30. Bölüm

7.8K 121 38
                                    

Cengiz, kendisi için hazırlanan çok büyük olmayan ama iş gören çalışma odasına girdi. Odası Melisa'nın odasının hemen yanındaydı ve camdan birbirlerini görebiliyorlardı.

Cengiz, masanın başına geçtikten sonra kağıtlara kısa bir göz attı. Sonra başını Melisa'nın odasına çevirdi. Melisa ile göz göze gelince tebessüm etti ve eline birkaç kağıt aldı. Melisa'nın odasına girdi. Elindeki kağıtları masanın üstüne bıraktı ve yanı başında sırtını duvara yasladı. Tebessüm etti.

"Proje için Giresun'da bulunan kereste fabrikasına gitmeliyim. Benimle gelmek ister misin?

Melisa, başını kağıtlardan kaldırmadan "çok işim var." derken içeriye Murat ve Gamze de girdi.

Melisa, ikisi girince başını kaldırdı. Gülümseyerek Murat'a baktı.

"Cengiz ile kereste fabrikasına gitmek ister misin Murat?"

Murat, başını sağ sola olumsuz anlamda salladı. Sonra da dişlerini sıktı. Dişlerinin arasından "Birkaç Afgan bozuntusunu bulmam lazım." dedi. Sonra aklına bir fikir geldi.

"Şu Giresun'da bulunanı mı diyorsunuz?"

Cengiz, "evet." derken masanın üzerindeki alıncak malzeme listesini eline aldı.

"Ama görüyorum ki oraya tek başıma gideceğim."

Murat, omzunu silkerek "tamam işte." dedi. Başıyla Gamze'yi gösterdi.

"Gamze gelir seninle. Zaten anlaşma yaptığımız fabrika Gamze'nin babasının fabrikası."

Cengiz, "olmaz." diye hemen atıldı. Gamze'nin de "olmaz." dediğini duydu. Sesinin yüksek çıktığını ve Murat ile Gamze'nin gözünde gereksiz tepki gösterdiğini hissetti. Durumu toparlamak için tebessüm etti. Murat'dan gelen "neden?" sorusunu bu tebessümle yanıtladı.

"Yani Gamze yengem şimdi o kadar kereste kokusunun içinde falan yapamaz."

Murat, başını havaya hafif kaldırıp indirerek "bir şey olmaz." dedi.

"Hem biraz gezmiş hem iş öğrenmiş olur."

Cengiz, itiraz etmenin, Murat'ın fikrini değiştirmenin imkansız olduğunu anladı. Onun fikirini değiştirecek tek şey eskiden Gamze ile arasında bir şeyler yaşandığını bilmesi olurdu. O da bütün bir mesut görünümlü yuvanın yıkılması demek olurdu.

Cengiz, Gamze'den uzaklaşmaya çalıştıkça daha da yaklaşıyordu ama bunu istemiyordu. Ona Gamze'den uzaklaşma şansı verilmiyordu. Kader onları birbirinden ayırmıyor, uzak kalmalarına izin vermiyordu. Tanrı, onları ayırmaya mı kıyamıyordu yoksa onları herhangi bir suçlarından ötürü birbirlerinden uzaklaşmamalarını mı sağlıyordu Hiçbir fikri yoktu Cengiz'in.

Cengiz, "Gamze isterse gelebilir." dedi. Damacanadan kendisine bir bardak su doldurdu. Tepesine dikti.

Gamze, Cengiz'e göz ucuyla baktı. Onun kendisinden uzak kalmaya çalıştığını anladı. Kendisi de buna çalışıyordu. Kendisi de tıpkı Cengiz gibi aşkına söz geçirmeye çalışıyordu. Bu yüzden Cengizle Giresun'a gidip gitmeme konusunda kararsızdı. Yok etmeye çalıştıkları aşka birkaç çizik anca atmışlarken birlikte seyahat etmeye karar vermek aşkın yok olmasının tersine o aşkı daha da alevlendirir; büyütür, büyütür ve büyütürdü.

Gamze, "tamam." dedi. Söylediği bu tek kelimeden korktu. Ama laf, ağızdan bir kere çıkardı.

Murat, Cengiz ve Gamze'nin yaşanmışlıklarından habersiz, bu aşkı alevlendiriyordu. Gülümseyerek o da "tamam." dedi.

Cengiz de seyehata çıksa da Gamze ile yakınlaşmayacağını düşünüyordu ama bundan emin değildi ve bunu zaman gösterecekti.

Melisa, gülümseyerek Cengiz'in koluna girdi. Gülümseyerek "bizim çıkmamız gerekiyor." dedi.

Cengiz, merakla tek kaşını kaldırdı. "Nereye?" diye sordu.

Melisa, gülümseyerek "Mine'ye verdiğimiz sözü hatırlamıyor musun?" diye Cengiz'e bakarak sordu.

Cengiz, başını yukarı kaldırarak "hatırladım." dedi.

Melisa, gülümseyerek çantasını aldı. Kardeşinin yanaklarına öpücük kondurduktan sonra iş yerinden Cengiz ile birlikte çıktı ve arabaya bindi.

Cengiz de arabayı çalıştırdı. "Ne alacağız?" diye sorarken hızla arabasına binen Murat'ı gördü.

Murat, arabasını çalıştırdı ve gaza bastı. Hızla otoparktan çıktı. Çıkar çıkmaz kımızı ışığa yakalandı ve bir küfür savurdu. Eliyle kırmızı ışıkları sinirle gösterdi kendi kendine.

"Ben amına koyduğumun Afganlarıyla mı uğraşayım yoksa bu amına koyduğumun kırmızı ışıklarıyla mı yahu!"

Murat, kendi kendine söylenirken kırmızı ışık yeşile döndü ve Murat gaza bastı. Arabasını düşmanlarını yok etme hırsıyla hızla sürdü ve iki Afgan'ın tutulduğu yere ulaştı. Sinirle Akif'e baktı.

"Bana bir şey bırakmamışsın ya oğlum!"

Akif, sırıtarak "dinlenmişlerdir abi!" dedi ve iki Afgan'a baktı. Yavaşça ayağıyla dürttü ve gülerek "dinlendiniz mi la?" diye alaycı bir tavırla sordu. Sonra da Murat'a baktı.

"Ben bunları bir beş dakikaya sana hazır ederim abi. Sen çık bir temiz hava al, cigara iç."

Murat, ciddi bir tavırla dışarıya çıktı ve bir sigara yaktı. Bu sırada telefonu çaldı. Arayan numaraya baktığında numaranın Gamze'ye ait olduğunu gördü. Bekletmeden açtı. Gülümseyerek "efendim hayatım?" dedi.

"Ne zaman geleceksin?"

Murat, sigarasından dumanları hızlı hızlı çekti. "Geç gelirim." dedi.

"Yani senin beni beklemene gerek yok. Mışıl mışıl uyuyabilirsin hayatım."

Gamze, bir yudum su içti. "Nasıl?" diye sordu.

"Senin hayatın tehlikedeyken ben nasıl rahatça uyuyabilirim?"

Murat, gülümsemeye devam ederek "merak etme." dedi ve sigarasından birkaç duman çektikten sonra yere attı. Ayağıyla ezerek sigarayı söndürdü ve içeriye girdi.

"Benim bugün hayatım güvende. Sen meraklanma."

Gamze, "söylemesi kolay." diyerek çantasını omuzuna taktı ve asansöre bindi. Sıfırıncı katın düğmesine bastı.

"Senin başına bir şey gelecek diye ben nasıl endişeleniyorum haberin var mı?"

Murat, iki Afgan'ın karşısına bir sandalye çekti ve sandalye ters oturdu.

"Hayatım bunları sonra konuşalım mı? Şimdi önemli bir işim var."

Gamze, kaşlarını çatarak ve oflayarak "olur hayatım." dedikten sonra "bay bay." diye ekleyerek telefonu kapattı ve bir taksi çağırdı. Gideceği yerin adresini söyledikten sonra instagramda gezinmeye başladı.

🌪Bölüm Sonu🌪

Sizce Gamze ile Murat'ın arasında bir kopukluk olacak mı yoksa evlilikleri mutlu ve huzurlu bir şekilde devam mı edecek?

Vuranlar Ve Vurulanlar (+18) (Tamamlandı, Düzenlenecek)Onde histórias criam vida. Descubra agora