10. Bölüm

17.1K 250 6
                                    

Murat, elindeki çiçek buketini arkasına sakladı ve salona girdi. Gülümseyerek çiçeği Gamze'ye uzattı.

"Sana ve senin aşkına layık değil ama olsun."

Gamze, gülümseyerek karşılık verdi ve buketi kabul etti. Murat'ın yanağına bir öpücük kondurduktan sonra teşekkür etti. 

Murat, gülümseyerek ilk önce Gamze'ye, sonra saatine baktı. Saat dört buçuk olmuştu.

"Hadi, hazırlan da dışarı çıkıp gezelim biraz!"

"Eşyalarım henüz gelmedi ama."

Murat hayal kırıklığıyla "ne zaman gelir peki?" diye sordu ve kendini koltuğa bıraktı. 

Gamze de gülümseyerek Murat'ın yanına oturdu ve elini tutu. "Bugün içerisinde." dedi.

Murat gülümseyerek "güzel." dedi ve bir sigara yaktı. Gün içerisinde sigara yakmamış olmasına kendisi de şaşırdı ve salondan dışarı, temiz hava almaya çıktı.

Gamze de onu takip etti. "Bana da bir sigara versene!" dedi.

Murat, Gamze'ye şaşkınlık baktı. "Sen içmezdin?" dedi.

Gamze, Murat'a bakarak gülümsedi. "Yeni başladım." dedi. Başına gelen sıkıntılar, onu sigaraya başlatmıştı.

Murat "tamam." dedi ve paketinden bir dal sigara çıkartarak Gamze'ye uzattı.

Gamze, sigarayı iki parmağının arasına aldı ve iki dudağının arasına götürdü. Murat'ın sigarasını yakmasıyla derin bir duman çekti içine. Sonrasında da öksürük krizine tutuldu.

Murat gülerek Gamze'ye baktı. "Sigara içmek sana hiç yakışmıyor." dedi.

Gamze de gülerek karşılık verdi. Murat'a yaklaştı. Dudakları birbirine temas etmek üzereydi. Bedenleri temas etmişti bile.

"Yakışmıyorsa ne yaparsın? Beni boşar mısın?"

Murat gülmeye devam etti. Dudağını ısırdı ve "o mümkün mü?" dedi. Gamze'nin dudağına yapıştı. Sağ kolunu beline doladı. Çilek kokusunu içinde hissetti. Gamze'nin alt dudağını bir emzik gibi emdi ve ikisinin dili iki yılan gibi karşılıklı dans etti.

Murat, Gamze'yi havuz başındaki şezlonga yatırdı ve üzerine çıktı.

Gamze gülerek "şşt!" dedi ama Murat oralı bile değildi. Tek derdi büyük bir aşk birleşmesiydi ama bu aşkın tek taraflı olduğundan Murat'ın haberi bile yoktu.

Murat, dudaklarını Gamze'nin çenesine götürdü. Birkaç öpücük kondurduktan sonra boynuna indirdi. Bu sırada da telefon çaldı. Murat sinirlenerek ama bu sefer diline hakim olarak ayağa kalktı. Telefonu açtı.

"Efendim Akif?"

"Cebrail italyanlarla görüşmüş abi. Ve daha kötüsü bir yere saldırmak için hazırlık yapıyorlarmış. Ben seni gelişmelerden haberdar ederim."

Murat, Akif'i volta atarak ve düşünerek dinliyordu. Sonunda bir karar verdi. "Akif!" dedi.

"Efendim abi?"

"Cebrail'in nereye doğru hareket ettiğini dakika dakika bana rapor edeceksin!"

Akif "tamam abi." dedi ve telefonu kapattı.

Murat telefon kapandıktan sonra Gamze'nin elini tutarak hızla içeri girdi. Gamze'yi de arkasından sürükleyerek telaşla ablasına baktı.

"Cengiz nerede abla?"

Murat'ın telaşını gören Melisa da telaşlandı. "Bilmiyorum." dedi ve "neler oluyor?" diye sordu merakla.

"Neler olduğunu sonra anlatırım. Sen şimdi telefonunu bana ver ve korumalara en iyi silahlarını kuşanarak nöbet tutmalarını söyle. Gözlerini dört açsınlar!"

Melisa "tamam." dedi ve telaşla telefonu Murat'a verdi. Kendisi de bütün korumaları uyarmaya gitti.

Murat, Cengiz'i aradı ve koltuğa oturdu. Yanına da Gamze'yi oturttu. Telefonu sağ eli ile tuttu ve kulağına götürdü. Sağ dirseğini de sağ dizine dayayarak öne doğru eğildi.

"Alo Cengiz? Ben Murat."

Cengiz, Murat'ın kendisini aramasına şaşırmış olsa da bunun üstünde pek durmadı ve "efendim?" dedi.

"Şimdilik aileni sakın buraya getirme Cengiz. Kimsenin bilmediği bir yerde otursunlar şimdilik."

Cengiz, Murat'ın dediklerinden bir şey anlamayarak ve sebebini merak ederek "neden?" diye sordu.

"Burada kalırlarsa zarar görebilirler. Sen onlara sana atacağım konuma gitmelerini söyle ve silah kullanabiliyorsan hemen buraya gel.

Cengiz telaşla "tamam." dedi. Melisa ile evlenirken Murat'ın mafya olduğunu biliyordu ama başlarının bu kadar belaya girebileceğini bilmiyordu. Yine şansızlık yaşamasına küfrederek telefonu kapattı. Mesaj olarak gelen konumu babasına attı.

Bu sırada Dilan Cengiz'in sıkıntılı bir hal içerisinde olduğunu anlamıştı. "Ne oluyor oğlum?" diye sordu.

Cengiz, soğukkanlılığını takındı ve gülümseyerek "hiçbir şey." dedi.

"Ama sizin bir müddet babama attığım konumda bulunan evde kalmanız gerekiyor."

Kartal da Cengiz gibi Murat'ın bir mafya babası olduğunu biliyordu ve bu yüzden tehlikede olduklarını da biliyordu ama fakirlik daha tehlikeli diye düşünerek Cengiz'in Melisa ile evlenmesini sağlamıştı. Umursamazdı. Yine umursamaz davranarak "tamam oğlum." dedi.

"Hemen birkaç eşya al yanına Dilan! Sonra hemen gidelim buradan."

Dilan, olayları anlamasa da başını gülümseyerek salladı ve Mine'yi kucağına alarak salondan çıktı. Cengiz de hemen odasına koştu. Başucu sehpasının çekmecesinde duran Beretta marka tabancasını beline taktı ve tekrar aşağı indi. Babasının karşısına geçti. Sağ işaret parmağını babasının göğsüne vurarak "bunları başımıza sen açtın baba!" diye tısladıktan sonra arabasına binip evden uzaklaştı.

Murat da bu sırada çalışma odasına gitmiş oturarak ne yapacağını düşünüyordu. Sonunda bir karara vardı. Beline iki Barettasını taktı ve Melisa'nın yanına gitti.

"Abla herkes sığınaklara girsin. Kimse başını dışarı çıkarmasın!"

Melisa "tamam." dedi ve Gamze istemese de onu da hizmetçileri de sığınağa götürdü.

Murat da gizli silah deposuna girdi. M249 marka makineli tüfeği aldı ve salonun ortasına kurdu. Bu sırada salona Cengiz girdi ve aynı anda Murat'ın telefonu çaldı. Bekletmeden telefonu açtı Murat.

"Efendim Akif?"

"Cebrail ve İtalyanlar senin eve doğru geliyor abi!"

🎨Bölüm Sonu🎨

Vuranlar Ve Vurulanlar (+18) (Tamamlandı, Düzenlenecek)Where stories live. Discover now