15. Bölüm

12.8K 189 23
                                    

Murat, uzun saatlerdir hiç uyumamıştı, uykusuzdu. Bu yüzden eve girer girmez yatak odasına gitti. Üzerindekileri çıkardı ve pijamalarını giydi. Kendini ilk önce yatağa, sonra da uykunun kollarına bıraktı.

Gamze de Murat ile aynı durumdaydı. Fakat Melisa'ya akşam yemeğinin hazırlanması için yardım etmek istiyordu.

Melisa, onun bu isteğini gördü ve tebessüm etti. "Tatlım sen git biraz uyu." dedi.

"Ama akşama misafirler gelecek."

Melisa, gülümseyerek birkaç hizmetçiyi gösterdi. "bizimkiler bana yardım eder." dedi.

"Sen şimdi git uyu biraz."

Gamze, gülümseyerek "tamam." dedi. Odasına çıktı, üzerindekileri yorgun argın bir şekilde yavaşça çıkardı. Yeşil renkteki geceliğini giydi. Murat'ın yanına uzandı. Tanrı daha fazla uyku döktü göz kapaklarına. Gamze de hemencik uykuya daldı.

Melisa ise hizmetçilerle birlikte yemek yapmak için kolları sıvadı.

Bu sırada arkasından Cengiz geldi ve sarıldı. Boynuna, yanağına ve dudaklarına öpücükler kondurdu.

Melisa, gülümseyerek "ne yapalım, ne istersin akşama?" diye sordu.

Cengiz tebessüm etti. "Senin elinden ne olsa yerim." dedi.

Melisa, gülerek "afferin." dedi ve Cengiz'in dudağına bir öpücük kondurdu.

"Hadi şimdi beni rahat bırak da yemek hazırlayayım akşama."

Cengiz, Melisa'nın arkasından çekildi ama mutfaktan çıkmadı. Gülümseyerek "ne yapacağız?" diye sordu.

Melisa, şaşırarak gülümsedi. "Yapacağız?" dedi.

Cengiz de gülümseyerek "evet." diye karşılık verdi.

"Ben de sana yardım edeceğim."

Melisa gülümseyerek "tamam." dedi.

"O zaman salatayı sen yap. Levrekleri de ben."

Cengiz saatine baktı. 

"Erken değil mi ama?" 

Melisa, hafif bir tebessümle "yemek erkene alındı." diye karşılık verdi.

Cengiz "neden?" diye sorarken buzdolabından salata malzemelerini çıkarmaya başladı.

"Murat bir tanıdığını ziyaret edecekmiş."

Cengiz, "tamam." dedi ve musluğun üzerindeki kesme tahtasını önüne koydu. Çekmeceden güzel kesen bir bıçak aldı. Yeşil biberleri doğramaya başladı.

"Kimi ziyaret edeceğini söylemedi mi?"

Melisa balıkları buzdolabından çıkardı. Gülümseyerek "hayır." dedi.

Cengiz, "tamam." dedi ve biberleri doğramayı bitirdi. Melisa Levreğin kılçıklarını ayıklarken yanağına bir öpücük kondurdu.

Cengiz ve Melisa hem sohbet ettiler hem de yemeği hazırladılar. Hizmetçiler ise bu sırada temizlik yaptılar, evi dip bucak temizlediler. 

Yemek hazır olunca Cengiz ile Melisa yeni kıyafetler giyinirken hizmetçiler sofrayı hazırladı.

Cengiz, üzerine düz, kırmızı bir tişört, altına ise mavi bir kot pantolon giymişti. 

Melisa da kırmızı, düz ve dekoltesiz, nerdeyse her yerini kapatan, ayak bileklerine kadar uzanan bir elbise giymişti. Bu elbisesini özel günlerde giyerdi. Yine öyle yapmıştı. Her zamanki gibi yüzünü boğmayan hafif bir makyaj yapmış ve dudak parlatıcısı dışında ruj sürmemişti.

Murat, Cengiz'e nazaran daha resmiydi. Beyaz bir gömlek ve siyah, kumaş bir pantolon giymişti.

Melisa ise mavi, kısa ve bol bir elbise giymişti. Elbisesinin ince askıları vardı ve omuzları çıplak kalmıştı. Hafif bir makyaj yapmış, pembe bir ruj sürmüştü. 

 İki polis memuru ve Servet eve girince hizmetçi Sedef onları salona aldı.

Murat ve diğerleri gülümseyerek ayağa kalktılar. Gülümseyerek selamlaştılar ve sofraya oturup sohbet eşliğinde balıklarını yediler. Herkes sofradan kalktı. Melisa, gülümseyerek Sedef'e tatlı ve kahveleri getirmesini söyledi. Cengiz'in yanına oturdu ve elini tuttu.

Murat yavaşça ayağa kalktı ve "benim bir arkadaşı ziyaret etmem gerekiyor."

Herkes, kuşkuyla Murat'a baktı. Özellikle de Servet, Murat'a kuşkuyla bakmıştı.

"Siz sevgili misafirlerimize hediyelerinizi takdim edip çıkmam gerekiyor beyler."

Servet "hediye." lafını duyunca pek fazla istemese de kuşkularını bir kenara attı. Gülümseyerek "teşekkür ederiz." dedi.

Murat, Akif'in getirdiği hediye paketlerini aldı. İki polis memuruna üç hediye paketi, Servet'e ise dört hediye paketi verdi. 

Polis memurlarının hediye paketinde bir altın saat, on bin dolar nakit para ve iki altın burma bilezik vardı. Servetin hediyelerinde de bunlara ek olarak özel yapım altın yaldızlı kapağı olan üç tane Stephen King romanı vardı.

Murat, herkesle vedalaşarak evden çıktı ve arabasına bindi. Akif'in şoför koltuğuna oturmasıyla "sür Akif'im!" dedi.

Akif, arabayı Piccini'nin deposuna sürdü. Korumaların önüne park etti.

🧱Bölüm Sonu🧱

Vuranlar Ve Vurulanlar (+18) (Tamamlandı, Düzenlenecek)Where stories live. Discover now