4. Bölüm

25.6K 341 26
                                    

Murat, kendi dertleriyle uğraşırken Cengiz de kendi dertleriyle uğraşıyordu. Valizini hazırlamıştı. Uzun yıllar tatil için geldiği barakaya son bir kez baktı. Paltosunun yakasını kaldırdı. Babasına döndü. Üzüntüyle baktı.

"Bari burayı satmasak olmaz mı?"

Kartal dişlerini dudağına geçirerek başını sağ sola salladı.

"Murat ve diğerlerine durumun kötü olduğunu göstermemeliyiz. Bu yüzden kimsenin haberi olmadan mallarımızı elden çıkarıp nakit kazanmamız lazım."

Cengiz "tamam." dedi ve şoför koltuğuna geçti. Babasından sonra annesi ve küçük kardeşi Mine de arabaya binince arabayı çalıştırdı. Karlı, toprak patikada vitesi geriye aldı ve yavaşça gaza bastı. Direksiyonu önce sağa ve sonra sola kırdıktan sonra iki dakika dümdüz devam etti. Sonra direksiyonu sağa kırdı ve patikadan asfalt yola çıktı. Arabayı buradan hiç ayrılmak istemediği için yavaşça havalimanına sürdü. Gamze'nin yüzüne bakacak herhangi bir yüzü yoktu. Ondan ayrıldıktan sonra sürekli karşı karşıya olmak ona büyük bir ızdırap verecekti. Bunu bile bile yapması gerektiğini de biliyordu. Gülümsemeye çalışarak küçük kız kardeşine baktı.

Mine, adı gibi minicik bir kız çocuğuydu. Altı yaşındaydı. Henüz bile başlamamıştı. Anaokulu çağı gelmişti ama Dilan göndermemeye lüzum görmemişti. 

Mine, Beyaz tenli, Kızıl saçlı ve çok şirindi. İnce bacakları, ince kolları ve tombik elleri vardı. Üzerinde mavi kot pantolon, mavi kazak ve pembe bir mont vardı. Annesi boynuna kırmızı bir atkı ve kafasına da yine kırmızı bir bere takmıştı.

Mine tüm tatlılığıyla abisine sarıldı ve abisi de onu kucağına aldı. İnce ve tatlı, bülbül sesiyle bir şey söylemek için ağzını açtı.

"Eve mi dönüyoruz abi?"

Cengiz gülümsedi ve içinden "her şey Mine için." dedi.

"Evet minik eve dönüyoruz."

Mine, iki elini de yumruk yaparak havaya kaldırdı ve "oley!" diye bağırdı.

Cengiz, Mine'yi kucağından kaldırmadan ayağa kalktı ve uçağa bindiler.

Uçak on iki buçuk saatte Michigan'dan İstanbul'a uçtu. İstanbul'a indiğinde saat, gece dört buçuk olmuştu.

Cengiz, kucağında uyuyan Mine'yi uyandırmamaya çalışarak taksinin arka koltuğuna annesi ile birlikte oturdu.

Kartal da şöforün yardımıyla valizleri bagaja koyduktan sonra ön koltuğa oturdu. "Büyükçekmece'ye!" dedi.

Taksi şoförü kendinden istenildiği gibi arabayı Büyükçekmece'ye sürdü ve taksiyi bir villanın önünde durdurdu. Ücretini aldı. Valizlerin indirilmesine yardım etti ve gaza basıp uzaklaştı.

Cengiz diğer villalara göre daha mütevazi olan villaya şöyle bir göz gezdirdi. Buranın neden satılmadığına bir anlam veremeyerek güllerin arasındaki yoldan sağındaki pislenmiş havuza bakarak kapının önüne yürüdü. Kartal kapıyı açtıktan sonra içeriye girdi. Hemen karşısında duran merdivenlerden yukarıya çıkmaya başladı. Basamaklara basarken Mine'nin uyandığını fark etti. Yanağına bir öpücük kondurdu. "Geldik." dedi.

"Hadi, tekrar uyu kardeşim."

Mine uyumak istemese de uykusuna direnemedi. Gözleri yavaşça tekrar kapandı.

Cengiz basamakları çıkmayı bitirmişti. Sağındaki ilk odaya girdi. Küçük ama şirin çocuk odasına şöyle bir baktıktan sonra Mine'yi yatağa yatırdı.

Üzerini örttü ve tekrar aşağıya indi. Şömineyi yakan babasına ve cam duvardan dışarıya bakan annesine baktı.

Dilan, cam duvarın önünde durmuş ve deniz manzarasını izliyordu. Cengiz annesinin arkasındaki koltuğa oturdu. Bacak bacak üzerine attı ve telefonunu çıkarıp instagrama girdi. Melisa'nın aktif olduğu gördü ve bir mesaj attı.

"İstanbul'a geldik."

Cengiz mesaj attıktan hemen sonra Melisa'dan anında cevap geldi. Cengiz'i beklediğini açık etti.

"O zaman yarın buluşalım. Düğün işlerini görüşelim. İmzaları yarın atalım. Daha sonra çok güzel bir düğün yapalım. Murat ve Gamze ile düğünümüzü beraber yapmayı düşünüyoruz. Sonrasında birlikte yaşamayı istiyoruz."

Melisa emrivaki yaptığını fark edince tekrar mesaj attı.

"Tabiki sana uygunsa gerçekleştirmek istiyorum bu söylediklerimi."

Cengiz, Gamze'yi görmeye devam edeceğine sevinsin mi üzülsün mü bilemedi. Babasına öfke, acıma ve keder ile baktı. Hangisinin üstün geldiğini bilemiyordu. Sinirden güldü ve "tamam." yazdı. Sonra sadece "tamam." yazmanın çok ilgisiz olduğunu fark ettireceğini düşündü.

"Hep beraber bir aile olmamızı çok isterim. Çok geniş bir aile olmuş oluruz. Aklımda çok güzel bir düğün fikri var. Bunu en yakında gerçekleştirelim."

Melisa, gülümsedi ve "neymiş o?" diye yazdı.

Cengiz, "sürpriz." yazdı ve ayağa kalktı. Şöminenin başına gitti ve ısınırken babasına baktı.

"Doğal gaz da çalışıyor şu an değil mi? Mine üşüyüp hasta olmasın sonra!"

Kartal, nadir gülümsemesini takındı. "Çalışıyor." dedi.

Cengiz Melisa'dan gelen yeni mesaja baktı.

"Hadi, söyle ama!"

Cengiz ısrarcı olmadı ve söylemeye karar verdi.

"Kimsenin bilmediği bir yatım var. Düğünü onda yapmayı düşünüyorum."

Melisa sevinçten dört köşe olmuştu. Gece yarısı eli ayağı birbirine dolanıyor, ne yapacağını bilemiyordu. Bir dakikalık bir düşünmenin sonunda "bu çok güzel." yazabildi.

"O zaman yarın görüşürüz aşkım."

Cengiz bunu istemeyerek olsa da yazmıştı. Sonuçta zorlamayla da olsa artık evleneceklerdi. Cengiz "affet beni Gamze!" diye içinden geçirdi ve telefonu cebine koydu. Kapınnın önünde duran valizini aldı ve yukarı kata çıktı.

Melisa ise yine Cengiz'in tam tersi konumundaydı. Cengiz "aşkım." yazdıktan sonra artık onun sevincini kimse engelleyemez, dünyalar onun olmuş gibi sevinebilirdi. "görüşürüz aşkım." dedi ve kendini yatağa bıraktı. Yumuşacık yatakta uykuya daldı.

Cengiz, odasına giderken Mine'yi gördü ve odasına girdi. Açılmış üstünü örttü. Yanağına bir öpücük kondurdu. "Seni çok seviyorum!" kardeşim dedi. Sonra da odasına girdi.

Odası büyüktü ve odasında iki kişilik bir yatak, bir bilardo masası, langırt masası ve bir de giysi dolabı vardı. Bilardo masası yatağın birkaç adım ilerisindeydi. Hemen sağında vuruş yapmaya yer kalacak bir şekilde bir langırt masası vardı. Langırt masasının biraz ilerisinde cam duvar vardı ve cam duvar balkona açılıyordu. Yerde yatağın iki yanında pahalı halılar vardı ve yine iki yanında başucu sehpası vardı. Giysi dolabı da odanın en köşesinde, duvara bitişik bir haldeydi.

Cengiz, valizin içindekileri dolaba yerleştirmeye üşendi ve bilgisayar çantasından sadece dizüstü bilgisayarını çıkarttı. Yatağın üzerine koydu. Ceplerini başucu sehpasına boşalttıktan sonra yatağa uzandı ve dizüstü bilgisayarını kucağına aldı. Kafa dağıtmak için bir film izledi. Film bittikten sonra dizüstü bilgisayarı solundaki başucu sehpasına bıraktı. Kısa bir uykuya daldı.

♟Bölüm Sonu♟

Vuranlar Ve Vurulanlar (+18) (Tamamlandı, Düzenlenecek)Where stories live. Discover now