15.Bölüm-Tutsak

902 76 8
                                    

Yanımdaki muhafızlara ters birer bakış atıp Regina'nın odasına ilerlerken Aidan'ın öfkesini tüm bedenimde hissettim. "Bırak!" diye bağırdım kolumu sertçe tutmuş adama. Bana dik dik baksa da gözlerimden yoğun öfkemi okumuş olacak ki kolumu bıraktı. 

İçeri girdiğimizde hızla açılan kapıların esintisi yüzüme çarptı, dişlerimi sıkarak ilerledim. Sakinleşmek için boynumdaki kolyeye dokunmam gerekmişti. Amber'ın bana verdiği, anneme ait olan kolyeye. Ucunda minik bir ateş sembolü vardı, bileğimdekine oldukça benziyordu ama rengi siyahtı.

Regina tahtında oturuyor, James ise karşısında bekliyordu. Bana döndüğünde gözlerindeki hayal kırıklığını gördüm. O gün onu bıraktığım için bana kırgındı, biliyordum ama tekrar kontrolü kaybetmiş, sonra onu ele geçirdiğimde de dönmek istememiştim. Kendimi tanıyamazken onları da koruyamazdım. Bizi, koruyamazdım. 

"Seni bekliyorduk Sandy." dedi Regina, gözlerini hafifçe kısmış ve ellerini tahtın altın kpalamalı kollarına dayamıştı. Kızgın olduğunu biliyordum. Ben tehlikeli görünüyordum ve ona göre saraydan kaçmam ve üstüne saraya gitmem büyük sorumsuzluktu. Muhafızlara küçük bir el hareketi yaptığında yanmından ayrıldılar. Ayakta dikilmeye devam ettim, eğilip selam vermeyeceğimi gayet iyi biliyordu. O, benim kraliçem değildi. Kimse değildi.

"Yaptıklarının sonuçları olmayacağını düşünmedin her halde." Sesi tahminimin aksine oldukça alaylı çıkmıştı. Doğrudan gözlerine bakıyor ve içini görmek istiyordum. Aramis, onun sandığımız gibi olmadığını söylemişti.  Ve ben onun iyi kalpli, cefalı bir kraliçe olduğunu sanıyordum. Demek ki onu yanlış tanıyorduk. Yanlış olan o kadar çok şey vardı ki ne düşüneceğimi şaşırmıştım.

"Bakalım cezan ne olacak? Buna yalnız karar veremem."

"Efendim, önerim işkence görmesi. Bunun açıklamasını bile yapamıyor, dersini almışa benzemiyor."

"Abartma." diye çıkıştı James yanındaki uzun elbiseli adama. Adam ona ters bir bakış atıp tekrar Regina'ya döndü. O ise doğrudan gözlerime bakarak hafifçe başını yana salladı. "Bu çok ağır. Ona hatasıyla yüzleşebileceği bir ceza vermeliyiz. Sanırım buldum." Dudakları hafifçe kıvrıldı. "İki gün zindanda kalacak ve yemek verilmeyecek. Bu yeterli olur sanırım." 

"Kraliçe." James dişlerinin arasından konuştuğunda ona baktım. Sahi, birkaç adım arkasında benim gibi muhafızlar yoktu, oldukça serbestti ve konuşma hakkı vardı. Regina'ya dönüp kaşlarımı çattım. "James de benimle geldi. Onun da ceza alması gerekmez mi?" James şok olmuş bir şekilde bana döndü. Ona bakmadan konuşmaya devam ettim. "James enin için özel değil mi kraliçem? Ona kıyamıyorsun. Ah, bu da saygısızlık mı?" 

"Öyle demek istemedi." diyen James'e döndüm bu defa. Sert bir şekilde konuştum. "Aynen öyle demek istedim. Zindana gideceğim ama sana boyun eğdiğim için, gidip biraz olsun kafa dinleyebilmek için. Seni dinlemek zorunda değilim Regina." Dudakları aralandı. Muhafızlara dönüp bana bakmadan konuştu bu sefer, herkesin dehşetle bana baktığını fark ederken Aidan'ı susturamıyordum. "Benden korkmaya devam et, kraliçe." 

Muhafızlar beni sertçe tutup dışarı götürürken James ile göz göze geldim. Aidan susup geri çekildi, geriye yalnızca karamel gözler kalırken boğazımın düğümlendiğini hissettim. Çok büyük bir hata yapmış gibi hissetmeye başlamıştım. Kurtulmaya çalışmadım, bana sert davranmalarına izin verdim. Özel bir kapıdan girip uzunca bir süre merdivenleri indik. Zindanların bulunduğu yer oldukça karanlık ve soğuktu. Anında titremeye başlarken iyi hissetmiyordum. 

"Geç." Beni bir hücreye itleyip kapıyı çarptığında yere kapaklanmıştım. Gözyaşları benden bağımsız bir şekilde serbest kalırken sürüklenerek köşeye geçtim. Bacaklarımı kendime çekip ağlamaya devam ettim. İçimde bir savaş vardı ve ben artık neler olacağını kestiremiyordum.

ATEŞİN VARİSİ - İKİZ RUHLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin