14.Bölüm-Zincirler

882 91 3
                                    

Onlarca çift göze bakarken ikimizde donup kalmıştım. Atamadığım adımım, ayağım havada kalmış, titriyordu. James sakin hareketle önüme geçmek istedi ama hırlayan baş tilki yüzünden yapamadı. "Sana kaç dediğimde kaç." Yutkundum. "Kaçacaksın Sandy." Ne düşündüğümü anlamıştı.

Başımı sallamama kalmadan ani bir hareketle öne atılan tilkiler yüzünden o da ilerledi. Ben arkamı dönüp kaçarken etrafa baktım. Çok fazlalardı. James hızlı ve kıvrak hareketlerle onlardan kaçıp etkisiz hale getirebiliyordu ama ona yardım etmeliydim, fazla dayanamazdı.

Beni takip eden bir tilkiye doğru uzanıp ellerimi açtım. Canını yakacaktım ama emin olamıyordum.

"Acıma."  

Aidan'ın fısıltısıyla öne doğru atıldım ve ateşle tilkiyi buluşturdum. İri hayvan acıyla inledi ve geri çekildi. Bir diğerine de aynısını yapıp yavaşça James'e yaklaşmaya başladım. Üzerine atlayan küçk bir tilki alev topuyla çarpışınca geriye uçtu. James bana minnettar bana endişeli bir bakış atıp diğerine ilerledi. Yavaş yavaş çekiliyorlardı ama baş, kızıl tilkinin çekilmesi zor gibiydi.

"Sen varissssin." Kulaklarımda bir ses çınladığında irkildim. Göz göze geldiğim kızıl kurtla resmen kaskatı kesilmiştim. "Sen..." diye mırıldandığımda hafifçe başını salladı. Etrafta daire çizmeye başlamıştık. Gözlerini benden çekmeden ağzını araladı, keskin ve parlak dişleri parıldaığında yutkundum. 

"Sadece varisler benimle iletişim kurabilir. Seni gördüğümde bunu anlamıştım. Kaderin adeta alnında yazılı. Seni öldürmeyeceğim Sandy. Tek umut sennnsin. Kendine yenilme." Ağzından minik bir uluma çıktı ve kalan tilkiler toplandı, koşarak uzaklaşırlarken güçsüzce yürüdüm. Kendine yenilme de ne demekti? 

James kollarımı tutup beni hafifçe sarstı. "Sandy? Beni korkutma." Eli saçlarımda gezindi. Omuzlarımı silkip tutuşundan kurtuldum. "Devam edelim. Geç kalmamalıyız." Başını sallayıp yanıma geçti. Köy görünene kadar tehlikesiz ve sessiz bir şekilde ilerledik.

Sonunda bacalarından duman çıkan evler göründü, yorgunluktan dizlerim titriyordu. Daha fazla dayanamayacağımı düz yolda ayağımı burktuğumda anladım. "James." diye güçsüzce mırıldanıp yana yığıldım. James kollarını belime ve dizlerimin hemen altına koyup ben düşmeden kucakladı. Yüzümü boynuna doğru gömüp kollarımı sıkıca boynuna doladım. Orman ve suyun kokusu birleşip James'te patlamış gibiydi. İçime çekerek gözlerimi kapattım. Hafifçe mırıldansam da ne dediğimin farkında bile değildim. Öylesine yorgundum ki onu sıkı sıkıya kavrayan ellerim kaydı ve düştü. James'in gülümsediğini görebiliyordum. Bende gülümsedim ya da öyle hayal ettim, gerçeklik elimden kayarken son kez konuştum.

"Gülümseme James..." Gözlerim tamamen kapandı. "Gülümseme." 

***********************************************************************************************

Mükemmel bir koku burnuma dolup karnımın guruldamasına neden olduğunda hareket ettim. "Seninki uyanıyor James." 

"Bir prenses gibi." Küçük bir kızdı.

"Sen herkesi prensese benzetiyorsun Flower." Sesler birbirine karışırken gözlerimin önüne James'in gözleri geldi. "Dinlenmişe benziyorsun." derken hafifçe gülümsedi. Üzerimdeki battaniyeyi çekip doğruldum. Küçük bir salonda gibiydim, genç bir kız, küçük bir kız ve bir de bir erkek bana bakıyordu. Rahatsız hissederek bakışlarımı kaçırdığında James kolumu tutup bana destek oldu. "Evet. Oldukça dinlendim."

"Bu Lena." diyerek en büyük kızı gösterdi. Kız çok samimi olmayan bir şekilde gülerek başını salladı. Esmerdi ama çok açık mavi gözleri vardı. Beyaz, dantel detaylı bir elbise giymiş ve ocağın hemen yanında durmuştu. "Bu Flower. Lena'nın kardeşi." Küçü kız ablasına göre daha açık tenli ve uzun saçlıydı. Ayrıca mavi değil, ela gözlüydü. İnci gibi dizilmiş süt dişleriyle gülümsediğinde inanılmaz sevimli görünmüştü. "Merhaba, prenses Sandy." diyerek elbisesinin kenarlarını tutup diz çöktüğünde Lena onun kolunu tutup kaldırdı. Bozulduğu belli olan Flower belli etmeme çalışarak gülümsedi. "O bir prenses değil." diye çıkışan Lena'ya baktım. Böyle sert olmak zorunda mıydı?

ATEŞİN VARİSİ - İKİZ RUHLAR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now