarpmıştı gözlerimin odağına.

''Lütfen bırakın. Yalvarırım. Ölecek. Ölmeden önce kurtlarmalıyım. Ölmemesi gerek. Lütfen...'' Kısılan sesim odadaki insanların merhametsiz suratlarına çarpıp geri gelmişti.

İki asker kolumu bırakıp sertçe itmişlerdi odaya naçiz bedenimi. Dudaklarım arasından kopan çığlığa engel olamazken dizlerimin üzerine düşmüş, sarı kahküllerim gözlerimin önünü kapatmıştı.

Bana doğru atılan birkaç adım sert bir emirle durmuştu.

''NATSU! Bir adım daha atarsan!'' İsminin her bir harfini ezbere bildiğim adamın sinirli solukları doldurduğunda büyük odayı kafamı yavaşça kaldırmış ve karşımdaki sinirle kasılan bedenine bakmıştım çaresizce.

MEI STELLA-NaluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin