Bölüm 20:Betelgeuse

421 46 97
                                    

Playlist: Cem Adrian-Sen Benim Şarkılarımsın 

Kendinize dikkat edin canlarımm.Seviliyorsunuzzz
( ˘ ³˘)♥

 Birkaç parça bulut gökyüzünde yavaşça süzülürken güneş aralarından bir hışımla çıkıyor nemli çimenlerin parlamasına neden oluyordu. Etrafımızda dolanan hafif bir meltem ensemde topladığım saçlarımın arasından birkaç tutamı çıkarıp dağınık bir görünüm oluşturmuştu.

Önüme gelen bir tutam saçı kulağımın arkasına tıkıştırdıktan sonra önümdeki bitkinin yapraklarını toplamaya devam etmiştim sessizce.

Benim sessizliğime tezat saray fazla gürültülüydü bugün. Ana binadan kopup gelen gürültüler kuzey bahçesine kadar uzanıyor, oradan oraya koşan hizmetçiler ise ortamı daha da panik haline getiriyordu.

Merakım tüm duygularımı yenip geçtiğinde mavi saçlı arkadaşıma fısıldamıştım yavaşça.

''Juvia. Neler oluyor?''

Sıkıca at kuyruğu yaptığı saçlarının birazı yüzüne yapışmış, ellerine giydiği krem rengi eldivenleri toprak olmuştu. Sözlerimi işittiğinde elindeki küçük küreği bırakmış ve derin bir nefes almıştı.

''Juvia ilk kez ne olduğunu bilmiyor? Genelde böyle koşuşturmacalar beklenilen misafirlerin erken gelmesinden yada davetlerin geç kalmasından olur ama...''

Mavi irislerini hafifçe kısmış ve ileriye bakmıştı görmek için.

''Majesteleri sana bir şey söylemedi mi?''

Başımı sertçe iki yana salladım suratım düşerken. '' Birkaç gündür görmedim onu.''

Sözlerimle eş zamanlı olarak içime büyük bir yumru oturmuştu. Birkaç gündür ne ben ona gidebilmiştim ne de o bana gelebilmişti. Anlamsız bir biçimde her kapısına gittiğimde içeride kuzenimi bulmam üzere sıkıntıyla ayrılmıştım kapısından.

O ise çıkıp gelememişti bile.

Düşüncelerim bedenimin etrafını sarıp sarmalarken arkamdan gelen ses ile dağılmışlardı dört bir yana.

''Gray?'' Juvia'nın iğneleyici ses tonu üzerine gözlerimi arkamda kalan adama çevirmiştim yavaşça.

Üzerine giydiği koyu lacivert üniformasının birkaç düğmesini açık bırakmış hiç yanından ayırmadığı kılıcını belinde bırakmıştı.

''Ne işin var burada?'' Mavi saçlı arkadaşım umarsızca sormuştu bu soruyu gözlerini arkamızdaki bedenden çekerek. Ama içten içe biliyordum ona bakmak için kendini yediğini.

''Ortalık fazla karışık sıkıldım kaçtım bende.''

''Haklısın. Sen sadece sıkıldığında gelirsin Juvia'ya zaten.'' Toz ve toprak olmuş  üzerini hızla silkip omuz atarak çıkmıştı Gray'e.

''Ben ne dedim ki şimdi?'' Gray'ın manasız bakışları kahvelerimi bulduğunda kıkırdamıştım sessizce. Omuzlarımı silkip kalktım oturduğum topraktan. Krem rengi kıyafetimi çırptıktan sonra yanıma koyduğum örme sepeti koluma almış ve yavaşça ilerlemiştim Gray'le birlikte.

''Ortalık neden karışık?''Sorum yapılı vücudunda toz olup gittiğinde ensesini kaşımıştı söyleyip söylememek arasında kaldığı için.

''Kuzey denizinden davetliler bugün buraya geliyor.''

''Neden?''

Birkaç saniye suratımı süzüp sonrasında eklemişti.

MEI STELLA-NaluWhere stories live. Discover now