Bölüm 27: Aureus

493 41 237
                                    

Aureus: Kar tanesi/ Latince.

Playlist: Six Feet Under/ Billie Eilish

Sizlere upuzun bir gruvia bölümü ile geldim umarım beğenirsiniz

Sunny keyifli okumalar diler ฅ^•ﻌ•^ฅ

 GRAY FULLBUSTER

( 5 yıl önce)

Ağır bir nem kokusunun burnumu istila ettiği dakikalarda, elimin tersini burnuma sürtüp bu kokudan kurtulmayı denedim. Islanmış toprağın kokusu yerdeki beyaz örtünün altına hapsolmuş attığım her bir adımda acı bir çığlık atarak havaya nüksediyordu.

Siyah botlarım arkamda yaşadığıma dair birer kanıt bırakırken bedenimden süzülen uğursuz kırmızı yavaş yavaş tükendiğimi gösteriyordu. Soğuktan mı yoksa bedenimden akan sıvıdan dolayı mı kırmızı olduğunu bilmediğim parmaklarımı göğsümün altındaki derin kesiğe bastırdım.

Acı bütün uzuvlarımı ele geçirmiş en sonunda ise ciğerlerime yerleşmişti. Acının nefes almamı engellediği dakikalarda, dizlerim ağırlaşmış, bedenimi taşıyamamış ve sendelemiştim.

Siyah irislerim karlı dağların ardında kalan kızıllığa kaydı kısa bir süre. Dudaklarıma geçen yılların acısı bir anda vurmuş ve her şeye tezat tebessüm etmiştim bu görüntüye. Gece bitmişti.

Yeni bir gün başlıyordu diğer herkes için...

Bedenim taşıyamayacağım kadar ağırlaşmıştı. Üzerine tonlarca sorumluluk binmiş ayaklarımı her bir adımımda daha çok bastırmıştı yere.

Sürüklediğim adımlarım, karlarla kaplanmış tepeye geldiğinde beni taşıyacak gücü uzuvlarımda bulamamış ve pes etmişlerdi. Karların üzerine yığılan bedenimi hareket ettirmek için büyük bir uğraş sarf etsem de yaptıklarım işe yaramamıştı. Bedenimde kol gezen acı dalgası yavaş yavaş sıcak bir hissiyata dönüştü. Gözlerimin önü buğulanırken kafamı karların arasına bıraktım. Soğuk beni korkutmazdı ne de olsa. Çok daha soğuk yerlerden çıkıp gelmiştim buralara.

Uğursuz kırmızı karlara bulaştığında, masum beyaz ona karşı koyamamış ve teslim olmuştu bedenim gibi. Bedenimin etrafı koyu bir kırmızıya bulanmıştı kısa bir süre içerisinde. Bu bembeyaz görüntüyü kirlettiğim için kızdım kendime. Tanrı bilir ya günahlarımın rengiydi kırmızı. Şimdi ise masum karlar günahlarımı almıştı benden.

Dudaklarıma tekrar bir tebessüm yayılırken siyah irislerim yavaş yavaş yükselen güneşte takılı kaldı. Parlaklığı gözlerimi alırken yaramın üzerine bastırdığım elimi zorlukla kaldırdım. Parmaklarım güneşe doğru uzanırken bedenime yayılan sıcaklık bütün uzuvlarımı rahatlatmış ve tatlı bir uyku hali sarmıştı etrafımı. Altımdaki soğuk karlara inat sıcaklık beni kendine çekmiş, bedenimi istemişti arsızca.

İlk önce gözlerim teslim oldu ölümün tatlı hissiyatına. Sonra ise bütün bedenim kendini bu tatlı yalana inandırmış ve ölümün kollarına teslim etmişti kendisini...

.........

Göz kapaklarımın üzerine binen ağırlıkla ruhum bedenimde yeniden can bulmuştu. Birbirine kenetlenmiş kirpiklerimi zorlukla birbirinden ayırdım. Toz olmuş pencereden sızan güneş ışığı gözlerimi kamaştırdığında alışmak adına birkaç kez daha kapatıp açtım onları.

Ölümü kucakladığım dakikalardan sonra hala yaşıyor olmanın yükü omuzlarıma binmişti bir anda. Gün ışığına alışan gözlerim bedenimi süzdü birkaç dakika.

MEI STELLA-NaluWhere stories live. Discover now